Zanka

1990'lı yıllarda tribünlerde şöyle bir tezahürat vardı. Avrupa Avrupa duy sesimizi işte bu Türklerin ayak sesleri.

Genellikle Avrupa kupası malarında takımlarımızdan biri öne geçmişse tribünler bazen coşku nedeniyle bazen geçmişte alınmış ağır sonuçların yarattığı özgüven eksikliği ile hatta aşağılık kompleksiyle dakikalarca nakaratla inlerdi. Sonraki yıllarda Türk takımlarının sıklıkla Avrupa kupalarına katılmaları ve artık alınan galibiyetlerin sayısını artması hatta elenmenin süpriz haline geldiği bir ortama gidildikçe tezahüratı duyamaz olduk.

Yıl 2021 ve Türkiye Avrupa kupalarında sıralamada 17. sıraya kadar düştü. Trajik olan ise Kıbrıs Rum Kesiminin Türkiye'nin üstünde 16.sırada olması. Galatasaray'ın başını çektiği Avrupa başarıları son beş yılda Galatasaray'ında benden paydos demesiyle yok denecek kadar az. Sıradan Avrupa kulüpleri gelip maçları kazanıp hatta turları geçerek memleketelerine dönüyorlar.

Peki bizler ne anlatıyoruz maçlardan sonra.
Şanssız bir maç oldu. İlk golü yemeseydik şöyle olurdu. Duran toptan gol yedik. İkinci yarıda oyundan düştük. Şu oyuncumuz olsa çok farklı olurdu. Önümüzdeki maçlara bakacağız. Basit goller yiyoruz. Hatalarımızı gördük ve gerekeni yağacağız. Bahaneler bitmez çünkü başarısızlıktan öğrenmeyi değil kendimize başarısızlığı yedirememeyi yaşama düstüru yapmışız. Büyük beklentiler ile çıkılan maçlardan sonra yapılan teknik direktör basın toplantıları basın mensuplarını fırçalamak, futboldan siz değil sadece ben anlarım şekklinde had bildirmekle geçiyor. Mütevazı kişilikleri görmek neredeyse imkansız. Ben yaptım oldu ben ben ben diyen megolamanlar Türk futbolunu hem federasyon hem de antrenör bağlamında hapsetmiş durumda.

Günümüz futbol seyircisini masallarla avutamazsınız onlar sizin bağnaz tutucu fanatik tavırlarınızın esiri olmak istemez. Sorularına cevap almak isterler. Çünkü yaşamlarında iş hayatlarında bu tarz bir hayatın içindeler. Sorumlulukları için hesap veren insanlara beni sorgulama bana soru sorma daha iyisi için dahi eleştiri yapma diyemezsiniz. Türk takımları Avrupa kupalarında ivme kaybetmeye devam ediyor. Finansal sorunlar düşünüldüğünde büyük bütçelerle başarı elde edememiş kulüplerimizin maaş bütçesi ve tranfer bütçesi azaltımıyla başarılı olmasını beklemek aşırı iyimserlik olur.

Tibünlerde galiba yine Avrupa Avrupa duy sesimizi işte bu Türklerin ayak sesleri nakaratını duyacağız.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver