Zanka

Korona virüse karşı yürüttüğü aşı ve ilaç çalışmalarıyla sık sık gündeme gelen Prof. Dr. Ercüment Ovalı, bir ay önce yaptığı açıklamada aşı çalışmalarının birinci basamak testlerini başarılıyla geçtiğini duyurmuştu. Yeni bir açıklama daha yapan Prof. Dr. Ovalı, bu kez aşı için tarih verdi ve şu ana kadar spesifik 1 milyon doz ürettiklerini açıkladı. Peki onaylanmamış bir aşıdan neden bu kadar çok üretildi? Sebebini anlattı ve ilk olarak da kendi üzerinde deneyeceğini söyledi…

Tüm dünyada bilim insanları gece gündüz demeden korona virüse karşı aşı üretmek için çalışıyor. Çalışmalar, Türkiye’de de devam ediyor. TÜBİTAK çatısı altında 8 farklı ekip aşı bulmak için uğraşıyor. Ülkemizde bu konuda en çok ismi duyulan ancak Sağlık Bakanı Fahrettin Koca tarafından sert bir dille eleştirilen Prof. Dr. Ercüment Ovalı, tepkilere kulağını kapatıp ekibiyle birlikte çalışmaya devam ediyor.

Son olarak Twitter’da yeni bir açıklamada bulunan Ercüment Ovalı, “Kahramanlarım Sars Cov-2 spesifik 1 milyon doz aşıyı üretmeyi başardılar. Yeni hedef 2 milyon. Nihai hedef 40 milyon. 1.basamak hayvan testlerini başarı ile geçtik. 2. basamak hayvan çalışması bitti. Veriler analiz ediliyor. Sonuçlar TUBİTAK'a rapor edildi. Hedef klinik çalışma” ifadelerini kullandı.

Bu açıklamayı gören herkesin aklında aynı soru oluştu, “İnsanlar üzerinde etkisi kanıtlanmamış ve onaylanmamış bir aşıdan neden 1 milyon doz üretildi?”.

HaberTürk’ten Kübra Par’a konuşan Prof. Dr. Ovalı, sorunun yanıtını şu sözlerle anlattı:

“European Medicines Agency (EMA)’nın böyle bir kuralı var. Daha önce laboratuarda küçük parçalar halinde üretip test ettiğin ürünlerin sonuçları iyi olabilir ama ben senin insana uygulayacağın son ürünü birkaç milyon doz üretip onu test etmeni istiyorum. Aksi halde sana klinik çalışma izni vermem. Toptan üretim yapacak sonra onların içinden rastgele seçtiğin örnekler ile test yapacaksın ki ürününün güvenli olduğuna inanayım.

Bu yüzden 2 milyon doz aşı üreteceğim ve 3. basamakta bunlar arasından rastgele seçtiğim 100 örneği hayvanlar üzerinde uygulayacağım.

Eğer bu klinik testler başarılı olursa insanlar üzerinde uygulama aşamasında 40 milyon dozu üretmeye başlayacağım. O 40 milyon dozu da yeniden hayvan testine almak zorundayım.

Aşı üreticilerinin en büyük riski bu. Türkiye’de birçok kişi aşı üretmeye kalkabilir ama bunu yapabilecek başka bir ekip yok çünkü böyle milyon dolarlık bir yatırımı yapacak güçleri yok.”

Ovalı, geçen ay Habertürk TV’den Kürşad Oğuz’a verdiği röportajda üzerinde çalıştığı aşının DNA teknolojisi kullanılarak yapılan rekombinant aşılardan değil, geçmişten beri geleneksel yöntemlerle elde edilen aşı türü olduğunu açıklamıştı. Ve bunun öneminin bir kez daha altını çizdi:

“Bizim üzerinde çalıştığımız rekombinant aşı değil. Rekabet edebilmemizin sebebi bu. Biz virüsü olduğu gibi kullanıyoruz. Türkiye’de rekombinant aşı üzerinde çalışan çok iyi gruplar var. O çok sofistike ve doğru bir teknoloji ama pandemilere yetişmez. O çalışmalar uzun vadelidir ve Türkiye’nin gelecekteki politikaları için çok önemli işlerdir. Türkiye’de benim hayran olduğum böyle üç model var. İsim vermeyeyim, gerçekten inanılmaz iyiler ama yetiştiremezler. Bir sonraki yaza ancak biter. Biz onları asla rakip olarak görmüyoruz. Türkiye’nin geleceği onlar. Aşı üzerinde çalışan grupların hepsi çok profesyoneller. Ama bizim yolumuz pandemiye yönelik.”

“AŞI ÜZERİNDE ÇALIŞAN DİĞER GRUPLAR DA ÇOK İYİLER”

“Peki şu an aşı üzerinde çalışan 8 grup içinde sizden başka geleneksel aşı üzerinde çalışan var mı?” sorusuna ise Ovalı, şöyle yanıt verdi:

“2 grup daha var. Onlar da çok iyiler. Emeklerine saygı duyuyorum. Örneğin Konya Selçuk Üniversitesi’nden bir grup var, çok iyi niyetle çalışıyorlar. Özel bir firmayla işbirliği içinde müthiş işler yapıyorlar. Aşı ile ilgili TÜBİTAK’ın düzenlediği son toplantıda onlara “Size yardım edelim” dedim. Biz ekonomik olarak güçlü bir grubuz. Böyle bir avantajımız var.

Hatta aramızda şöyle bir konuşma geçti. Aşı bulunduğunda ilk kendi üzerimizde deneyeceğiz. Bütün gruplar bunu söylüyor. İşte bu kadar iyi niyetle ve fedakârca çalışan bir bilim dünyası var Türkiye’de.

Ben de aşıyı ilk kendi üzerimde deneyeceğim çünkü zaman kazanmaya çalışıyoruz.

Biz kapitalist değiliz. Eğer aşıma güveniyorsam deneklere vermeden önce kendime yapmam lazım.

TÜBİTAK’ta çalışan bütün bilim adamı arkadaşlarım benimle aynı fikirde. Hepimiz çok heyecanlıyız. Bütün ekipleri tebrik ediyorum. Bizim tek farkımız ekonomik bir sıkıntımızın olmaması”

Prof. Dr. Ercüment Ovalı’ya yöneltilen diğer sorular ve gelen yanıtlardan öne çıkanlar:

AŞI ÇALIŞMASI BAŞARILI OLURSA FİYATI NASIL OLACAK?

* Maliyeti yüksek çıktı ama satış fiyatı çok çok ucuz olacak çünkü 30-40 milyon üretilecek. Devlet karşılamazsa bile herkesin ulaşabileceği bir fiyatı olacak.

YURTDIŞINDAKİ AŞI ÇALIŞMALARA KIYASLA NEREDEYİZ?

* Görünen o ki yurtdışındaki gruplar aşıyı Ekim-Kasım gibi getirecekler. Biz onlardan 3 ay sonra çıkarabileceğiz. Hedef 1 Şubat.

SALGINDA İKİNCİ DALGA GELİYOR MU?

* Umarım yanılırım ama Eylül sonu gibi ikinci dalganın gelebileceğini düşünüyorum. Şu an yaşadığımız artışlar ikinci dalga değil, erken bozulan tedbirlerin bir sonucu. Tekrar 2 binli rakamlara çıkabiliriz. Tek umudum mutasyon. Virüs sürekli mutasyon geçiriyor. Biz 153 ayrı varyasyon saptadık. Etkisini zayıflatacak derecede bir mutasyona uğrarsa bir sabah uyandığımızda pandemi bitmiş olabilir.

“AMACIM MEŞHUR OLMAK DEĞİL”

Aşı üzerinde ciddi biçimde çalışan diğer ekipler sosyal medyadan açıklama yapmazken Ercüment Ovalı’nın yaptığı paylaşımlar bilim dünyasında eleştirilere neden oluyor. Ovalı hakkındaki eleştirilere ilişkin, “Aslında Twitter’ı kapatmıştım. Bu akşam tekrar kapatacağım ve yeni müjdeye kadar da açmayacağım. Amacım meşhur olmak değil ama benim twitlerim olmasa çalışmalarımızdan kimsenin haberi olmayacak. Bizi görmezden gelen sisteme 'Biz de varız' demek için sosyal medyaya yazıyorum. Tek derdim ‘Biz varız ve en ilerideyiz’ demek” diye konuştu.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver