Zanka

Beyaz Gölge


Beyaz Gölge

Ankaragücü oynadığı son 3 maçtan sahadan 2-2 lik sonuçla ayrılarak 12 puanla ilk devreyi kapattı.

Açıkçası benim beklentim devre arasına 14-15 puanla girileceği yönündeydi. Ankara’da kaybedilen Göztepe ve 10 kişi kalmış Denizlispor karşısında kaçan 2 puanı inşallah sezon sonunda aramaz sarı-lacivertliler.

Denizlispor maçında alınan 1 puan Ankaragücü hanesine kazanç olarak değil 2 puan kayıp olarak yazıldı. 85 dakika 10 kişi oynayan Denizlispor karşısında 2-0 yenik duruma düşmekte, buna rağmen sahadan galip ayrılabilecekken beraberliğe sevinir hale gelinmesinin de sorumlusu Mustafa Kaplan’dır. Sahaya çıkan 11’in yanlış olduğunu söylemek için açıkçası futbolu çok fazla bilmeye gerek yoktu. Takımı çok iyi tanıyor, futbolcularla iletişimi iyi denilerek takımın başına getirilen Kaplan maalesef aranan kan olmadı. 10 kişi kalmış rakibin karşısında Oscar Scarione’nin bireysel becerisi ile 2-2’yi bulduktan sonra Sadaev’i oyuna almanın mantıklı bir açıklamasını, oyuna neden Moke ile başlamadığının izahını, sakat denilerek haftalardır oynamayan Oscar’ın nasıl bu kadar yüksek bir performans gösterebildiği Mustafa Kaplan’ın çıkıp bize anlatması lazım. Tabi sadece bunlar değil. Orgill’in neden bu kadar formsuz olduğunu, bazı oyuncaların neden sahaya çıkmak istemediğinin, Canteros’un sahada takıma hiçbir katkısı olmadan aylardır nasıl forma giydiğinin, Alper’e neden yeterli şansın verilmediğinin de paylaşılması gerektiğini düşünüyorum kamuoyuyla.

Ankaragücü Metin Diyadin’le yolları ayırdıktan sonra bu takımın başına Ankara’nın, Ankaragücü’nün öz çocuğu Hakan Keleş’in gelmesi gerektiğini yazdığımızda bizi kulübü karıştırmak istiyorlar diyerek suçlayanlar, bugün bizim o gün dediğimize gelerek Mustafa Kaplan ile bu işin gitmeyeceğini söylüyorlar. Geçen sezon devre arası yapılan transferlerde tutan aşı maalesef bu sene işe yaramadı. Çünkü o gün futbolcular kafa olarak bugünden rahattılar. Kafalarını karıştıran transfer teklifleri yoktu. Ankaragücü çok büyük kulüp kimsenin alacağı kalmaz denilerek yerli futbolcuyu ikna edebilirsin, ama ülkesinden para kazanmak için Türkiye’ye gelmiş yabancı oyuncu verilen değil tutulan sözlere önem verir. Gecesini gündüzüne katarak Ankaragücü mesaisi yapan Fatih Mert ve Yönetim Kurulu geldikleri günden beri oyunculara ödemeler yaparak biraz olsun moral motivasyon sağlasalar da, tıpkı taraftarın beklediği gibi oyuncularda devre arası yaşanacakları merak ediyorlar. Bu kadro ile ligde kalmanın mümkün olmadığını ve kapasitelerini sonuçta kendileri de biliyor. Bazı futbolcuların gitmek istedikleri, bazılarının da Hoca ile sorun yaşadığı bilgisi kulağımıza geliyor. En çok gündeme gelen isim Orgill. Birçok kulüpten teklif geldiği ancak o kadar komik bonservis ücretleri önerildiği için transfere sıcak bakılmadığı söyleniyor. Özelikle Çaykur Rize’nin ilgilendiği Orgill’in birkaç menajer aracılığıyla kafasının karıştırıldığı sahaya yansıyan futbolu ile de zaten tescillenmiş oluyor.

Denizlispor maçı sonrası Mustafa Kaplan’ın basın toplantısından benim anladığım Hocanın takımdan ayrılma gibi bir niyeti yok. Bugüne kadar Ankaragücü ve Gençlerbirliği dışında adı hiçbir kulüple anılmayan Kaplan için zaten başka bir seçenekte yok. Orgill’i bırakmayacağını ısrarla vurguladı. Kafasında 5-6 futbolcu belirlediği, eğer olurda transfer yasağı kalkarsa bu oyuncuların transfer edileceği ve yine yönetimin alacaklarına karşılık yeniden bir anlaşma sağladığı 1 isminde 2. Yarı forma giymesi bekleniyor. Peki, transfer yasağı kalkar mı? Transfer yasağının kalkıp kalkmayacağının cevabını bilen sadece bir kişi var şu an için o da Faruk Koca. Fatih Mert’in, Tamer Açar’ın nasıl iyi Ankaragüçlü olduklarını, tribünden geldiklerini filan bir kez daha yazmamamıza gerek yok sanırım. Ancak gönlünden geçen ile gerçekler maalesef aynı olmuyor. Yönetim Kurulunda yer alan isimlerin Ankaragücü için yapmayacakları yok fakat maddi anlamda verebilecekleri güçte ortada. Siyasi olarak da maddi olarak da gücü bilenen Faruk Koca’nın yasağı kaldırmak için yoğun çaba harcadığını biliyoruz. Zaten inanmasa böyle bir işe girmesi mümkün değil diyor kendisini yakından tanıyanlar. O zaman yasak kalkar diyebilir miyiz derseniz eğer ona da kesin evet diyemiyoruz. Çünkü bu göreve talip olduklarında umdukları ile görevi devraldıklarında buldukları çok farklı çıktı. Enkaz devralan Yönetimin işi gerçekten zor. 12-13 tane çözüm bekleyen dava, -3 puan tehlikesi, oyuncu alacakları derken Allah yardımcıları olsun.

Yönetim Kurulunun yükünü az da olsa hafifletmek için eski Yönetici Abdullah Karaata’dan çok güzel bir teklif geldi. Daha önce 2-3 kere yazılarımda benimde dile getirdiğim Ankaragücü Yardım Gecesi denenmeli. Yılarca Ankara’da kazandıklarını İstanbul’a harcayan iş adamlarını, şehrinin takımına sahip çıkmayan Belediyeleri, ATO’nun tavrını, eski kulüp Başkanlarını, Yöneticilerini, Dernekleri, Odaları ve destek veren basın kuruluşlarını görmek adına büyük bir şans olur böyle bir gece. Belki ortaya çok büyük paralar çıkmaz ama şu anda Ankaragücü için her kuruşun önemi büyük. Nasıl Gümüşhane maçı sonrası Ankara şehri kenetlendi, inandı destek çıktı işte böyle bir gece sonrası Camia yeniden kenetlenerek bu takıma hak ettiği değeri verir düşüncesindeyim.

2019 yılının ilk yarısı Ankaragücü için iyi geçerken ikinci yarısı hep sıkıntı ile geçti. İnşallah 2020 yılı transfer yasağının çözüldüğü, ekonomik olarak rahatlanmış, ligde istediğimiz sonuçları alan bir sene olur Ankaragücü için. Denizlispor maçı sonrası yaptığım bir açıklama çok olumlu eleştiriler alırken bir kısım tarafından da eleştirildi. Denizlispor maçının 2-2 olduğu dakikadan sonra maçı tekrar izlerse beni eleştirenler tribünün ne kadar etkisiz kaldığını anlayacaklardır. Evet, 2-0 dan 2-2 ye gelinmesi önemli bir geri dönüş olabilir ama eğer tribünler son 10 dakika baskıyı kurarak geçirseydi ben inanıyorum ki 3 puanda alınabilirdi. Bu senenin en kötü performansıydı tribünler adına son 10 dakika. Ankaragücü taraftarının takımını nasıl sahiplendiğini anlatmaya kelimeler yetmez elbet ama birazda öz eleştiriye açık olmalılar.

2019 yılı biz Zanka Medya için başlangıç, emekleme yılı oldu. Yıl ortasında çıktığımız yolda her gün üstüne koyarak yavaş yavaş büyüyoruz. Türkiye’de bağımsız medya olmak gerçekten zor. Reklam dışında maddi bir gücü olmayan bağımsız medyanın ayakta kalması da kolay olmuyor. Zorluklar aşılır yeter ki biz doğru olanı sizlerle paylaşalım. 2019 yılında bize çok büyük desteği olan Ankaragücü taraftarının 2020 yılında da artarak devam eden desteklerini bekliyoruz. Herkes mutlu, sağlıklı ve iyi yıllar diliyoruz.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
81