Zanka

Estetik nedir? Bu soruyu sorduğumuzda verilen cevaplar, kavramın ortaya atıldığı dönemden bu yana değişkenlik göstermektedir.

Hemen hemen herkesin hakkında yorum yaptığı açıklamalarda bulunduğu bir kavramdır “ Estetik”.

Çoğunlukla sanat tarihi alanında kendine cevaplar arayan ve cevaplarla beraber sıkça değişen, gelişen kavramdır estetik. Öyle ki, İlk Çağ’dan günümüze tartışılıyor dersek yeridir.

İlk Çağ Filozoflarının ve bilim insanlarının farklı tanımlamalar yaparak  estetik için genel bir çerçeve çizdiğini çoğumuz biliyoruz.

Bilindiği üzere “Estetik” kelimesinin ilk olarak Alman filozof Baumgarten kullanmıştır. Baumgarten’in estetik ile ilgili tanımlaması, genel tanımlama “ Güzelin Bilimi” nin dışında “ Duyu Bilimi” olduğu yönünde.

Sosyoekonomik, teknolojik ve siyasi durumların her dönemi etkisi altına aldığı şekillendirmeleri göz önünde bulundurursak; estetiğin tanımı için de sosyoekonomik, siyasi ve teknolojik durumlar karşısında değişkenlik gösterdiğini ve her çağda gerekliliklere hâkim ideolojiler ışığında yeniden tanımlanması kaçınılmaz olmuştur diyebiliriz.

“Sanat tarihi” kadar eski bir kavramdır “estetik”. Yani sanatın tarihi kadar estetiğin de geçmişi söz konusudur. Estetik tarihine baktığımızda başlangıcı olarak İlk Çağ’da Platon’a kadar götüren bir yolculuktan bahsederiz. Çünkü Platon’un  “ Güzel Nedir? “ sorusu ile başlayan estetik tarihi zaman içinde “ iyi, yüce, haz” anlamları gibi anlamları da içerisinde bulundurarak bugünkü post-modern estetiğe kadar getirir bizi.

Sorgulanan güzel olgusu ile başlayan estetik tanımlamaları bizi ilk olarak “ güzel olanın” Tanrı’ya atfedildiğine götürür. Sonraları güzel olan doğada aranır ve son hali ile insan ve insan ürünü şeylerde kendini bulur.

Terim olarak Yunancadan geldiği bilinen kavramın bugünkü kullandığımız tanımına yakın anlamda kullanan Alman filozof Alexander G. Baumgarten, Aesthetica adlı eserinde “ güzel olandan ziyade güzel olanın duyumsanması “ şeklinde tanımlama yapmıştır.

Baumgarten’e karşı çıkan isim ise J. G. Herder, duyumsama için geniş alanı kapsadığı düşüncesiyle estetik için özellikle güzel olan üzerinde durarak Aesthetic yerine Kalliogone adının kullanılması gerektiğini ifade etmiştir. Yunancada Kalliogone, güzelin bilimi anlamındadır. Benzer şekilde destek gören, estetiğin güzellik bilimi olduğunu dile getiren bir diğer isim de Hegel’dir. Güzel Sanatlar felsefesinin güzellik bilimi olduğunu ve yeni anlamlar türetmenin saçma olduğunu belirten  Hegel; güzel ile ilgili olan kelime Kallistik terimi üzerinde durmuştur.

Estetik üzerinde yapılan birçok tanımlamadan da anlaşılacağı gibi kesin bir tanımlama yoktur.

Farklı tanımlamalardan birini yapan Kant ve Fechner’e de değinmeden geçmeyelim.

Kant estetik kavramı ile ilgili;  estetik için güzel kavramının eksik olduğunu, “ Yücelik” kavramının güzellik ile benzerlik taşıdığını bu sebeple “ Yücelik” kavramının da estetiğin alanına girdiğinden bahsetmiştir.

Psikolojik açıdan yaklaşan Fechner’ de haz konusunu ele almış ve estetikten bahsederken “güzel” den ziyade “ haz” ın ele alınması gerektiğini savunmuştur.

En çarpıcı tanımlardan biri de Wittgenstein’in tanımıdır. Oldukça dikkat çeken tanıma göre Wittgenstein estetik için, güzelin olanı söyleyen bilim dalı olmayacağını dile getirmiştir.

Her çağda farklı ele alındığını düşünürsek estetik üzerine yapılan tartışmalar da kaçınılmaz olmuştur.

Estetik tarihinde; klasik dönemi, Ortaçağ dönemini, rönesans dönemini, yeni çağ dönemini, çağdaş ve post modern estetiği ayrı ayrı ele alacağım bir yazı dizisinin ilk temellerini bu yazıda atmış bulunuyorum.

Günümüze kadar estetik kavramının gelişimini birlikte irdelemek üzere diyelim.

Sevgilerimle...



Bu içeriğe emoji ile tepki ver