Zanka

Prof. Dr. Gazi Özdemir


Prof. Dr. Gazi Özdemir

Liseden başlayan Kur’an araştırmacılığım süresince zaman zaman şu soru kafama takılmıştır: “Kur’an, bir taraftan bütün insanlara öğüt alsınlar ve yaşamlarını ona göre düzenlesinler diye, dolayısıyla da her zamana ve her topluma uygun önerili, fakat bunların yanında indirildiği çekirdek kadrolu toplumun sosyo-ekonomik yaşamına ve Evren bilgisi düzeyine hem uygun, hem de bunları değiştiren farklı mesajlı bir kitap mıdır?”. Bu sorumun cevabını yıllarca ararken, mutlaka bir yerde bulacağıma da inanıyordum. Nihayet cevap karşıma Zumer-23 ve Al-i İmran7. ayetlerde çıktı.

Kur'an'ın iki türlü mesajlar vermekte olduğu, önce iniş sıralamasının 59. Sırasında olan Zumer-23. ayette belirtilmiştir.

Zumer-23. Rablerini sayanların derileri, en güvenilir /güzel hadisin (Ahsenel Hadis) /söz olan kitabın /Kur'an'ın sözlerini işitince ürperir.  Kur'an, tutarlı, çelişkisiz iki tip mesajlı bir kitaptır. Allah'ı anarak ürperen derileri ve kalpleri O'nu okuyup anladıkça yumuşar. Böylece de bildirilen gerçekleri öğrenen insanlar, O'nun rehberliğinde doğru yola yönelmiş olurlar. Ancak Allah, sadece içten isteyenin Kur’an’ı anlamasını sağlayarak doğru yola ulaştırır. Yanlış yolda /delalette oluşa direnen ve arzu etmeyen bir kimseye ise hiçbir şeyin faydası olmaz.

Bu ayette, Kur’an’da sadece 2 türlü mesaj olduğuna değinilmiş, Al-i İmran-7 nci ayette ise bu mesajların muhkem ve müteşabih şeklinde ayrı ayrı isimlendirildiği belirtilmiştir.

Al-i İmran-7. Ey Peygamber! Allah’ın indirmiş olduğu bu kitabın bazı ayetleri muhkem /değişmez amaç özellikli, herkes tarafından açık seçik kolaylıkla anlaşılan ve kitabın anaları /temeli /ana iskeleti ve hedef mesajlardır. Geri kalanlar ise müteşabih /çok anlamlı /değişken mesajlar olup, bunların bazısı ilahi yapı ile ilgili semboller veya Evren ile ilgili bilimsel bilgiler halinde, bazısı da kesin hükme yönelik, araç /yöntem  /vesile mesajlardır. Kalpleri ve düşünceleri kötü niyetli olanlar, insanların arasına fitne sokmak ve kafaları karıştırmak için, çok anlamlı olan müteşabih /araç mesajlara bile bile daha fazla önem verirler. Hâlbuki onların sembolik ve bilimsel özellikte olanlarının gerçek anlamlarını ise bir Allah, bir de "Ey Rabbimiz! Bildirdiğin ayetlerin hepsine inandık, hepsi Rabbimizdendir." diyen, bilim adamları bilir. Ayetlerin bu ayırımını da yine aklını kullanan, bilim ve düşünce sahiplerinden /ülül elbab’dan başkası anlayıp, düşünüp yapamaz.

Muhkem /değişmez mesajlar, kesin kurallardır ve her biri birer ibad etmeyi /Allah’a kulluk etmeyi sağlayacak ve insanın yaşamında uyulması temel hedef olan ve amaç edinilmesi emredilen, değişmez, yani hem evrensel, hem de zaman üstü özellikli kurallardır. Çünkü din denilen bu kuralların temel amacı, olumlu nefslerimizi sıratan müstakim denilen orta düzeyde kullanmak, olumsuz nefsleri ise öldürmektir. İşte bu muhkem /değişmez bir ana kuralın temel özellikleri şunlardır;

1) Değişmez /statik özelliklidir

2) Her topluma uygun özelliklidir

3) Her zaman geçerli /ezeli ve ebedi özelliklidir ve

4) Tartışılmadan kabul edilip benimsenecek özelliklidir, yani mutlak, kesin farz bir ana kuraldır.

5) Bir aktiviteyi anlatan bir ayette, anlatılan faaliyetin esas olan hedefini belirten bir kuraldır ve genellikle 1-2 kelime veya kısa bir cümle şeklindedir.

"Kur'an şeriatı" ve İslam dini denince bu kurallar anlaşılmalıdır. Elli yıllık Kur’an araştırmacılığım sırasında sayılarını 440 olarak belirlediğim bu kuralları “KUR’AN VE SON İSLÂM” ismi ile bir kitapta topladım. İslam’ın 5 şartı olarak sayılan Namaz, Oruç, Hac, Zekât ve Kelime-i Şehadet, bu 440 sayıda belirlemiş olduğum bütün muhkem /değişmez ana kuralların içinde sadece birer ibad etme /Allah’a kulluğu ifade etme kuralı olarak yer almaktadırlar.

En'am-162. "Salâtım /sosyal yardımlaşma faaliyetlerim ve nüsukum /şekilsel ibad etmelerim /Allah’a kulluğu ifade etmelerim, yaşamım ve ölümüm, âlemlerin Rabbi olan Allah içindir".

Dolayısıyla, İslâm'ın Din demek olan ibad etme /Allah’a kulluk etme yöntemleri de, sadece 5 şekilseller değil, 440 sayıdaki bu muhkem /değişmez ana kuralların hepsi olmaktadır. Ki bunlar da Allah'ın bizlerden beklediği üzere, ahlâkî tekâmülümüzü ve olumsuz nefslerimizi öldürebilmemizi sağlayacak olan kesin kuralladır. Tekrar vurgulamak gerekirse Din dediğimiz kurallar bütünü de bunlardır. Dinin Anayasa maddeleridirler. İmanı pekiştirecek ve imanın pratik uygulamaları demek olan Salih ameller /faydalı işler, Kur'an'da serpiştirilmiş bilgiler halinde olan bu muhkem /değişmez kurallara uygun olumlu işler ve mümin oluşu sağlayacak ahlâksal davranışlar demektir. İşte bu nedenle de Salih amelleri /faydalı işleri gerçekleştirmek için, muhkem /değişmez ana kuralları çok iyi bilmek, anlamak, kişiliğe benimsetmek ve bunlara uygun yaşamak gerekmektedir. Çünkü bu şekildeki yaşayışa Kur'an, doğru yolda /hidayette oluş demektedir. Bu yolun sonucunda da Mümin, hatta Kâmil İnsan /Makbul Kişi olmaktır.

Muhkem /değişmez ana kural halinde olan bir kural, Kur’an’da;

  1. Bir ayette, aynı surede birden fazla ayette veya bütün Kur’an’a dağılmış bilgi kırpıntıları şeklindedir. Veya
  2. Bir kıssa anlatılarak verilmiştir. Veya
  3. Bir olumsuzluk şeklindeki bir yaklaşımın zıddı, yani olumlusu demektir. Veya
  4. Kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla yaklaşımında söylenen olumlu veya olumsuzluktur ve ders alınması istenen bir uyarıdır.

         Müteşabih mesaj ise,

a) Ya Ana hedef, amaç olan muhkem /değişmez bir ana kurala götürücü, onu gerçekleştirici araçtır /yöntemdir. Yöntem, araç olan müteşabih mesaj, dinamik-esnek-değişken özellikte ve zaman ve topluma göre farklı olabilecek bir yöntemdir. Bu yöntemler sayesinde, atalarımızın ifadesi ile "Ezmanın tağayyuru ile ahkâmın tağayyuru, inkâr olunamaz /Zamanın değişmesiyle, hükümlerin değişmesi görmezden gelinemez" kuralı gerçekleşmiş olmaktadır. Veya müteşabih bir mesaj,

b) "Allah, Ahret, Melek, Cennet, Cehennem, İns, Cin, Şeytan, Vahiy, vs" gibi semboller veya

c) Evren bilgisi şeklindedir.

Bunları bir gitarın çok ses çıkaran teline benzetebiliriz. Zamana ve toplumlara göre farklı ve değişken olan müteşabih /değişken mesajlar, kişisel kanaat ve “Benim inancım budur” deyip kurallaştırılmalara müsait mesajlar olduğundan, Al-i İmran-7 nci ayette, bu konuları önemseyenlerin “içleri fesatlar” olacağına dikkat çekilmiştir.

Muhkemler, birer değişmez ve farz olan dinî birer kural, evrensel anayasa maddesi, müteşabihler ise Anayasa maddesine yönelik, her toplumda farklı ve farklı zamanlarda değiştirliebilen bir yönetmelik gibidir diyebiliriz.

Halkın şeriat diye tanımlanan yöntem açıklayan mesajlar da müteşabih /değişken mesajlardır ve Hz. Muhammed döneminde henüz devletleşmemiş olan toplumu, geleneklerinden kurtarıp devrimsel yenilikler getiren geçici hukuk kurallarıdır. Örneğin miras uygulama kuralı muhkemdir, mirasa yönelik uygulama şekilleri ise müteşabihtir.

Muhkem /değişmez ana kurallar gibi bu müteşabih /değişken mesajları da mutlak ve değişmez kurallar olarak kabul etmek Muhafazakârlık diye tanımlanmaktadır. Bu da Kur'an'ı tamamen değişmez, tek topluma sınırlı, bütün insanlara ve zamanlara hitap etmeyen cansız bir kitap olarak kabul etmek olacaktır. Ve bu insanlar da Müteşabih mesajların, geçmişte olduğu gibi günümüzde de "İslam şeriatı - hukuku" ismi altında devam ettirilmesini isteyenler olmaktadırlar. Dolayısıyla müteşabih /değişken mesajlar, Kur'an'ın değil "İnsanın şeriatı" demektir ve indirildiği zamanın toplumuna yöneliktirler.

       Müteşabih /değişken mesajlar, hukuk kurallarının uygulama şekli veya o zamanın toplumsal yapısına uygun sosyal ve ekonomik muhkem /değişmez ana kurallara götürücü araç kurallardır. İnsanların da Hz. Muhammed'ten yaklaşık 150-200 yıl sonra mezhepler şeklinde gruplaşmaları, muhkemlerden ziyade müteşabih mesajları ön plana almaları ve farklı yorumlayıp, bu yorumları yapanın etrafında gruplaşmaları ve yıllar içinde de ek dinî kurallar, rivayetler ve gelenekler eklemeleri ve bu görüşlerin din olarak kabul edilmesi sonucu oluşmuşlardır diye düşünüyorum.

         Bir faaliyet belirten ve fiili bulunan bir ayette çoğunlukla muhkem ve müteşabih mesajlar bir aradadır. İşte böyle bir ayette muhkem ve müteşabih mesajları, yıllar içinde kendim bulduğum şu yöntemle belirledim:

* Bir ayetin önce düşünce, öneri veya amele ilişkin olan fiilini buldum.

* Sonra ayette olup, fiili tamamlayan kelime varsa, onu bulma amacıyla, olan fiile, “Kimi, kime, neyi, neye, nereyi, nereye” sorularını sordum. Böylece bulunan 1 veya 2 kelime, mesajın hedefi, diğer bir ifade ile cümlenin fiilinin amacı demek olan muhkem kural oluyor.

* Bulunan muhkem kurala bu defa “Ne ile, nasıl” soruları sorulursa müteşabih mesaj, yani muhkeme, amaca-hedefe götürücü, gerçekleşmesini sağlayıcı araç, yöntem veya kullanılacak vasıta ortaya çıkmış oluyor.

* Örneğin Hac-27. ayette "Tüm insanları Hac’ca çağır ki, gerek yaya olarak ve gerekse deve gibi çeşitli taşıyıcılarla uzaklardan da olsa çağrına uyup gelsinler” ayetinde Fiil, “Gelsinler” oluyor. Bu kelimeyi tamamlayan kelimeyi bulmak için “Gelsinler” ifadesine “Nereye” sorusunu sorunca "Hacca gelsinler" ifadesi olduğunu görüyoruz. Böylece muhkem /değişmez ana kural olan “Hacca gelsinler” kuralı, yapılması tartışmasız ve farz olan hedef bir kural olmuş oluyor. Bu hedefe “Ne ile, nasıl” sorusunu sorduğumuzda “yaya veya deve ile” şeklinde, o zamanın hedefe vardırıcı aracını /yöntemini buluyoruz. Bu ifade "Müteşabih /değişken mesaj" demektir ve zaman ve topluma göre değişken olandır. Yani insanlar Hac için Mekke'ye zaman ve zemine uygun olmak üzere farklı araçlarla (uçak, otobüs, tren, taksi gibi) gidebilirler demektir.

* İşte içindeki ilâhî ve doğa bilgileri yanında, birer araç /yöntem olan bu müteşabih /değişken mesajlar sayesinde KUR'AN dinamik-esnek ve ebedî kalıcılığı olan MUCİZE BİR KİTAPTIR.

Buna göre Kur’an’ın muhkem /değişmez ana kuralları, Kur’an’ın ilâhî görevliler tarafından korunan, dokunulmayan ve değiştirilemeyen kısımları, müteşabih mesajları ise zaman ve toplumlara göre uyarlanacak değiştirilebilir kısımları olmaktadır.  

* Bütün insanlar için temel yaşam kuralları demek olan muhkem kuralların bir kısmı, Allah-insan, bir kısmı da insan-insan ilişkisi ile ilgili yasaklar, ki bunların uygulanmamaları “HARAM” diye tanımlanmaktadır. Bir kısmı da insanın menfaatine, mutsuz olmasın diye korunmasına, sağlığına yönelik veya insanlar arası sosyo-ekonomik ilişkileri ile ilgili yapılması istenenler olup, uygulanmamaları “GÜNAH” diye tanımlanan kurallardır.

Belirlemiş olduğum 440 muhkem /değişmez kuralın 224’ü yasaklar, 216 sı ise yapılması istenen kurallar şeklindedir.

Hicr-87. ayete göre Kur'an, muhkem mesajları ve sembol ilahi bilgileri ile Evren bilgileri bakımından ayrıca çift katmanlı yedi anlamlı bir kitap olduğunu belirtmiş ve bütün anlamları çözüp yorumlama yeteneğinin de Hz. Muhammed'e verildiği açıklanmıştır.

Hicr-87. Yemin olsun, Biz Sana kendi içinde de ikili /çifter katman halinde yediliyi /yedi özelliği ve Kur'an'ı verdik.

Ayette adı geçen "kendi içinde çifter katmanlı yedili" ile ilgili çeşitli görüşler ileri sürülmüştür. "Yedili Fatiha'dır, Kur'an'da bulunan çifter katlı yedi anlamı anlamlandırma yeteneği, Hz. Muhammed'e verilen 7 mucize, Kur'an'ın 7 uzun suresi, Kur'an emir, nahiy, müjde, uyarı, misalleştirme, nimetlerin sayılması, kıssalar olmak üzere yedili bir kitaptır, tekrarlanarak anılan yedi konudur" şeklinde farklı görüşler olmuştur. Fatiha olmadığını söyleyenler, Fatiha'nın zaten Kur'an'ın içinde bir sure olduğunu ve buradaki yedili Fatiha olsaydı, bütün olan Kur'an kelimesinden sonra gelmesi gerekirdi şeklinde itiraz etmişlerdir. Celâleddini Rumi ise Kur'an'ı, Kâmil insanın açtığı sofraya benzetmiş ve "O sofra, Kur’an’a benzer; Kur’an’ın da yedi manası vardır; alelâde halk da ondan doyar, halkın bilgide, irfanda ileri gelenleri de" demiştir (Mesnevi Cilt-3, 1895). Ben de bu çift katmanlı 7 anlamı çözecek yetenek ve bilginin de sadece Hz. Muhammed'e verilmiş olduğunu düşünüyor ve bu görüşe katılıyorum. Kevser-1. ayette geçen Kevser kelimesinin de "Kur'an ve bütün anlamlarını bilme yeteneği" olduğunu ve bu yetenek anlamındaki Kevser'in de sadece Hz. Muhammed'e verilmiş olduğu açıklaması, bu düşüncemi desteklemektedir. Ahmet Hulusi bunu "Yedi zâti sıfatınla hakikati değerlendirme kuvvesi- www.ahmedhulusi.org", Ahmet Tekin de "Yedi şekilde ifade edilen ayetleri" şeklinde ifade etmişlerdir. Sonraki 88. ayette, Hz. Muhammed'e, başkalarının dünya malları ve servetlerini imrenmemesi ve kıskanmaması ikazı yapılmaktadır ki, bu da Hz. Muhammed'e Kur'an'ın yanında önemli ve dünya servetine değişilmeyecek farklı bir şey verilmiş olduğunu desteklemektedir.

Hicr-88. Sakın şirk koşanlardan bazılarına verdiğimiz Dünya malını kıskanma ve inkârcılıklarından ötürü de üzülme. Sen daima mümin olanlara karşı alçak gönüllü ve anlayışlı ol.

Kur'an'ın, çifterden yedi anlamlı olduğu görüşü paralelinde diyebiliriz ki, her kişi, kendi akıl, anlayış ve bilgi kapasitesi çerçevesinde, Kur'an'daki ilâhî sistem ve kâinat bilgilerini değerlendirebilecek ve 7 anlam içinden kendine uygun anlama göre Kur'an'dan mutlaka yararlanacak demektir. Böylece de Kur'an'ı okuyan insan sayısı kadar Allah, ilâhî sistem ve Evren'e ilişkin bilgi ve zanlar söz konusudur diyebiliriz. Bu nedenle de, insanların Allah, ilâhî  sistem ve Evren'e ilişkin bilgileri gerçek hakikatler değil, zanlar ve yorumlar olmaktadır.  Bu nedenle de Kur'an, Müddessir-50. ayet ile kendisinden aslan ve ondan kaçan eşekler gibi korkulup kaçışılmamasını, Cumu'a-5 nci ayette belirttiği gibi de içinde ne olduğunu anlamadığı kitabı taşıyan eşek durumuna düşmemek için mutlaka anlayarak okunmasını istemektedir.

Cumu’a-5. Kendilerine Tevrat verilip de, onu anlayarak okumadığı için Allah’ın buyruklarını da yerine getirmeyen topluluğun örne­ği, yük olarak içinde ne olduğunu bilmediği kitaplar taşıyan eşeğin durumuna benzer. Allah'ın ayetlerinin gerçek anlamlarını bilmediği için red eden ve dolayısıyla da istenenlere uymayan bir topluluğun durumu ne kötüdür. Allah, bu şekilde zulme sapmış bir toplumun hidayete /doğru yola ulaşmasını gerçekleştirmez.

Çünkü Kur'an, düz mantıkla değil, kelimeleri içinde gizledikleri gerçeklere göre dizer. Doğruyu /gerçeği de bir yanlış kelime veya anlamın içinde gizler. Bu nedenle de düz okumakla değil, Müzzemmil-4. ayette olduğu gibi düşüne düşüne okunarak anlaşılmayı önerir.

Müzzemmil-4. Kendine göre bir zaman ayırarak kalk ve Kur’an’ı anlaya anlaya, düşüne düşüne oku /iyice öğren ve onları tertil et /sırala

Müminun-17. ayette belirtilen "Biz, tekâmülünüz için sizin üstünüzde kat edeceğiniz yedi yol /boyut /aşama yaratmışız" ifadesini göz önüne alırsak, acaba bu 7 aşama, Kur'an'ın ilâhî sistem ve çalışması ile Kâinat bilgilerine ilişkin en üst anlamlardaki gerçeklere ulaşıp Kâmil insan veya "Görevli Melek olabilir" diplomasını alabilme aşamaları mıdır?  Ve bu aşamalar da özel görevli olması nedeniyle özel bir ayrıcalık şeklinde tek seferde Hz. Muhammed'e verildiği düşünülebilir. Bu düşüncemi, böyle bir ayrıcalığın Hz. Muhammed'e verildiğini belirten Kalem-3,  Kevser-1, Kaf-22 ve İsra-74 nci ayetler desteklemektedir. Tabi gerçeği ancak Allah bilir.

Kalem-3. Ve Senin için mutluluk verici bir ödül hazırlamışız. 4. Çünkü Sen, üstün ve farklı bir yaratılış ve iyi bir ahlâk üzeresin.

Kaf-22. Ya Muhammed! "Yemin olsun! Kur’an’dan önce Sen bu gerçek bilgilerden habersizdin (veya unutmuştun). İşte Biz, Kur’an ile Senin gözlerinden perdeyi kaldırdık ve gözünün keskinleşmesiyle /ilahi gerçekleri kavrama özelliğinle, anlattığımız bu gerçekleri fark etmeye başladın".

İsra-74. Şunu da iyice bil ki, Biz Seni güçlü yaratmamış olsaydık yemin olsun, şirk koşanlara meyledip az daha onlara uyacaktın.

NOT: NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: "DİN VE BEYİN", "SON DAVET KUR'AN Tercümesi", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "OKU! Konularına göre Kur'an ayetleri", "KUR'AN'IN KULU KÖLESİ MEVLANA", “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”

 

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
6