Bölüm 4: Derya ve Hüseyin - Çok Eskiden Rastlaşacaktık
Benim de bir kalbimin, hayallerimin olduğunu, benim de aşık olabileceğimi, kıskanabileceğimi, öfkelenebileceğimi, gerçekten gülüp gerçekten hıçkıra hıçkıra ağlayabileceğimi size inandırmaya çalışmayacağım çünkü inanmazsınız. Çünkü ben, pavyonda çalışan, karılarından sıkılmış iğrenç heriflerin bile isteyerek altına yatan düşmüş bir kadınım değil mi? Yine de hayretle izliyorum ikiyüzlülüğünüzü. Hepinizin o meşhur filmde, Türkan'ın gözleri dolu dolu uzaklara bakıp "Çok eskiden rastlaşacaktık" dediği an içlenip beni gördüğünüzde küçümseyici bakışlarınızı çok iyi biliyorum. Ne var ki bu bir film değil ben de Türkan değilim. Ama Hüseyin'i her düşündüğümde aklıma hep aynı şey gelir; çok eskiden rastlaşacaktık.
*************
Hüseyin bizim oraya ilk düştüğünde, bakın aslında düşen sizlersiniz, hiç konuşmaz, beni de hiç konuşturmazdı. Sadece yan yana oturup o sarhoş olana kadar içer, müzik dinlerdik. Bazen konuşacak gibi olur, yüzüme bakar bakar susardı. Beni, anlatacak kadar değerli görmüyor musun diye yalandan küstüğümde;
- Keşke anlatarak bitseydi, o zaman günde yirmi dört saat konuşurdum, derdi.
Bazen neşeli gelir, işlerden güçlerden bahseder, sonra birden susardı. Bazen babasıyla kavga edip gelir öfkesini bana kusardı. Bazen kendi kendine dakikalarca mırıldanırdı.
- Kalksam gitsem, kalksam gitsem, kalksam gitsem...
Nereye gideceksin diye sorduğumda, sanki dediklerinin hiç farkında değilmiş, sanki uykusunda konuşuyormuş gibi anlamsızca bakar, buradan sonra mı derdi.
Bazen bütün gece benimle oturur, bana en samimi hallerini gösterir, duygulu sözler söyler sonra başka kızlardan biriyle yatmaya giderdi. Ertesi gün hiçbir şey olmamış gibi yanıma gelir, çaktırmadan gönlümü almaya çalışırdı.
Tam üç ay, her gece bu böyle sürdü. Neden sonra bir gece, ansızın, bu gece benimle olur musun diye sordu. Öylece kalakaldım. Para teklif etti, kalbim kırıldı. Hüseyin'e aşık olduğumu o zaman anladım.
*************
Şimdi, bunları size anlatırken bile şaşırdığım, belki de Hüseyin'in sevgisinin yüceliğine, derdinin derinliğine bir kez daha saygı duyduğum o gecelerden bahsetmek istiyorum. Aslında aylarca süren bu ilişki, sanki bir kere yaşanmış da biz onun aynısını defalarca izlemişiz gibiydi. Çünkü ne eksik ne fazla, her gece hep aynı sahneleri yaşadık. Hüseyin pavyona gelir, ikişer kadeh içki içeriz, beni alır, evime gideriz, benim soyunmamı bekler, ben yatağa geçince, sol dizimin hemen üstünü öper, öper, öper; ağlar ve uykuya dalardı. Başlarda oldukça tuhaf ve hatta rahatsız edici de bulduğum bu durumun ki ritüel demeliyim, sebebini çok sonraları sorma cesareti buldum.
- En çok, tam burayı, dedi bana.
- Neden hiç bahsetmiyorsun ondan? Anlat bana.
Belki de böyle olmalıydı, belki de benim için de en iyisi buydu. Anlat bana dememle öfke nöbeti geçirmeye başladı. O sürekli bağırıyordu, bense etrafı kırıp döküyordum. Bağırsa da ne dediği anlaşılmıyor, sanki ikimiz de bu geceyi bekliyormuşuz gibi, tüm bu yaşananların sonunun geldiğini anladığımız için bu geceyi hafızalarımıza sert bir şekilde kazıyorduk. Hüseyin o geceden sonra bir daha evime de pavyona da gelmedi. Ben de bir daha onu görmedim.
*************
Bir şekilde Hüseyin'den kurtulduğuma ilk başlarda sevindim. Kurtulmuştum çünkü ben Hüseyin için başka birinin hayaletiydim. Oysa Hüseyin benim için, karşımda duran kanlı canlı bir insandı. Ben de bu rahatlamayla işime sarıldım. İçiyor, gelenleri memnun ediyor, büyük bir zaferden çıkmış gibi gönlümce dans ediyordum.
Bir gece, bir adam masada bacağımı elledi, Hüseyin'in öptüğü yerden. Delirdim. Neden öyle oldu bilmiyorum. Sonrasını uzun anlatmayacağım. Birkaç kere daha huzursuzluk çıkarınca işten kovuldum. Ama ne işten kovulduğuma ne parasızlığa kafayı takıyordum. Aklımda sadece Hüseyin vardı. Anlattığı üç beş bilgiden yola çıkarak işini tahmin etmeye çalıştım. Yaşadığım şehri sokak sokak dolaştım. İsim sordum, yüzünü tarif ettim. Çevre şehirlere bile gittim. Tam bir yıl boyunca onu aradım. Aramaya da devam ediyorum çünkü dizimden öpmesine ihtiyacım var.
Şimdi yepyeni bir şehirdeyim. İnanıyorum ki bu şehirde bulacağım. Otobüsten indim. Nereden başlamalıyım, ne yapmalıyım, önce bir çay içmeliyim. Sonra Hüseyin'i gördüm uzaktan, sabah güneşi onu da yakıyor olmalıydı. Hüseyin öylece durmuş karşısındaki kadına bakıyordu. Kadına baktım, sol dizine, iri bir leke vardı...
4. BÖLÜM SONU