İnsan davranışları üzerine kuruludur, ekonomik sistemler. Bu nedenle yıkılıp, yenisinin inşası o kadar kolay değildir.
Peki Kapitalizm yıkılıyor mu?,
“İnsan algısı”nın onu en içselleştirdiği dönemde…
İNSAN kendini ifade edebilmek için önce unvanlarını ortaya koyarken,
bireysel başarılarını anlatmadan 10 cümle kuramazken;
İNSAN arabası, cep telefonu, oturduğu evi vs ile değerlendirilirken ve çıldırmışcasına daha üst model araba, son model cep telefonu, daha büyük ev hedeflerken;
İNSAN hayat arkadaşını, sevgilisini seçerken ve yol alırken önce sahip olduğu ne-varsa’lar değerlendirip, sonra insani özellikleri deneyimlenmeye çalışılırken ve yolun sonunda kendini kişisel gelişimcilerin karşısında bulurken;
İNSAN sevgilisi, arkadaşı, kardeşi vs vs başarı elde ettiğinde destek olmak, paylaşmak yerine ego yarışlarına girerken; paylaşmak, birinin sahip olduğu değerleri büyütmeyi bu kadar unutulmuşken;
İNSAN rekabeti sevdikleriyle bile arasına sokmuşken;
İNSAN güzelliği kıyafet, saç modeli, parfüme indirgenmişken…
“Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler”in yeni pazarı olan sosyal medyada İNSAN daha fazla beğeni almak, takipçi kazanmak ne yapacağını şaşırmışken; (ki bu başlı başına bir yazı konusu…)
Kapitalizm mi yıkılıyor!
“İnsan algısı”nın onu en içselleştirdiği ve tüketimin her türünü normalleştirdiği dönemde!
Kapitalizm sadece dönüşüyor…
Ve Rousseau’nun Saint-Preux’u yine haklı çıkıyor
Ve hal-i ahvalimizi şöyle özetliyor: “Her gün, ertesi gün kimi seveceğimi bilemiyorum”