Zanka

Duygu Batu Bayrak

Instagram


Duygu Batu Bayrak

Bu Pazar güzellik avcıları için geldik. Kadınların en büyük zaaflarından biri değil midir güzellik?

Güzellik uğruna nelere katlanırız yüzyıllardır bunu kadınlar bilir. Kadın olmak özeldir. Ve bence ayrıcalıklıdır. Lafı fazla uzatmayayım. Çok sevdiğim bir doktorla geldim size bugün. Güzelleşeceğiz derken merdiven altı yerlerde sağlığınızdan olmayın diye güvenilir bir doktora güvenilir sorular sordum. Haydi başlayalım.

 

Cumhur Bey merhaba Zanka Medya Ailesi olarak öncelikle teşekkür ederiz. İlk olarak sık yapılan işlemlerden dolgudan başlamak istiyorum. Dolgu nedir? Yaparken nelere dikkat edilmelidir?

Zaman ve çevresel faktörlerin etkisi ile cildimiz yaşlanır. Bunun yanında cilt altı bağ dokusu, yağ dokusu hem azalır hem de yer çekimi etkisi ile aşağı doğru sarkar. Dolgular; bu sarkmaları, hacim kayıplarını, elastikiyet azalmalarını, kırışıklıkları gidermek için cilt içine, altına, kemik dokunun üstüne enjekte edilen geçici, yarı kalıcı ve kalıcı maddelerdir. 

Bu maddelerden hemen hemen tamamen geçici ve yarı kalıcı dolguları tercih etmekteyiz.Vve bunlar da çoğunlukla hyaluronik asit içerikli dolgulardır.  Hyaluronik asit dediğimiz madde cildimizin bağ doku elemanlarının kollajen ile birlikte en önemlilerindendir. Hepimizin bildiği gibi bebeklerin ve çocukların cildi yumuşacık, pamuk gibi olur. İşte cilde bu yumuşaklığı veren madde hyaluronik asittir. Endojen, yani vücudun doğal yapısında bulunan bir maddedir ve güvenlidir. 

Hyaluronik asit içerikli dolguların geçici veya yarı kalıcı olmasını içerisindeki çapraz bağ oranı belirler. Çapraz bağ içermeyen hyaluronik asitli dolgular günümüzde -moda tabiri ile- gençlik aşısı, nem aşısı isimleri ile anılmaktadır. Bu çapraz bağsız dolgular cilt altında hacim etkisi yaratmamakta, volüm oluşturmamaktadır. Uygulama sonrası ciltte canlanma, ince kırışıklıklarda açılma, nem artışı gibi etkiler sağlamaktadır. Yarı kalıcı dediğimiz hyaluronik asit içerikli dolgularda ise değişik oranlarda çapraz bağ yapısı bulunmaktadır. Hyaluronik asit dolgulara bu bağ yapısının entegre edilmesi yüksek teknoloji  gerektirmektedir. Çapraz bağ yapısı arttıkça dolgunun akışkanlığı azalmakta, sertliği artmaktadır. Örneğin göz altı gibi hassas bölgelerde çapraz bağ yapısı az olan yumuşak dolgular kullanılırken, çene gibi sert bölgelerde yüksek çapraz bağ oranlı, sert dolgular tercih ederiz. yarı kalıcı dolgularda hyaluronik asit dışı,  polikoprolakton vs gibi maddeler içeren dolgular da bulunmaktadır. Bunlara da “Akıllı Dolgular” denilmektedir. Bu dolgular direk hacim vermekten ziyade aylar içerisinde enjeksiyon yapılan bölgede kollajen oluşumunu stimüle ederek zamanla hacim kazandırmakta, kırışıklıkları azaltmaktadır. 

Dolgu yaptırırken dikkat edilmesi gereken konular ise öncelikle bir hekim tarafından uygulandığına emin olunmasıdır. Daha sonra kullanılan dolgu maddesinin içeriği, gerekli kurumlardan onaylı olup olmadığı, barkodu vs sorgulanmalıdır. Zaman zaman haberlerde duyduğumuz estetik sonrası istenmeyen olayların tamamı yasaklı dolgu maddelerinin kullanımı sonrası gelişmiştir. Kalıcı dolgu diye tabir edilen bu maddelerin birçoğu insan sağlığına zararlı ve kesinlikle kullanılmaması gereken içeriklere sahiptir. 

Peki, dolgu işleminin herhangi bir yan etkisi var mıdır?  Yaptırırken çekinmeli miyiz?

Yukarıda bahsettiğimiz gibi kullandığımız dolgular %99 hyaluronik asit içeriklidir. Tamamen endojen bir molekül olduğu için, hemen hemen hiçbir yan etki riski yoktur. Burada önemli olan konu tekrar vurgulamak gerekirse uygulayıcının insan anatomisine, fizyolojisine hakim bir hekim olmasıdır. Her ne kadar güvenilir maddeler olsalar bile dolgular, yanlış yerlere uygulandığında istenmeyen sonuçlar doğurabilmektedir. Dolgu uygulanan bölgedeki damar ve sinir yapılarını özellikle iyi bilmek gereklidir. 

 

O zaman şu soruyu sormam gerekiyor. Her yerde dolgu yapılır mı? Hastanın ilk neye dikkat etmesi gerekir?

Dolgu uygulaması tıbbi bir uygulamadır. Ve klinik, muayenehane, hastane dışında uygulama yapılmaması gereklidir. Yukarıda bahsettiğimiz gibi hekim tarafından uygulanmalı ve yasaklı maddeler içermemelidir. 

 

Son olarak altinigne radyo frekans işleminin amacı ve faydası nedir?

Son yıllarda adını sıkça duymaya başladığımız tedavilerden Altın iğne tedavisi, temel olarak altın kaplı titanyum iğnelerin cildin içine batırılarak radyo frekans enerjisini (bir çeşit ısı enerjisi denilebilir) hedef dokuya bırakması sonucunda oluşan kontrollü hasarın ciltte mükemmel bir iyileşme dokusu oluşturması esasına dayanır. Cildin hedef dokusuna verilen radyo frekans enerjisi kollajen sentezinde artış, ciltte yenilenme-canlanma-sıkılaşma, gözenek daralması, nem ve yağ dengesinin düzenlenmesini sağlar. Ayrıca lekeleri azaltır, yara ve sivilce izlerini önemli oranda geçirir,kılcal damar tedavilerinde, bölgesel yağ eritmede, göz altı torbalarının eritilmesinde kullanılır. Fraksiyonel bir teknolojidir. Yani aralıklı kanallar boyunca, arada sağlam dokular bırakarak termal hasar yaratır. Bunun sonucunda aradaki sağlam dokulardan mükemmel bir iyileşme dokusu sentezi başlar. 

 

Doktor Cumhur Bora Kimdir?

1983 yılında Eskişehir’de doğmuştur. İlk ve orta öğretimini Ankara’da tamamladıktan sonra 2001 yılında üniversite sınavında derece yaparak, Gülhane Askeri Tıp Fakültesine girmiştir.2007 yılında mezun olmuştur. Mecburi hizmetini tamamladıktan sonra 2010 yılında özel sektöre geçmiştir. İlerleyen süreçlerde çeşitli üniversitelerde ve medikal estetik kuruluşlarında medikal estetik eğitimlerini tamamlamıştır.2020 temmuz ayı itibariyle Nişantaşı’nda kendi kliniğini kurarak hastalarına hizmet vermeye başlamıştır.

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver