İzmir'de HDP'ye yönelik saldırıyı milletimizin birliğine de saldırıdır. Bu bakımdan saldırıya insani olarak üzüldüğüm gibi milletimizin arasına kayma sokulmaya çalışıldığı için de üzgünüm.
Saldırının zamanlamasını, amacını tahlil etmeli ve yönlendirilmek istendiğimiz noktayı, yaratılmak istenen algıyı görmek durumundayız.
Bu saldırı sıradan bir “öfke patlaması” değil. NATO Zirvesi'nden hemen sonra olması tesadüf olamaz. Saldırının esas amacı ABD’nin Türkiye’ye kabul ettirmekte zorlandığı hususları, kaos ortamı yaratarak kabul ettirmek. ABD şeflerinin “çok kan akacak” sözlerinin anlamı da budur. Bazı siyasi kişilere veya siyasi toplantılara yönelik saldırıların süreceği belli. Ümit Özdağ, kendisine suikast yapılacağını ihbar etti.
Saldırı, PKK liderlerinin “ne olursunuz bu saldırıyı durdurun” sözüyle PKK yanlısı kitle örgütlerine, partilere çağrı yaparak bitme noktasına geldiklerini itiraf ettikleri bir zamanda yapıldı. Dahası HDP'nin kapatılması yönünde partilerin ve milletin çoğunda ortak görüşün oluştuğu, HDP’nin önünde evlatlarını talep eden anaların eylemlerinin Diyarbakır'ın dışına, başka illere taştığı bir dönemde yapıldı. Dolayısıyla saldırının bir başka amacı da PKK’yı ve “sırtımızı PKK’ya dayıyoruz” diyerek PKK’nın Meclis kolu olduğunu itiraf eden HDP’yi kurtarmaya, mazlum göstermeye yönelik.
Bu yönde algımızla oynanıyor. Saldırıda ölen Deniz Poyraz “mağdur edebiyatı”nın nesnesi olarak kullanılıyor.
Şu paylaşım sosyal medyada yayılarak Deniz Poyraz’ı anınca Kürt olduğunu zannedip de korkanlar varmış gibi algı yaratılmak isteniyor:
“Denizin katledilişine sesinizi yükseltmek için Kürt olmak zorunda değilsiniz. Denizin sesi olmak sizi Kürt yapmayacak korkmayın. Yapsa yapsa sizi vicdanlı bir insan yapar. İnsan olmaktan korkmayın...”
Bütün siyasi parti liderleri saldırıyı kınadı. Dahası “oh olsun, zaten HDP/PKK’lıymış” diyene rastlamadım. Varsa da kaç kişi?
Nerdeyse hiç kimse, saldırının milletimizin birliğine yönelik saldırı olduğu görerek kutuplaştırıcı davranmıyor ama Kürt’ümüzü aşağılayan paylaşımlar yaygınmış gibi algı yaratılarak HDP mağdur ve mazlum gösterilmeye çalışılıyor.
Aslında bu paylaşımda bulunanların çoğu da Kürt’ün aşağılanmasının yaygın olmadığının farkındalar ama Atatürkçü veya görüşlerine önem verdiği biri paylaşınca kendinde bir eksiklik görüp o da paylaşıyor. “Daha hümanist” olduğu sanıyor. Oysaki alet olduğunun farkında değil.
“Deniz Poyraz'ı anarsanız merak etmeyin Kürt olmazsınız” derseniz, HDP'yi Kürt'ün partisi görüp partileri, Türk ve Kürt partileri olarak ayırmış ve diğer partilere “sakın Kürtleri kazanmaya, onlara seslenme, o iş HDP’nin” mesajı verirsiniz.
Türk partisi gördüklerinizin Kürt diye derdi olmasın mı hakikaten?
Türk ve Kürt, bir partide ortak mücadele vermesin mi?
Bu, ırkçılık, bölücülük değil de nedir!
Bunun neresi daha hümanist!
Bunun neresi ırkçılığa karşı mücadele!
Kişi Kürt olabilir ama Türk milletinin bir ferdidir. Çünkü millet ırki değil, siyasal bir kavramdır. Daha bir kaç gün önce PKK'nın katlettiği Aybüke Yalçın ve Necmettin Yılmaz öğretmenlerimizin ölüm yıldönümleriydi ama nedense “bu öğretmenlerimizi anarsanız Türk olmazsınız merak etmeyin” gibi paylaşımda bulunan olmadı. Bu bile dikkatinizi çekip “ben ne yapıyorum?” diye düşünmenizi gerektirmeliydi.
Katilin silahlı fotoğrafı ile Deniz Poyraz’ın keman çalan, Nazım Hikmet’in sözlerinin yer aldığı fotoğrafları yan yana koyup karşılaştırmak, hatta “birini seç” demek de nedir!
Deniz Poyraz için “oh olsun” diyen mi var ki karşılaştırılıyor!
Keman çalan bölücü faaliyette bulunamaz, daha insalcılmış gibi algı yaratılıyor. Dolayısıyla algı operasyonun nesnesi olan Deniz Poyraz üzerinden HDP, hoşgörülü, birleştirici bir siyaset yürütüyormuş gibi algılatılmak isteniyor. Aynen Selahaddin Demirtaş’ın “adam saz çalışıyor” diye sempatik gösterilmesi gibi HDP masumlaştırılıyor.
Öyle değil mi hiç saz çalan ile silah tutan bir olur mu!
Oysaki katilin silah taşımasının, öfkesinin bir nedeninin de HDP’nin milletimizin arasına ayrılık sokma çabasının sonucu olduğunu düşünmek gerekmez mi?
HDP’li siyasetçiler dağa gidip PKK’dan talimat alınca, HDP, böylesi kışkırtma yapan katillerin kullanılmasını da olanaklı kılmadı mı?
Özetle, bu canavarın yaratılmasında, emperyalizmin piyonların elinde kullanışlı araç haline getirilmesinde HDP’nin payını sorgulamayalım mı?
Hele bazı Atatürkçüler var ki sorsanız HDP'yi eleştirir ama bu saldırı için “faşizm yenilecektir” diye yazıyor. HDP’ye bu kadar şaşı bakılır mı!
HDP'den daha faşişt parti mi var! PKK’nın taleplerini savunan bir partiden birisine insani anlamda üzülünür ama meseleyi “faşizm” olarak koymak da nedir!
HDP, PKK'nın inşaatta çalışan Kürt'ü öldürmesine bile lanetlemek şöyle dursun, ya susuyor ya da ancak PKK’nın adını belirtmeden eleştirebiliyor.
PKK, insanlarımızı katlettiğinde, HDP’nin suskunluğuna veya kınamayla geçiştirmesine neden “faşizm yenilecektir” demiyorlar?
Çünkü HDP onlara göre sol ve hakları birleştirmeye çalışıyor. PKK’yı karşısına almayan, emperyalizme dost bir parti nasıl sol olur!
Halklar emperyalizmin taleplerini onaylayarak mı kardeşleşir!
Bu paylaşımları yapanlar farkında veya değil, HDP'yi mazlumlaştırma çabasına, HDP’nin muhaliflerle açıktan ittifaka dahil edilmesine hizmet ediyor. Sanki HDP’ye siyaset yaptırılmıyor. Oysaki PKK’nın taleplerini dile getiren bir parti başka ülkelerde çoktan kapatılırdı. Zaten bu saldırının bir amacı da HDP’nın kapatılmasının önüne geçmek.
HDP bu olaydan sonra muhalif partilere ittifak çağrısını yineledi.
Dahası evlat nöbetindeki anaların, askerin, polisin, korucunun mücadelesine zarar veriyorsunuz. Uyanın!
Son olarak şunu belirteyim ki emperyalizme ırkçılık temelinde ayrıştıracak gerekçe sunmamak için Atatürk’ün Türk milleti tanımında birleşelim. Kürt de Türk de Türk milletinin unsurudur. Farklı milletler değildir. Atatürk’ün “Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir” tanımı hepimizi kapsıyor.