Atatürk’ün doğumunun 100. yılı olan 1981 senesinde Türkiye’de ilk kez kutlanan Öğretmenler Günü için bu tarihin belirlenmesinin sebebi, Mustafa Kemal Atatürk’ün Millet Mektepleri’nin Başöğretmenliği görevini 24 Kasım 1928 tarihinde kabul etmesidir.
Ulu Önder Atatürk, çağdaş bir ulus olabilmemiz için eğitimin şart olduğu kanısındaydı. Ve bu düşüncesini şu sözlerle desteklemişti; “Ulusları kurtaracak olan yalnız ve ancak öğretmenlerdir.”
Atatürk, okulları ziyaret eder, çocuklarla ilgilenir. Oyuna katılmayan çocukları oyuna davet ederdi. Öğretmenlere öyle değer verirdi ki bir gün sınıfın öğretmeni Atatürk’ü kürsüsüne davet etti. Atatürk, arka sıralardan birine oturarak:
“Hayır, siz yerinizi alınız, dersinizi veriniz. Sınıfında bir öğretmen cumhurbaşkanından daha büyüktür.” Diyerek öğretmene verdiği önemi vurgulamış oldu. Bu sözlerden de anlaşılıyor ki Atatürk öğretmenlere gelecek nesil için ve ulusumuz için çok değer veriyor ve saygı gösteriyordu. Ve Kendisi için de “ Benim asıl niteliğim öğretmenliğimdir.” Derdi
Benim şimdiler de bir yazar olarak düşüncem şudur ki; bir çocuk geleceğe hayat verir. Çocuklarımıza ise öğretmenler hayat verir. Bir öğretmen bir çocuğun kaderini, bir çocuk da bir ülkenin kaderini değiştirebilir. Atatürk’ü her konuda örnek almalı ve izinde gitmeliyiz. Ancak öğretmenliği konusunda ve öğretmene duyduğu saygıyı kendimize ilke edinmeliyiz.
Bugün bütün sorunlarımızı çözecek bireyleri yetiştiren öğretmenler baş üstünde tutulmalı. Onlara gerekli değer verilmelidir. Çünkü Baş Öğretmen Atatürk’ümüzün de dile getirdiği gibi “ Öğretmen bir kandile benzer, kendini tüketerek başkalarına ışık verir.”
Öğretmenlerimize geçmişten, bugüne, bugünden, geleceğe sonsuz saygı duyarak Baş Öğretmen Mustafa Kemal Atatürk’ün izinden giderek çağdaş bir ulus olarak başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ve bütün öğretmenlerimizin öğretmenler gününü kutlarım.