Zanka

R. İhsan Eliaçık

Twitter Instagram


R. İhsan Eliaçık

Arap muhayyilesinde şura/meşveret kökünden türetilen kelimelerin nerelerde kullanıldığına baktığımızda kavramın özünde neyin yattığını çıkarmamız mümkün. Çünkü Kur’an Arab’ın gündelik dilinde kullandığı bu sözcüğü ıstılah haline getirmiş.

Arap, petekten bal süzme işine şiyâr, deveyi teşhir için pazara çıkarmaya şivâr, arı kovanına meşâr demekte. Bunların hepsi şura sözcüğü ile aynı kökten. Demek meşveret sözcüğü Arap’ın muhayyilesinde insan, arı ve devenin bazı hareketlerini ifade için kullanılmakta.

İnsanın meşveret yapması, tıpkı satıcının devesini teşhir için pazara çıkarması gibi bir şey. İnsan da yapacağı işi ilgili kişilerin görüşünü almak için açığa çıkarmalı, teşhir etmeli. Veya insanın meşveret yapması, tıpkı arının her çiçeğe konup oradan aldıkları ile bal üretmesi gibi bir şey. İnsan da tek tek fikir alarak bunlardan bir görüş süzüp çıkarmalı.

Şu halde meşveret kavramının özünde “açığa çıkarma, katma ve süzme”fiilleri bulunmakta.

Kur’an, Arapların kullandığı bu sözcüğü sosyo-politik bir ıstılah haline getirmekte. Arap’ın gündelik hayatında kullandığı bu sözcüğü, Kur’an’ın maksadı doğrultusunda siyasetbilim alanına taşıyarak, temel bir sosyo-politik kavram türetmemiz mümkün.

Meşveret kavramını siyaset bilimine taşıdığımızda şu anlamlar çıkmakta; Kamu işleri tıpkı satıcının devesini pazara teşhir için çıkardığı gibi, açığa çıkarılmalı, kamuoyunun önünde yapılmalı. Gizli saklı işler çevrilmemeli, kayıt dışı işlere bulaşılmamalı. Bütün işler açıklık ve şeffaflıkla yürütülmeli.

Kamu görevlisinin işi açıklık ve şeffaflıkla yapması iki türlü olabilir; 1- Yaptığı işi ilk etapta konuyla ilgili kişilere arzetmek, ikinci etapta kamuoyuna sunmak 2- Yaptığı her işi kayıt altına almak, zapta geçmek.

Böylece devlet işlerinin nasıl döndüğünü anlamak isteyen vatandaş, ilk anda göremese de daha sonra bu kayıt ve zabıtlardan “işi” takip edebilecektir. Örneğin bir karakolda neler olduğunu, işlerin nasıl yürütüldüğünü, oraya giden bir vatandaşın ne gibi bir muameleyle karşılaştığını görmek için, karakola gidip son bir haftadaki zabıtları isteyerek, şahsın son bir haftayı karakolda nasıl geçirdiğini takip edebilecektir. Devletin bütün kurumlarında bu geçerli olmalı. İşlerin meşveret ilkesiyle yürütülmesinin açıklık ve şeffaflık manasına gelen birinci anlamı bu.

Meşveret kavramının özünde bulunan ikinci anlam ise, arının çiçeklere konması ve yaptığı balın kovandan süzülerek çıkarılması örneğinde olduğu gibi, devlet işleri yapılırken konuyla ilgili kişilere tek tek fikir sorulup onlardan görüş alındıktan sonra, icraatın bu görüşlerden süzülüp çıkarılan resmi görüşe göre yapılması demek. Bu anlamda devletin resmi görüşü süzülmüş görüş demek. Hep yapıldığı gibi bir gurubun kendi görüşünü devletin gücünü kullanarak tek yanlı dayatması değil.

Bu anlamda devlet arı kovanı gibi. Kamu görevlisi de arı gibi. Vatandaşlar da çiçeklere benzer. Arılar çiçeklerden aldığı malzemeyi arı kovanına getirirler ve onlarndan bal yaparlar. Bu bal petekten süzülüp çıkarılınca “devlet işi” dediğimiz olay ortaya çıkar. Şu halde katılımcılık da meşveretin özünde yatan ikinci mana olmakta.

Görülüyor ki bir işi meşveretle yürütmek demek, açıklık, şeffaflık ve katılımcılıkla yürütmek demek. Böylece meşveret değerinden üç temel ilke çıkarmış oluyoruz; açıklık, şeffaflık, katılımcılık. Herhangi bir siyasi model adı ne olursa olsun açıklık, şeffaflık ve katılımcılığı sağlıyorsa meşverete uygundur, aksi halde meşveret dışı…



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
1