Zanka

Mehmet Aycan

Twitter Instagram


Mehmet Aycan

Uyandığımda güneş doğmak üzereydi ve uyanır uyanmaz annemin dün akşamki sözleri geldi aklıma

sen eskiden ne güzel şeyler yazıyordun dedi son günlerde sürekli bir şeyler yazdığım defterden kafasını kaldırmadan bana bakmaktan korkuyordu biliyordum sonunda her şeyi açık açık konuşmaktan bendeki farklılığı benim ağzımdan duymaktan çok korkuyordu benim konuşmama fırsat vermeden de devam etti son zamanlarda yazdıklarımı da beğenmiş tabi ama eskiden daha neşeli şeyler yazıyormuşum içten içe kaçtığın şey şu anne ben artık neşemi de kaybettim evet benim hiç olmazsa ansızın beliren ve etrafımdakileri de sarıveren neşelerim vardı şimdi içimde bir şey var anne hiçbir hisse ait olmayan beni de hiçbir şeye ait hissettirmeyen bir şey ama sen anlamazsın kimse anlamaz ben de anlamadım

ama hayat yine de devam ediyor yataktan kalkmalıyım yüzümü yıkamalıyım temiz kıyafetlerimi giyip işe gitmek için yola koyulmalıyım çünkü bize başka türlüsünü öğretmediler hepimizin hayatta bir amacı olmalı öyle öğrettiler

sadece bu yüzden binlerce insan hep beraber bir yerlere gidiyoruz ama hepimiz birbirimize yabancıyız otobüs tıklım tıklım diye birbirimizden nefret ediyoruz aslında sevmek daha kolayken ve birbirimize yabancı kalmamız için hiçbir neden yokken bazı sabahlar içimden birilerine sarılmak geliyor birdenbire ve hiçbir sebep söylemeksizin bir şeyleri paylaşmak istiyorum o an sevgi ya da nefret huzur ya da mutsuzluk sevinç ya da öfke benim hissettiğimi sen de hissetmek ister misin demek ve sarılmak istiyorum ya da sen ver bütün hislerini bana yeter ki yabancı kalmayalım birbirimize pardon geçebilir miyim

yine de hayranım insanlardaki bu yaşamak inadına eskiden küçümserdim insanları Dostoyevski sanırdım kendimi ve gerçeği yalnızca ben bilirdim ve mutsuzluğun bana verilmiş bir erdem olduğunu düşünürdüm mutsuzluk için çabalar olmadık şeylerde huzursuzluk arardım çok sonradan anladım mutluluğun yüce bir erdem olduğunu tüm bu yaşanan saçma şeylere ölümlere açlıklara kırgınlıklara kızgınlıklara ayrılıklara rağmen mutlu olabilmenin mucizevi bir şey olduğunu ve bu mucizeye bir kere rast gelirsek ona sımsıkı sarılmamız gerektiğini ama artık çok geç biliyorum bir ömür böyle geçiyor işte yarım yamalak ve yaşamadan yaşayarak 

oysa bir an mutluluk denen mucizeyi yakaladığımı düşünmüştüm ben de Mona ile bir pazar sabahı evimizin küçük balkonunda Mona çayını karıştırırken içimde bir şeyler olmuştu dünya demiştim bu kadar işte bir pazar kahvaltısında sakince yaşanan bir an sadece büyük şeyler gerekmez küçük bir an yeter Mona güzeldi kahvaltı güzeldi ve ben aşıktım ama sonunda yetmedi yine başaramadım belki başarmak istemedim kaybolmuşluğumla ve bu belirsizliğimle ve bu yaşamamaklığımla Monayı da kaybettim bazen içime o isimsiz şey dışında bir şey daha saplanır kalır günlerce Mona olduğunu bilirim başka türlü olabilirdi her şey ama olmadı Mona son şansımdı Mona benim neşemdi ben bunu çok sonradan anladım 

bir

sigara

yaktım 

önümde koca bir gün var inanmadığım hissetmediğim ihtiyacını duymadığım şeyler için çabalıyormuş gibi görünmem gereken koca bir gün ve koca bir ömür duygularımı dışarıda bırakacağım sarılmak ihtiyacımı dışarıda bırakacağım bırakmam gerek bambaşka biri olarak sanki daha az önce birçok şeye muhtaç olan ben değilmişim gibi üzerinden bin yıl geçmiş gibi bambaşka biri olarak içeri gireceğim günaydın diyecekler nasılsın diyecekler ellerinde kahveleriyle bana gülümseyecekler ben de onlara gülümseyeceğim her şey yolunda diyeceğim bir gün daha bitecek sonra bir gün daha sonra bir gün daha

her akşamüstü yeniden başlayacak içimdeki şey her akşam devam edecek sabah uyandığımda orada olacak sonra günlük yaşamın içinde kaybolacak ve tekrar baştan

şimdi geriye dönüp baktığımda aslında bütün bunlar gidememekten hayatım boyunca bir yerlere gitmek istedim ama ne gitmek istediğim yeri biliyordum ne de gitmek için bir şey yaptım ben sanki bir başkasıyım da başka biri de benim hayatımı yaşıyor gibi olduğum kişiyle olmak istediğim kişi arasında sıkıştım kaldım dünya az yaşam fazla geldi ne akıllı kalabildim ne delirdim 

belki de ben böyleyim belki bu kadarım belki anlam arayan anlamsız biriyim belki kendi kendine gereksiz yükler yükleyen biriyim belki kötü biriyim belki iyi biriyim belki sadece insanım belki içimdeki o şey yeni bir ben belki şimdi doğuyorum kendimi öldürememekten kendimi doğuruyorum

belki

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
2