Zanka

Arap hayranlığıyla İslam’ı birbirine karıştıran AKP, oy toplamak adına nasıl yıllar yılı Allah, Kitap diyerek Anadolu insanını ve muhafazakârları ayakta uyuttuysa şimdi de HDP ve başı, barış kardeşlik diyerek solcuları ayakta uyutuyor. Bahçeli de vatan millet diyerek ülkücüleri uyutmuştu. Bugün geldiği noktaya bakın.

Namus fukarasının ağzına ar, hırsızın ağzına onur, yalancının ağzına dürüstlük ne kadar yakışıyorsa kimi HDP destekçilerinin ağzına da barış o kadar yakışıyor.

Okuduğum bir romanda seksen darbesinin ardından üç- beş müridiyle birlikte kendi halinde küçük bir Anadolu kasabasına şeyh gelir, cüppesini savurarak sokaklarda bağıra çağıra kasaba halkından Allah'a inanmalarını ister. Kasabalı zaten Müslümandır, haliyle Allah'a inanmaktadır.

Bizi barış ve kardeşliğe davet eden HDP ve bazı solcular da bu şeyh misali. Halk; Türk, Kürt, Laz, Çerkez ayrımı yapmıyor. Gördüğü yerde birbirinin boğazına da binmiyor. Hâlihazırda barış içindeyiz. Ülke savaşta değil, terör var.

Siyasallaşma sürecini başarıyla tamamlayan PKK terör örgütünün, dağdan şehre inmiş kadroları oturup kalkıp barış diyor başka şey demiyor. Savaştaysanız barışı diler, barışı umut edersiniz. Oysa biz savaşmıyoruz. Savaş ve terörle mücadeleyi birbirinden ayıramayan zehir gibi bir elitiz kesim var. Ne derseniz deyin, aynı şeyi tekrarlıyor "Ama barış olmalı" diyorlar.

Diyanetin Gelişim Seyri

Diyanet son yıllarda akla ve dine aykırı hatta hadi canım sende deyip katıla katıla güleceğimiz açıklamalar yapıyor. Ne yapıyorlar, çok izlenen bir dizinin senaryo ekibi gibi toplantılar tertipleyip bu ayın gözde günahı bu, sevabı şu olsun, duruma bakarız, bir sonraki ayın kurallarını oluştururuz mu, diyorlar?

Elbette hayır. Belki dışardan böyle gözükebilir. Sakın ola ki devasa bütçesiyle ülkemizin güzide kurumu diyanetin işkembe-i kübradan atıp birtakım manasız şeyler gevelediğini sanmayın. Kimse onları anlamıyor. Ben anlıyorum, tıpkı Cizvitler gibi çağa ayak uydurup çeşitli bilim dallarına katkıda bulunmaya çalışıyorlar. Şu dönem özellikle ekonomi bilimine merak sardılar, bu alan üzerine yoğunlaştıkları ortada. Belli ki bu modernleşme, güncellenme çabaları devam edecek. Acele etmesinler, elleri ayaklarına dolaşmasın, biz sabırlı insanlarız. Otuz sene sonra insan ahlakı üzerine de eğileceklerini düşünüyorum. Biliyorum, gün gelecek orucu bozan halleri saydıktan sonra çocuk taciz ve tecavüzleri günahtır, çocuklara kıymayın efendiler, diyecekler.

Diyanetin faaliyetlerini düşününce acaba Avrupa'da yaklaşık üç yüz yirmi yıl önce başlamış aydınlanma çağı, şu dönemde başlamak üzere mi diye düşünmekten kendimi alamıyorum?

Her Türlü Hastalığın Anası Aşırılık

Sanatçılar, aydınlar, yazar-çizer takımı iktidardaki sol ya da sağ partiyi ayrım yapmaksızın eleştirmeli, her zaman muhalif bir duruşları olmalı. Hangi ideoloji başımızda olursa olsun, onlar gözümüzün önünden kayıp giden fark edemediğimiz çirkinlikleri, haksızlıkları, adaletsizlikleri korkmadan dile getirmekle yükümlüler. Fakat bunu yaparken hırs, kin ve nefret rüzgârına kapılıp takıntılı bir ruh haline bürünürlerse olmadık işlere girişip kendilerine zarar vermeleri an meselesidir. Üç kuruşluk adamların diline dolanmak pahasına muhaliflik yapılmaz. Yapılsa da artık bunun adı muhaliflik değildir. Federasyona, hakeme, başkana, futbolcuya, maçı sunan spikere, stadyumda yanında oturana söven fanatik futbol takımı taraftarlığıdır.

Karşı taraf misyonunu yüklenenler aşırılıktan medet umarlarsa aydın kimliğinden sıyrılıp tetikçiye dönüşürler, tarafsız düşünemezler. Bu yüzden kitlelere hitap eden, halkı haberdar etme görevi üstlenen sosyal medyadaki büyük hesapların büyük sorumlulukları var. Bunların sahte hesapların sahte fotoğraflarını, yalan yanlış bilgilerini takipçilerine sunma hakları yok. Hem sonra sosyal medya raconu bu hatayı kaldırmıyor. İşin içinde kaş yapayım derken göz çıkarmak var.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
101