Zanka

Ünal Atabay

Facebook Twitter


Ünal Atabay

Türkiye’yi S-400 Alımına ABD Zorlamıştır

Türkiye; hava savunma sistemini güçlendirmek amacıyla, Rusya’dan S-400 hava savunma silah sistemlerini almaya karar verdiği günden itibaren, ABD bu alıma sıcak bakmamış ve daha da ileriye giderek dolaylı yollardan da ülkemizi bir şekilde tehdit etmekten geri kalmamıştır.

Buna mukabil Türkiye, attığı bu adımdan vazgeçmeyerek yoluna devam etmiş, Rusya ile yaptığı anlaşma çerçevesinde projenin hızlı bir şekilde yürütülmesini sağlamıştır. Buna paralel olarak,bir taraftan da birçok alanda olduğu gibi S-400’ler üzerinden de ABD-Türkiye gerilimi devam etmektedir.

Esasen Türkiye; Körfez Savaşı döneminde Irak’ın sahip olduğu uzun menzilli füze sistemlerinin yarattığı tehdit ve bu tehdit sürecinden çıkarılan dersler sonucunda, 1990’lı yılların ortalarından itibaren füze-hava savunma sistemi edinmeye çalışmaktadır.

Suriye iç savaşıyla birlikte, Türkiye’nin sınırlarında gelişen füze tehdidi ve bu füzelere karşı hava savunma sistemine olan ihtiyacı daha da artmıştır. Nitekim, Suriye iç savaşının başlamasından sonra, Türkiye’nin NATO’dan talebi üzerine, 2013-2015 yılları arasında, Adana-Kahramanmaraş-Gaziantep'te Patriot sistemleri konuşlandırılmıştır.

Türkiye, Körfez savaşından beri yüksek irtifa hava savunma sistemlerine olan bu ihtiyacı nedeniyle; çıktığı ihale sonucunda 2013 yılında Çin’den alım yapmak istemiş, ancak ABD bu alıma bir şekilde karşı çıkmış ve engellemiştir. Müteakiben, ABD ile de Patriot’ların alımı konusunda anlaşma sağlanamaması üzerine, Rusya’dan S-400 alımına geçilmek zorunda kalınmıştır.

ABD, bir taraftan Türkiye’nin, Çin ve Rusya’dan hava savunma sistemi alımına karşı çıkarken, Türkiye’nin ABD’den almak istediği Patriot hava savunma sistemini birçok bahaneler yaratarak satışı konusunda temkinli ve isteksiz davranmayı sürdürmektedir. ABD’nin bu tutumunun neden kaynaklanabileceğinin arka planına bakıldığında, bölgede geleceğe dair beslediği niyetlerinde ve düşüncelerinde yattığı kuşkusuzdur.

S-400’ler, Türkiye’nin Jeopolitik Bağımsızlığı ve Sembolü Olacak

Günümüz koşullarında, bazı stratejik silah sistemleri askeri güç elde etmeninin yanı sıra,tedarik etmek suretiyle; ittifak oluşturma, siyasi manevra alanı yaratma, ekonomik-ticari-siyasi dengeleri değiştirme ve etkileme gibi alanlarda bir vasıta olarak da kullanılmaktadır.

S-400 hava savunma silah sistemleri, Türkiye için; ciddi bir askeri güç kazanımının ötesinde stratejik etki sağlarken, siyasi anlamda da jeopolitik bir güç etkisi yaratacaktır. Gerek NATO’da, gerekse küresel güç odakları nezdinde, Türkiye’nin elini siyasi anlamda güçlendiren bir silah sistemidir.

S-400 silah sistemi;Türkiye’nin jeopolitik gücünün bağımsızlığı ve sembolü anlamında,ülkemizin savunma modelinin önemli stratejik bir parçası olacaktır.Şüphesiz, Türkiye’ye uluslararası alanda siyasi bir manevra gücü sağlayacaktır.

Türkiye’nin Füze-Hava Savunma Sistemi Alım Kriterleri

Türkiye, Patriot ile S-400 sistemleri arasında seçim yaparken, dikkate aldığı en önemli kriterler; fiyat durumu, kredi kullanımı, erken teslimat, teknoloji transferi ve ortak üretimdir. Özellikle bu kriterlerden, teknoloji transferi-ortak üretim konusu, Türkiye’nin kendi milli teknolojik sistemini geliştirmesi bakımından hayatidir.

Türkiye, S-400 tedarik projesini bir taraftan sürdürürken, bir taraftan da kendi ulusal hava savunma sistemi üzerinde de çalışmalarına devam etmektedir. S-400’lerle birlikte teknoloji transferi sağlandığı takdirde ve bu teknolojinin de katkısıyla yerli üretim güçlendirilerek ülkemizin dışarıya olan bağımlılığının azaltılması, dolayısıyla kendi kendine yeterli hale getirilmesi bakımından önemli bir avantaj elde edilecektir. İşte ABD başta olmak üzere, bazı müttefiklerin çekincesi de burada yatmaktadır.

Türkiye-Rusya Arasında, Yeni Silah Sistemlerinin Temin Yolu Açılacak

S-400’lerin alımının yanı sıra, teknolojisinin transferiyle birlikte,Türkiye’nin Rusya ile askeri iş birliği kapasitesini artıracağı ve bu çerçevede; gelecekte hava-uzay harp vasıtaları alanında da iş birliği ile yeni silah sistemleri temininin yolu açılabilecektir. Tabiiki bu durum, Rusya ile daha ileri bir entegrasyonun gelişebileceği anlamını taşıyacaktır.

Bu noktada, Rusya’nın; S-400’lerin Türkiye’ye verilmesini çok arzuladıklarını ve kendi açılarından büyük bir fırsat yakaladıklarını da not etmek yerinde olacaktır. Çünkü, bir NATO ülkesi ile hele hele Ortadoğu’da cephe konumunda olan Türkiye gibi bir ülkeyle iş birliği yapıyor olmaları, onlar için stratejik bir avantaj ve kazanç hanesidir.

S-400’lere Karşılık F-35 Uçaklarının Koz Olarak Kullanılması Anlamsız

ABD, S-400 sistemlerinin alımına engel olmak amacıyla birçok yolu denemekte ve son olarak da uzun yıllardır Türkiye-ABD arasında devam eden F-35 programı üzerinden Türkiye’yi sıkıştırmaya çalışmaktadır. Nitekim, ABD Savunma Bakanlığı, F-35 uçaklarının tüm eğitim teçhizatının ve diğer malzemelerin Türkiye’ye gönderilmesinin durdurulduğunu açıklamıştır.

ABD’nin S-400’lere ilişkin iddiası; F-35’lerin NATO dışı radar sistemlerinden kaçınması ve gizlenmesi yeteneklerini içeren teknolojinin, S-400 yazılım sistemleri sayesinde ifşa olacağı ve Rus teknisyenlerin bu bilgileri bakım vb. faaliyetler esnasında ele geçirebileceği endişesidir.

Esasen ABD’nin gerçek niyeti; Türkiye’nin hava savunma sistemi yeteneği kazanmasının önüne geçilmesini istemesi ile ilgilidir. Teknik gerekçeler ileri sürerek, NATO ülkelerinde de kuşku-kafa karışıklığı yaratmaları ve böylece Türkiye’nin S-400 alımını engelleme niyetlerinden kaynaklanmaktadır.

Türkiye ise, ABD’nin bu endişelerine karşılık garanti vermekte ve Türkiye’nin hazırladığı bir yazılım üzerinden bu endişelerinin zaten önüne geçileceği ifade edilmektedir. ABD’nin teknik endişeleri gerçekten yersiz ve geçersizdir. Örneğin, İsrail’in Suriye sahasına F-35’ler ile yaptığı saldırılarına karşılık, Suriye hava sahasını S-400’ler korumakta olmasına rağmen, istenmediği takdirde sistemin ateşlenmediğini görmekteyiz. Eğer ABD’nin böyle bir endişesi bulunmakta ise,F-35 uçaklarının teknolojik yeteneklerini,Suriye sahasında Ruslar’ın çoktan elde ettikleri söylenebilir.

ABD’nin S-400’lerle İlgili Esas Korkusu

Türkiye-Rusya ikilisinin muhtemel kazançları karşısında, ABD’nde; Ortadoğu denkleminin vazgeçilmez coğrafyası olan Türkiye’nin kontrolünün kaybedileceği endişesi ve Ortadoğu’da stratejik konumlanmasına engel oluşturulacağı düşüncesi hakimdir. Ayrıca, Rusya’nın Türkiye üzerinden, Doğu Akdeniz ve Ortadoğu üzerindeki etkisini giderek artırabileceği endişesini taşımaktadır.

ABD ve küresel odakların düşüncelerinde; S-400’lerin NATO’ya uyumu endişesinden ziyade, bölgedeki siyasi-askeri güçlerinde kayıplar yaşanacağı, gelecekte Türkiye’ye yönelik sözde yapılabilecek bir operasyonda karşı koyma kapasitesinin artacağı, bununla birlikte bölgede yapabilecekleri müstakbel bir harekâtın kısıtlanacağı endişesini taşıdıkları değerlendirilmektedir.

 

Emekli Kurmay Albay 

Ünal ATABAY

21.Yüzyıl Türkiye Enstitüsü'nden yazarın izniyle alınmıştır.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver