Zanka

Rubil Gökdemir

Twitter


Rubil Gökdemir

Lütfen üzerinde biraz düşünelim mi?

Daha önceki tarihi kesitleri bir tarafa bırakarak, son 200 yıllık tarihimizde teklif edilen siyasal projelere ve reform tekliflerine baktığımızda; sağıyla-soluyla, islamcısı-moderni ve seküleri, muhafazakârı-milliyetçisi hatta en radikal devrimcilerimizin bile, bireysel ve toplumsal gelişim süreçleriyle asla meşgul olmaksızın, devleti veya otoriteyi ele geçirmeyi birinci hedef ve öncelikleri yapmışlardır...

Bu sebeple de bizde siyaset yapma biçimi farklı toplumsal taleplerin rasyonel ölçülerle yönetime yansıtılabilmesi çabası yerine; bir "varlık-yokluk" mücadelesi olarak görülmüş, insan onuruna uygun olarak farklılıkların ve çoğulculuğun normal görüldüğü demokratik bir uzlaşma kültürü bu topraklarda maalesef yerleşememiştir.

Son 200 yıllık fikri ve siyasi hareketlerin en temel motivasyon kaynağı devleti ele geçirmek, hakikatin ta kendisi olarak gördükleri ve savundukları fikirleri "devlet aparatını" kullanarak topluma dayatmayı "dâvâ" veya "kutsal devrim"in gereği olarak değerlendirdikleri siyasi, zihni ve psikolojik ortamda; akıl, bilim, hukuk ve demokrasi kriterlerini nasıl da önemsiz görmüş olduklarına şüphe yoktur herhalde?

Dâvâ veya devrimi gerçekleştirme amacının yanında akıl, bilim, hukuk ve demokrasi gibi bu soyut lâkırdıların ne anlamı olabilir ki?

Nitekim, hiç bir demokratik toplumda olmadığı kadar, iktidarı temsil edenlerin beyanları dışında muhalif fikirler, "fitne ve fesatla" suçlanmışlar; tarafların birbirlerine "ihânet içinde bulunmak" yönündeki suçlamalar bu coğrafyada hiç eksik olmamıştır. Hatta bu tür suçlama biçimlerine aynı partinin iç muhalefetinde bile sıkça rastlanmaktadır...( Partilerin kongrelerini takip edip ve karşılıklı parti içi suçlamalara lütfen dikkatle bakar mısınız?)

Ancak artık bilmiş ve anlamış olmamız gerekiyor ki, birey ve toplumun gelişmesi ve bilinç düzeyinin artmasına paralel olarak demokratik sivil siyasetinin rolünü ve önemini artıramaz; akıl, bilim, hukuk ve demokrat olma gibi evrensel kriterleri ön plana çıkaramazsak, devleti ele geçirme, kamu kaynaklarını yağmalama ve "ötekine" otoriteyi ve "mutlak doğru" saydığımız görüşleri dayatma fikrine dayalı siyaset anlayışıyla, bireyin özgürlüğü ve toplumun bütünlüğünü korumak, ortak hayat kuralları oluşturmak imkanını kaybedecek ve iç gerilim ve kavgaların girdabında yeni çağın gereklerini de ıskalamış olacağız...

Daha da ileri giderek ifade etmeliyiz ki, sadece çağın gereklerini ıskalamakla kalmayacağız, gerçek anlamda sözde dilimizden düşürmediğimiz beka meselesiyle de karşı karşıya kalacağız demektir.

Demokratik Değişim Hareketi

Rubil GÖKDEMİR



Bu içeriğe emoji ile tepki ver