Zanka

Tuna nehrinin ikiye ayırdığı, Macaristan’ nın başkenti olan Budapeşte, Orta Avrupa’nın en güzel şehirlerinden biri. Gezilecek, görülecek, keşfedilecek sürpriz güzelliği, eşsiz mimarisi, yemyeşil tepeleri, damak tadımıza uygun enfes yemekleri ve Tuna’ya can veren dillere destan şehir ışıkları ile unutamayacağız bir tatil rotası.

Buda ve Peşte… 1873 yılına kadar ayrı olan şehrin batı, tepelik kısmına Budin (Buda), ovalık olan doğuya da Pest (Peşte) deniliyor.13. yy.’a dayanan Buda yakası, yoğunlukla kentin tarihi yapılarının, kale ve tepelerin, kilise ve müzelerinin yer aldığı bir bölge.  Peşte ise çoğu 19. yy. ’dan kalma; gündüz insanların iş, gece de eğlence hayatının nabzının attığı kalabalık yakası. Kentin yeni ve modern yüzünü simgeleyen Peşte’nin, size sürprizleri olabilir.

Yola çıkmadan önce sınava hazırlanır gibi çalışırım. Gezilecek yerler ve yiyecek listem hazır olduktan sonra tarihini de mutlaka okurum. Budapeşte’ye gitmeden önce ülke ve şehirle ilgili bilgi toplarken biraz zorlandım. Avusturya – Macaristan İmparatorluğu dışında şehir, Alman ve Rus işgallerini de yaşamış. Macaristan uzun süren demir perde döneminin ardından 1989’da bağımsızlığını kazanmış. Devrimlere, soykırımlara, fetihlere ve neredeyse her türlü olaya maruz kalmış bu şehrin birçok yapısı, yüzyıllar içinde yıkılıp yeniden inşa edilmiş. Şu an Budapeşte'de gördüğümüz tüm tarihi binalar neredeyse Habsburglar'ın eseri.

150 yıl boyunca Osmanlı’nın da hüküm sürdüğü şehirde döneme ait izler göreceğim için heyecanlanmıştım fakat birkaç yer kalmış maalesef…  Macaristan'ın bir bölümü de Kanuni Sultan Süleyman zamanında Mohaç Meydan Savaşı ile Osmanlı topraklarına katılmış. Macaristan, Karlofça anlaşması ile Osmanlı'dan ayrılmış. Budapeşte'de Osmanlı'dan kalan herhangi bir iz olmasa da termal su zengini bu ülke hamam kültürünü Osmanlı’ dan öğrenmiş.

Şimdilik gezilecek yerler bir kenarda dursun gezimin en unutamadığım etkinliği ile başlayalım. Soğuk kış günlerini Avrupa kentlerine çok yakıştırırım. Şehrin üzerine çöken sis, kar mı yağmur mu anlaşılmayan yağışlar, soğuğa rağmen çevredekilerin yaz enerjileri ayrı bir ruh katar gezilerime. Siz de benim gibi böyle bir havada Budapeşte’ye giderseniz sakın mayonuzu unutmayın. Neden mi?

Budapeşte’nin en önemli turistik kaynaklarından birisi kaplıcalar.  Şehirde tam 7 adet turistik termal tesis bulunuyor. 1934’te resmi olarak Kaplıcalar Şehri unvanını alan Budapeşte’ ye gittiğinizde tarihi mimari yapısıyla birlikte doğal sıcak suyun keyfini çıkarmak listenizin en başında olmalı. Termal su zenginliği ile Avrupa’nın tümüne nam salmış şehir, 16. yüzyılda Osmanlı egemenliğine girince, hamam-kaplıca kültüründen fazlasıyla etkilenmiş. Hatta Osmanlıların gidişinden sonra da bu gelenek devam etmekle kalmamış daha da gelişmiş.

 

Széchenyi Kaplıcası, Budapeşte’nin en büyük, en popüler ve tüm havuz partilerine ev sahipliği yapan termal havuzu… Ayrıca Avrupa’nın en büyük termal kompleksi. 1913 yılında Neo-Barok mimari stilde yapılmış bu yapıtın tercih edilmesinin nedeni üzerinin açık olması ve tarihi binasının mimari açıdan muhteşem gözükmesi. Özellikle soğuk Budapeşte günlerinde açık havada sıcak suyun keyfini çıkarırken bu tarihi yapıdan etkilenmemek mümkün değil. Bu deneyimi yaşamadan dönmeyin derim… Ayrıca aklınızda olsun Cumartesi geceleri yapılan havuz partileri de çok ünlü. Belki tercih edersiniz…

NERELERİ GEZMELİ?

- Kahramanlar Meydanı; UNESCO tarafından Dünya Mirası olarak koruma altına alınmış meydanı fotoğraflamaya doyamayacaksınız. Tam ortasındaki 36 metre yüksekliğindeki Milenyum Anıtı gerçekten görülmeye değer.

- Budapeşte Parlamento Binası; Tuna Nehri’nin kıyısında yer alan ve yapımı yirmi yılda tamamlanan yapı, dünyanın en büyük üçüncü parlamento binasıdır. Özellikle hava kararınca muhteşem ışıklandırmasını görmenizi tavsiye ederim.

- Budapeşte Yahudi Anıtı; Tuna nehri kıyısında yer alan bu bronz ayakkabılar anıtının orijinal adı "cipok a duna-parton". 2. Dünya savaşı sırasında Tuna nehri kenarında sırtından vurulmuş Yahudilerin ayakkabılarını simgeliyor. Bu anıt 1940’larda giyilen kadın, erkek, çocuk ayakkabıları sergiliyor ve Nazi döneminde nehrin önünde kurşuna dizilmeden önce kurbanlardan çıkartılması istenen ayakkabıları temsil ediyor. Bir ayakkabının insan canından kıymetli olduğunu düşündükçe savaşlardan bir kere daha nefret ediyorum.

 

- St. Stephen Bazilikası; Açıkçası şehrin en güzel yapılarından biri olan bu bazilika Neo-Rönesans stilindeki iç dekorasyonuyla büyülüyor. üç yüz altmış dört basamağı çıkmayı göze alıp terasına ulaşabilirseniz, olağanüstü bir panoramik Budapeşte manzarasını hak ettiniz.

- Dohany Merkez Sinagogu; Neolog Yahudiliğinin de merkezi olan yapı, 3000 kişilik kapasitesi ile Avrupa’nın en büyük ve dünyanın da beşinci büyük sinagogudur.

- Tuna Nehri Köprüleri; Zincirli ya da Aslanlı Köprü olarak bilinen Széchenyi ve Özgürlük Köprüsü olarak bilinen Szabadság üzerinden defalarca yürümeden Budapeşte’den dönmeyin derim.

- Gellért Tepesi; Bu tepede muhteşem bir Budapeşte manzarası bekliyor sizi. Yorulmadan hedefe varmanız gerekiyor.

- Balıkçı Tabyası; Şiirsel bir güzelliğe sahip olan ve Neo-Gotik stilde inşa edilen Tabya’dan Peşte’yi saatlerce izleyebilirsiniz.

- Buda Kalesi; Buda yakasındaki tepede yer alan kale, Budapeşte Tarih Müzesi, Macar Ulusal Galerisi ve Ulusal Szechenyi Kütüphanesi’ne ev de sahipliği yapıyor. Anı ölümsüzleştirmek için manzara yine size göz kırpıyor.

- Gül Baba Türbesi; Gül Baba 1526 yılında Kanuni Sultan Süleyman’ın daveti üzerine Budin seferine katılmış ve sonra geri dönmemiş. Gül Baba, geçmişte ve bugün Macarlar tarafından da seviliyor ki edebiyatlarına girmiş, adına şiirler, tiyatro oyunları yazılmış ve hatta hayatı filme alınmıştır. Gül Baba Türbesi şehrin Buda yakasında bulunuyor.

- Atatürk Büstü; Her zaman her yerde çocuğu olmaktan gurur duyduğum ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e burada görmek gözlerimi yaşarttı. Üstelik Naphegy Parkı'ndaki büstü Atatürk’e duydukları hayranlık nedeniyle Macarlar yaptırmış. Budapeşte’deki okullarda, Atatürk özgürlük, cumhuriyet ve bağımsızlık sözleriyle anılıyormuş. Şehirde ayrıca Mustafa Kemal Atatürk'ün adının verildiği bir sokak da bulunuyor.

- Budapeşte’ ye gittiğinizde, muhteşem şehri gündüz görmeniz dışında gece de görmenizi tavsiye ederim. Dünyanın en iyi ışıklandırılan 3’ncü şehri olarak seçilen şehirde eminim ki, siz de mutlaka bir gece vakti, Tuna nehri üzerinde bir tekne turu yapmayı düşüneceksiniz ki, öneririm, yapmalısınız.

BUDAPEŞTE’DE NE YEMELİ?

Eğer Budapeşte’ye gitmeyi düşünüyorsanız, tatilinizi planlar planlamaz hemen diyete başlayın derim. Yediğiniz çoğu şeyi çok lezzetli bulacaksınız ama size yine de birkaç tavsiye vermek isterim.

Adana’ya gidip de kebap yemeden dönmek nasıl bir şey ise Budapeşte’ye gidip de Gulaş denemeden dönmek aynı şey bence. Yemek desem değil, çorba desem hiç değil… Macar mutfağının bu simgesini yemeden dönmeyin derim. Tabi benim gibi vejetaryen değilsenizJ

Geleneksel Macar yemekleri et ve hamur işi ağırlıklı. Yani bizim damak tadımıza çok uygun. Şehrin restoranları mimariye duydukları saygı ve etnik değerleri sahip çıkmalarıyla dikkat çekiyor. Bir de kahve seviyorsanız bu şehir tam da size göre!

Ayrıca kafe Budapeşte’de çok önemli bir şekilde yaygın. Hatta ünlü Macar yazar Dezs Kosztolanyi, “benim kafem, benim kalemdir…” demiş zamanında. Kendinize bir kafe seçin ve vaktiniz varsa biraz uyuşukluk yapın…

NE ALINIR?

Klasik hediyelerden pek hoşlanmam. Kendime ve yakın arkadaşlarıma aldığım hediyeler sizin için de alternatif olabilir. Rubik küp ve tükenmez kalem… Bu iki hediye önerimin mucitleri Budapeşteli. Güzel anı olabilir.

Yahudi Mahallesi'nde irili ufaklı birçok ikinci el dükkânları ve tasarım butikleri bulunuyor. Bir de buralara göz atabilirsiniz.

Bu arada belirtmek isterim ki Macar para birimi Hungarian Froint, yani HUF. Avrupa Birliği'nde olmalarına rağmen para birimleri değişmemiş. Sıfırları bol olan para birimlerinde kendinizi zengin hissedebilir ama kolay da kandırılabilirsiniz. Aman dikkat…

NASIL GİDİLİR?

Ülkemizden THY ve Pegasus Havayolları Budapeşte’ye İstanbul’dan direkt tarifeli seferler düzenliyor. Gezinizi erken planlarsanız ekonomik bilet bulabilirsiniz. Ayrıca Macar havayolu firması Wizz Air ile haftanın belli günleri uçuş bulunmakta. İstanbul-Budapeşte uçuş süresi ise ortalama 2 saat sürüyor.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver