Babür Devleti, 16-19. Yüzyıllar arasında Hindistan coğrafyasında var olmuş, kökü Çağatay Türklerine dayanan bir devlettir.
Bazı kaynaklarda Devletin kurucusu Babür’ün, Emir Timur’un soyundan geldiği de yazmaktadır. Babür Devleti’ni dönemlere ayıracaksak şüphesiz Babür’ün hükümdarlık dönemini tek başına bir dönem olarak ele almak gerekir. Öyle ki kendisi komple bir hükümdardır. Devlet adamı ve iyi bir kumandan olmasının yanı sıra Sanatkâr ve fikir adamlığı yönü de vardır. En bilinen eserleri Babürname ve Aruz risalesi, Babür’ün edebi yönünün kuvvetinin bir delilidir. Babürname ki Türk Dünyasının en büyük eserlerinden biri sayılmaktadır. Yine kendisinin savaş aletleri kullanımında iyi olduğu bilinmektedir.
Çok erken yaşta tahta çıkan Babür, kısa sürede büyük fetihler yapmıştır. Safevi hükümdarı Şah İsmail ile ittifak yaparak döneminin en önemli şehirlerinden Semerkand’a hâkim olmuştur. Atası Timur’un daha önce seferler düzenlediği Hindistan’a hâkim olmak arzusunda olan Şah, Agra ve Delhi şehirlerini aldıktan sonra Hindistan’ın Kuzey bölgesini ele geçirmeyi başarmıştı. Kurucusu olduğu Babür Devleti’nin sınırlarını epeyce genişletti ve bir hastalık dolayısıyla vefat etmiş, vefatından önce ise oğlunu hükümdar ilan etmiştir. Oğlu Hümayun da babası emsal devletin sınırların genişletmeye devam etmiştir.
Babür Devleti’ni ayıracağımız dönemlerden ikincisi Hümayun’un oğlu Celaleddin Ekber Şah’ın 1556’da tahta çıkışından başlayarak Evrengzib dönemine kadar olan dönemdir. Ekber Şah kendi döneminde birçok devletle barış yapmış ve daha huzurlu bir ortam sağlamıştır. Osmanlı Devleti ve Safevilerle iyi bir etkileşim içinde olmuştur. Kendisinden sonra sırasıyla Cihangir Şah ve Şah Cihan tahta çıkmış ve onların döneminde sonrasında devletin yıkımını da sebep olacak İngilizler Hindistan coğrafyasında etkisin arttırmıştır. Yine onların döneminde özellikle mimari ve ticari alanda yapılan yenilikler devletin içeride sosyal ve ekonomik olarak gelişmesine vesile olmuştur. Yeni ticaret anlaşmaları yapılmış, günümüzde dünyanın yedi harikasından biri sayılan Tac Mahal bu dönemde inşa edilmiştir. 1657’de Şah Cihan’ın hastalığı ortaya çıkınca taht çekişmeleri baş göstermiştir.
Üçüncü ve son dönem bu çekişmelerden sonra başlamış, Evrengzib’in olaylı tahta çıkışı neticesinde otoriter anlayışın hakim olduğu Babür Devleti yıkılmaya yüz tutmuş ve hatta bazıları için onun dönemi devletin son dönemi olmuştur. Onun ölümü sonrası iki oğlu tahta çıksa da başarılı bir iç-dış politika ortaya koyamamışlardır. Bilinen son Bâbür Hükümdarı Sirâceddin II. Bahadır Şah ise İngilizlere karşı mücadele etmiş ancak başarılı olamamıştır.
Bu üç dönemin Türk ve Dünya tarihi açısından büyük izleri vardır. Dünya tarihi açısından Tac Mahal Hindistan dendiği zaman akla gelen ilk eserdir. Bu eseri Babürlüler dünya mirasına sunmuşlardır. Türk tarihi açısından ise kurucu Babür Şah’ın yazdığı Babürname eseri Türk tarihinin en önemli eserlerinden olup ana kaynak niteliği taşımaktadır.