Zanka

Mustafa Solak

Twitter


Mustafa Solak

2011’den bu yana yaşanan Suriye krizinin bütününü; yani süreci değerlendirmek yerine birilerinin hesabına, demecine bakmak yorum yapmak için yeterli hale geldi. Oysa bilim, olguların bütününü görmek ve yorumlamaktır. Ağacı değil ormanı görmektir.

Kimileri PYD’nin Ayn El Arap ve Münbiç’in Suriye’ye bırakmasını PYD, Suriye Antlaşması olarak duyurdu. Hatta Esad’ın YPG ile Türkiye’ye saldıracağını bile iddia ettiler. Türk-ABD Anlaşması sonucu ABD, Rusya’nın federe Suriye konusunda anlaştığını belirttiler. Hatta Trump’ın tweetlerine, sevincine, ABD ve Türk tarafının stratejik işbirliğine vurgularına bakıp hükmünü verdi. Oysa anlaşma metnine bakmak istemediler.

Süreci değerlendirmek için bu birkaç olgu yeterli midir?

Suriye ve Esad, şu soruları düşünmüyor olabilir mi?

Ülkesini parçalayan PYD’ye neden güvensin de birlikte Türkiye’ye saldırsın?

Birlikte saldırırken PYD, Esad’a saldırırsa veya saf değiştirip başka ülkeyle Esad’ı sırtından bıçaklarsa?

YPG elindeki yerleşim yerlerinin kontrolünü Esad’a devredecek. Suriye Enformasyon Bakanlığı Müsteşarı YPG’ye güvenmediklerini belirtti. Esad akıllı düşünüyor. Türkiye’ye YPG’yle veya tek başına saldırmaları onlara yaramaz. Bunu söylüyorlar da.

Trump, kendi kamuoyunu tatmin etmek için öyle tweetler atıyor olamaz mı?

Malum, başkanlıktan azletmeye çalışıyorlar. Trump, ABD askerlerini Suriye’den çekmeye, karşısında olanlar ise Türkiye’ye ye direnilmesini, yaptırımların ağırlaştırılmasını savunuyor.

Oysa Suriye Enformasyon Bakanlığı Müsteşarı ise “anlaşma yok, PYD teslim oldu” dedi. SDG komutanı Ferhat Abdi Şahin (Mazlum Kobani), “taviz vermekle halkımızın can güvenliği arasında tercih yapacaksak, şüphesiz halkımızın canını kurtarmayı tercih ederiz” sözleriyle teslimiyeti itiraf etti.

Rusya da Esad ile Türkiye’nin çatışmasına izin vermeyeceğini belirtti ve Suriye temsilcisi iki ülkenin görüştüğünü belirtti. Hulusi Akar da bunu söyledi.  Hani Esad ile görüşmeyeceklerdi!

Sürecin vatan savunmasına uygun ilerlemesi, niyetlerle yürünemeyeceğini tespit etmektir. Bu, sürecin her an düz ilerleyeceği anlamına gelmez. Kehanette bulunmuyoruz. Diyalektik düşünerek maddeyi yani olguları tahlil ediyoruz.

ABD’nin yaşamsal çıkarı yükselen Asya’yı durdurmaktır. PYD’ye kendine bağlı devlet kurdurmak bu açıdan zorunluluktur. Dolayısıyla Türkiye’de iktidarda kim olursa olsun ABD ile karşı karşıya gelecekti. Sadece maddi-manevi zararın çeşitli partiler bakımından az olabileceği tartışılabilir. ABD, itirazlara rağmen PYD’ye 60 bin tır silahı vermiş ve 100 bin kişilik ordu kurdurmuştur.

22 Ekim tarihide gerçekleşen Soçi’de Erdoğan-Putin görüşmesinde, Rusya ve Türkiye ABD’nin yaşamsal çıkarına aykırı şu kararları aldılar:

a. Her iki taraf Suriye’nin siyasi birliği ve toprak bütünlüğünün muhafazasına ve Türkiye’nin milli güvenliğinin korunmasına olan bağlılıklarını teyit ederler.

b. Her iki taraf Adana Anlaşması’nın önemini teyit eder. 

c. Rus askeri polisi ve Suriye sınır muhafızları, Barış Pınarı Harekat alanının dışında kalan Türkiye-Suriye sınırının Suriye tarafına, YPG unsurları ve silahlarının Türkiye-Suriye sınırından itibaren 30 km’nin dışına çıkarılmasını temin etmek üzere girecektir. Barış Pınarı Harekat alanı sınırlarının batısı ve doğusunda 10 km derinlikte Kamışlı şehri hariç Türk-Rus ortak devriyeleri başlayacaktır.

d. Münbiç ve Tel Rıfat’tan bütün YPG unsurları silahlarıyla birlikte çıkarılacaktır.

Görüldüğü gibi ABD ve Türk tarafının stratejik işbirliğine vurgularına rağmen, bu kararlar ABD’nin dışlandığını, Türkiye-Rusya-Suriye işbirliğini göstermektedir. Süreç, mecrasında ilerleyerek bugünlere vardı. Artık ABD’nin PYD’ye devlet kurma hayali gerçekleşemez. Atlantik kaybetti, Asya kazandı.

Şimdi de “ABD’den kurtulduk, Rusya’ya kolumuzu kaptırdık” diyecekler olacaktır ama Soçi Mutabakatı’ndaki metin Suriye’nin egemenliğini kurmaya yönelik olduğundan bu iddia havada kalıyor. Nasıl Rusya’ya kolumuzu kaptırmışız?

Yanıt yok, hamaset var. Süreçte ABD ve işbirlikçileri PYD/PKK, IŞİD, FETÖ’nün kışkırtmaları, zigzaglar (yalpalama, korku, taviz, dincilikle davranma ) olacaktır.

Milli kuvvetler Erdoğan’ın hesapları üzerinden değil vatan savaşının başarısı üzerinden konumlanarak eleştiri yapmalı, harekatın tutarlılığına uğramalıdır.

Ana hedef güvenli bölgeyi değil tüm Suriye’yi PKK, IŞİD’den arındırmak olmalıdır. Bunun için de Soçi görüşmesiyle Suriye ile yapılacak işbirliği, doğrudan Esad’la el sıkışarak devam etmelidir.

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver