Zanka


Notice: Undefined offset: 0 in /var/www/vhosts/zanka.com.tr/httpdocs/icerik.php on line 210

Notice: Undefined offset: 0 in /var/www/vhosts/zanka.com.tr/httpdocs/icerik.php on line 211

Notice: Undefined offset: 0 in /var/www/vhosts/zanka.com.tr/httpdocs/icerik.php on line 211


Notice: Undefined offset: 0 in /var/www/vhosts/zanka.com.tr/httpdocs/icerik.php on line 213

Notice: Undefined offset: 0 in /var/www/vhosts/zanka.com.tr/httpdocs/icerik.php on line 214

Notice: Undefined offset: 0 in /var/www/vhosts/zanka.com.tr/httpdocs/icerik.php on line 215



Notice: Undefined offset: 0 in /var/www/vhosts/zanka.com.tr/httpdocs/icerik.php on line 242

Notice: Undefined offset: 0 in /var/www/vhosts/zanka.com.tr/httpdocs/icerik.php on line 243

Notice: Undefined offset: 0 in /var/www/vhosts/zanka.com.tr/httpdocs/icerik.php on line 243

“Buraya gülmeye mi gelmiştik, ağlamaya mı? 
Ölüyor muyuz, yoksa doğuyor mu?
Terra Nostra, Carlos Fuentes*

 

Daha iyi bir dünya seninle başlar!  
Bizler, insanoğulları, dünyanın bilhassa son iki yüzyılda gelişmesi ve 1980’lerden itibaren dijitalleşmesi ile birlikte başka bir evrene doğru sürüklenmesi karşısında şaşkınlık içindeyiz. Bu durum beklenmedik miydi!? Aslında tam olarak değil. Büyük fütürolog ve bana göre gerçek bir bilim adamı olan Alvin Toffler yıllar önce yazdığı muhteşem üçlemesi ile zaten bize büyük oranda gelecek olanları haber vermişti. 
Alvin Toffler 70’ler, 80’ler ve 90’larda yazdığı üçlemesi ile: Future Shock, Powershift, Third Wave adlı kitapları ile bize kısaca şunu söyledi: Belirsiz ve bilmediğimiz bir gelecek. Bizler bu evrende korkan ve kaygılanan birer varlık olarak oradan oraya savrulacağız. Ve gücün tarifi. Üçüncü Dalga kitabının giriş kısmında Toffler adeta bugünü anlatmıyor mu? Parantez içinde ki yorumlar bana aittir. 
“Teröristlerin rehinelerle ölüm oyunları oynadığı ( İşid ve aldığı rehineler), para birimlerinin Üçüncü Dünya Savaşı söylentileri yüzünden sürekli çalkalandığı (sadece para birimleri 2000’li yıllarda birbirlerine girmedi gerçekten 3. Dünya Savaşı da başladı), büyükelçiliklerin bombalandığı (bugün gerek Akdeniz bölgesinde gerekse Afrika ve Ortadoğu’da nerdeyse her büyükelçilik tehdit altında ve Türkiye’nin Musul Konsolosluğu basıldı, konsolos ve diğer görevliler haftalarca rehine tutuldular) ve askerlerin sürekli hareket olduğu bir çağda, gazete başlıklarına korkuyla bakıyoruz (1990’lı yıllarda insanlar ne kadar korku ile bakıyorlarsa 2010’lu yıllarda bu en az 5 katına çıkmıştır). Altın fiyatları – korkunun duyarlı göstergesi – bütün rekorları kırıyor (çok doğru hatta altının onsu 5 Eylül 2011’de 1883 USD’a kadar çıktı). Bankalar ne yapacağını şaşırmış halde titriyor (bugün durumları çok daha vahim ne kadar para basılsa ve ne kadar banka tahvilleri alınırsa alınsın bankalar titremeye devam ediyorlar). Enflasyon kontrol edilemez boyutlara ulaşıyor. Dünyanın her yerinde devletler ya aptalca hamleler yapıyor ya da hiç adım atamıyor.” 
Baktığımız zaman Alvin Toffler haklı idi, ancak durum sanıyorum onun zannettiğinden bile daha kötüye gitti!
Bizler, ekonomiyi ve dünyanın gidişatını takip eden düşünürler olarak, durumu anlamak ve gerek bireysel gelişime ve gerekse de toplumsal gelişime hitap ederken, genel gidişatı unutmadan ve dünyayı anlayarak yorum yapmamız gerekir. 
Ben bu manada Jiddu Krishnamurti’den çok şey öğrendim. Krishnamurti sadece bir Hintli filozof değildi. O bir Evrensel düşünür idi. Hala düşünceleri her yerdedir. Kelebek etkisi gibi bir etki yaratmıştır. 
Bende tıpkı Krishnamurti gibi bireyi önemsiyorum. İnsanı önemsiyorum. Onun için gerek seminerlerimde gerekse de kitabımda ( Arkana Bakma! O Tarafa Gitmiyorsun) önce insanı anlatıyorum. 
Gerçek Bir Profesyonel Olmak Neden Çok Önemli?
Tahmin edeceğiniz gibi bu zorlaşan ve gitgide insanoğlunun sıkıştığı kapitalist sistemde uzmanlaşma sistemlerini doğru tespit etmek ve kişinin karakteri ile uzlaşan: yüksek kariyer yapısı oluşturmak çok daha önemli hale gelmiştir. Patronlar son 20-30 senede rekabet edeceğiz diye daha ucuz ve rahat çalışacakları çalışanları tercih etmişlerdir. Bu USA’de de böyledir, İngiltere’de de, Güney Afrika’da da böyledir. Gelişmiş ülkelerde hal böyle iken bir de isterseniz gelişmekte olan ülkeleri hayal edin! Ben ise bu konuya özel: Akıntının tersine gidilmesi gerektiğini düşünenlerdenim. Hayat daha çok zorlaşıyorsa! Daha akıllı olmamız ve daha net ve anlamlı hedeflere sahip olmamız gerekmez mi? 
Elbette bu konuda insanlığın kurmakta pek övündüğü ama genelde çok fazla işe yaramayan DEVLET organizasyonuna çok rol düşüyor. 
Tercihlerimiz değişiyor! Hayat hızlanıyor! Ancak yine de rahata kavuşamıyoruz. Uzun yıllardır çamaşırlarımızı yıkayan makinelerimiz var, hatta bulaşıklarımızı yıkayan makinelerde. Birçok şey otomatik. Tek başına yaşamak bundan 50 sene öncesine göre daha kolay ve yaygınlaşan bir olgu.  Yakın zamanda kendi kendine giden, full otomatik ve elektrikli araçlara bineceğiz. Ancak şu bir geçek ki ve emin olduğum bir konu var ki! Yine mutlu olamayacağız! Sistem bizi sıkıştırmaya devam edecek! 
Bu manada herkes ama herkes kendisini geliştirmek, kendi alanında iyi olmak ve insanlara ben bu işi çok iyi yaparım mesajını vermek zorundadır. Yoksa, yarınlara anlamlı hedeflerimiz olmadan güvenecek olursak! Zor durumda kalabiliriz. 
Endüstri 4.0 İnsanlığın Sonu mu? Başlangıcı mı? 
Son olarak ve sizleri daha fazla yormadan çok kısa bir şekilde Endüstri 4.0’dan bahsetmek istiyorum. Endüstri 4.0 insanlığın sonu mudur? Başlangıcı mıdır? İşte 21. Yüzyılda nesnelerin interneti buram buram her yere ulaştığında ve bir havalimanına dronlar saldırdığında (umarım olmaz) ve artık günümüzün sapıkları intihar bombacılarına bile gerek kalmadan bir insansız hava aracı ile birileri birilerine saldırdığı zaman! 
Endüstri 4.0’ı son derece geliştirmeye meraklı büyük batılı şirketler işsiz kalan insanların tazminatlarını ödeyebilecekler mi? Güvenlik problemi azalacak mı? Artacak mı? Ya da hakikaten ürünlerini satacakları diğer üretici şirketler kimlere ve nasıl mallarını satabilecekler! Ürünleri alabilecek gerçek insanlar olabilecek mi? Yoksa robotlar mı artık mal ve ürün satın alacaklar?


İhtiyacımız Nedir?
Bugün bizim ihtiyacımız olan: Dünya’nın insan kaynağını inceleyen, analiz eden, anlatan ve bütün her türlü yer altı, yer üstü kaynaklarını entegre bir şekilde planlayan bir süper örgüttür. Bu Birleşmiş Milletler ya da onun bağlı olduğu kuruluşlar olamaz! Ya da Dünya Ticaret Örgütü ’de olamaz. Bunlar 2. Dünya Savaşı, “paylaşım savaşından” sonra kurulmuş olan geçen yüzyılın mantığı ve güç savaşlarının kuruluşlarıdır. İşlerini ve fonksiyonlarını yerine getirmişlerdir. Fonksiyon çoktan tamamlanmıştır. 
Her bölge, her ülke kendi çıkarlarını maksimum hale getirmeye çalıştıkça daha çok mutlu olamayacağız. Bilakis çarpışmalar artacak ve yıkımlar meydana gelecektir. Zaten genel sistem ve insanlık tarihi de yıkımlardan beslenmiştir. Bu kadar çok silahlanma, bu kadar çok silah stokları eninde sonunda bir yerlerde patlayabilir. 
Yüce Tanrım biz insanları ve büyük tabiatı koru! 
Zanka Medya ailesinin içinde yer almaktan dolayı çok mutluyum. Bizim böyle bağımsız, özgür, sadece kendi ilkelerine bağlı ve gelişime açık platformlara ihtiyacımız var. 
Başarılar Zanka! Yolun açık olsun! 

Sevgi ile,
Alper KUL 
2019 / İstanbul 
 
 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
51