Zanka

3 hafta önce küçük oğlu Pars’ın vefatıyla sarsılan Ebru Şallı, hem duygusal paylaşımıyla hem de Anneler Günü’ne özel verdiği röportajda söyledikleriyle herkesi gözyaşına boğdu…

Ebru Şallı'nın Harun Tan ile evliliğinden dünyaya gelen oğlu Pars Tan, 16 Nisan'da 2 yıldır mücadele ettiği lenfoma hastalığına yenilerek hayatını kaybetmişti.

Anneler Günü’nde sosyal medya hesabından iki duygusal paylaşım yapan Şallı, paylaşımına şu notu düştü:

“Yeryüzündeki tüm annelerin anneler günü kutlu, mutlu olsun. Annelerimin ellerinden öperim , Bugun yanımda oldugunu hissettiren tüm annelerin gözlerinden öperim.. Poncik hep benimle hic ayrılmayacak .. sadece 9 yıl canlı bir melegin yasadıgına sahit oldum , yasamaya devam edicek..”

“HİÇBİR ACIYA BENZEMİYORMUŞ… BİTİYORSUN!”

Gazeteci Ayşe Arman ‘Anneler Günü' röportajını acısı taze olan anne Ebru Şallı'yla yaptı. Ponçiği'ni toprağa veren Ebru Şallı ilk kez konuştu ve içini döktü.

"Hayatta hep güçlü durmaya çalıştım, küçüklükten beri güçlü bir yapım var. Ama bu, başka bir şeymiş… Hiçbir acıya benzemiyormuş! Bitiyorsun! Üstelik daha çok başındayım her şeyin. Bugün 22. gün. Hayatta olmadığını, nefes almadığını, bana, "Güzel annem" diyemeyeceğini, o tatlı gözleriyle derin derin bakamayacağını kabul edemiyorum. Ben Ponçik'le yaşıyorum hala…" diyen Şallı, ‘Hala hastanede gibi mi geliyor?’ sorusu üzerine ise şu yanıtı verdi:

"Evet. Biz iki yıl çektik bu hastalığı, hastanede yaşıyor gibiydik. Son üç ayımız kötüydü. Ama hastane sürecinde çok güzel günlerimiz de oldu. Şimdi de sanki hala orada, sanki gidip görebilirim…

Oysa Ponçik, Zekeriyaköy'de bir mezarlıkta… Toprağın altında… Mezar taşında, 10 yaşındaki oğlumun adını gördüğümde inanamıyorum… 10 yaş nedir ki?! Küçücüktü daha… Daha önünde yaşayacağı bir hayat vardı… Doyamadım oğluma… Hiçbirimiz doyamadık…

Sık sık gidiyorum yanına. Sohbet ediyorum. Sanki beni duyuyor gibi geliyor. Allah'tan yemyeşil bir yer, kuşlar ötüyor filan, mezarlığın güzeli olmaz ama burası, küçük bir çocuğu korkutmayacak bir yer. Ponçiğimin enerjisi çok güzeldi, mezarlığının enerjisi de öyle. İşte orada dua ederken, "Evet ya, gitti!" diyorum. Artık hastanede ve hayatta olmadığını ancak mezarlıktayken idrak edebiliyorum…

Ama normal değil mi? Çok yeni daha. Kafam gidip geliyor. Durup dururken ağlamaya başlıyorum mesela. Kabullenme sürecindeyim belki de. Gerçi 2 yıldır acı çekiyordum. Yansıtmamaya çalışsam da gerçek bu…"

“ARTIK UYUYAMIYORUM”

"Hissettiğim acı, işte o ateş topu…" diyen Şallı, acısını anlatırken şu sözlerle devam etti:

"Birileri, içime atmış gibi. Üzerinde alevler olan bir top. Oradan oraya çarpıyor içimde. Dönüyor dönüyor, tüm vücudumu sarıyor. Sonra kora dönüyor, o koru da hissediyorum. ‘Bitti mi yoksa?’ derken, yangın tekrar başlıyor. İlacın ya da herhangi bir şeyin fayda edeceğini düşünmüyorum. Belki mental olarak bir süre edecektir. Ama sürekli ilaçla da yaşanmaz. Yapacak bir şey yok, ateş düştüğü yeri yakıyor. Ömür boyu da yakacak.

Cansız bedenine son sarılışım. O melek yüzüyle huzur içinde uyurken ki hali, hiç gitmiyor gözümden önünden… Ben artık uyuyamıyorum, beynim uyumayı reddediyor. Vücudum yorgunluktan iflas edip uyumak istese de beyin direniyor, uyumuyor. İlaçla uyuyabilmek istiyorum ve dua ediyorum ‘Ne olur oğlumu rüyamda görebileyim’ diye."

MEZARINA NEDEN O NOTU YAZDIRDI?

Ebru Şallı Ayşe Arman'a Pars'ın mezarına neden "Ponçik benimlesin!" diye yazdırdığını ise şöyle anlattı:

"Şu anda da saçma belki ama ‘Üşüyor mu, aç mı?’ diye düşünüyorum. Tabii ki makul bir açıklaması yok ama, ‘Beni çok özler, o bensiz ne yapar ki?’ diyorum. Ben ilaçlarını filan verirken, gözlerimin içine bakardı, o kadar güvenirdi bana. Şimdi tabi düşünmeden edemiyorum: ‘Korkuyor mu? Üşüyor mu? Karanlıkta mı? Aydınlıkta mı? Nerede?’ O yüzden, ‘Ponçik benimlesin!’ yazdım o gün. Nerede olduğunun hiçbir önemi yok. Annen seni bırakmayacak, hep yanında…"

 

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver