Zanka

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’mızın 100 yılı kutlu olsun. Türk milleti coşkuyla milli devletimizin meclisin açılışıyla filen kurulduğu bugünü kutlarken bazı kesimler, açıktan veya sinsi şekilde, milli mücadele önderlerine ve Atatürk’e laf vurma, görmezden gelme çabasındalar. Laiklikle, Atatürk’le sorunu olan Fatih Tezcan gibileri biliyoruz; ancak “sol”da duranların 23 Nisan’a bakışları neden sıkıntılı?

Egemenliğin millette olmasını arzulamıyorlar mı?

Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği, kısa olarak “İşgal ve saltanata karşı Cumhuriyet'in zafer koşusunu başlatan Kurucu Meclisimizi selamlıyor, tüm dünya çocuklarının bayramını kutluyoruz”[1] diyor ama Atatürk’ten bahsetmiyor.

Türk Tabipleri Birliği sitesine girince ekrana 23 Nisan’a dair TTB 2.da Başkanı Ali Çerkezoğlu’nun konuşmasında ve çocukların şarkısı geliyor. Ekrandaki yazıda “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kutlu olsun” diyor; fakat Çerkezoğlu’nun konuşmasında kutlama yok. Fonda çocuklar Bulutsuzluk Özlemi’nin “sözlerimi geri alamam” şarkısını söylüyorlar.[2] Bulutsuzluk Özlemi’nin “sözlerimi geri alamam” şarkısını söylüyorlar.[2] Andımız, 10. Yıl, İstiklal ve İzmir marşlarından biri de neden söyletilmiyor?

Yanıtı ancak bayramı “çocuk bayramı” görmeleriyle ilgili. Ekranda ““23 Nisan Ulusal Egemenlik” yazıp konuşmada değinmemek veya Andımız’ı okutmamak, mahcup tavırdır. Tutarlı davranırlarsa birlikte hareket ettiği kuvvetleri gücendireceklerini düşünüyorlar olsa gerek.  TBB üyesi “Cumhuriyetçi Hekimler Grubu” ise açıkça Atatürk ve silah arkadaşlarına minnet duygularını iletiyorlar.[3]Cumhuriyetçi Hekimler Grubu’nu kutlarım.

 HDP'nin ve DİSK’in sitesine tıklıyoruz ama 23 Nisan yok. Mecliste Barış Atay  ve Erkan Baş olmak üzere 2 milletvekili ile temsil edilen TİP’in ve TKP’nin sitesinde de 23 Nisan yok. Önemsemiyorlar. HDP’nin önemsediği gün başka. "Kürt Gazetecilik Günü kutlu olsun!"[4] diyorlar. Gazetecileri bile Kürt, Türk diye ayıranların Türkiye gibi derdi olabilir mi?

KESK de 23 Nisan yazısında “Türkiye halkları” diyor. “Türk”  millet tanımına da şu şekilde itiraz ediyorlar:

“AKP iktidarı, etnisite, inanç, cinsiyet, cinsel yönelim ayrımcılığına ve ötekileştirmeye dayanan, beyaz, Türk, sünni, erkek bir millet tanımıyla toplumun çok önemli bir kesimini insan olarak görmemekte, vatandaşlık haklarını tanımamaktadır.”

Millet ifadesinden Türk’ü çıkarmamız isteniyor. Ne diyeceğiz?

Türkiye milleti mi? Yoksa millet lafı da kullanılmasın, yazılarında belirttikleri gibi Türkiye halkları mı diyelim?

Bu ifadelerin PKK talebinden farkı olan varsa söylesin!

 KESK, yazısını “Çocuklarımıza kutlanacak bir bayram ve yaşanacak bir dünya kuralım.” diye bitiriyor.[5]

Bayram kutlamıyor, bayramı zehir ediyor. “Kutlanacak bayram yok” demeye getiriyor. Yazıda Atatürk de yok.

Bu kurumların üyelerinin çoğu kendilerini “Atatürkçü” olarak tanımlar. Yukarıdaki cümlelerini doğru bulmazlar. Hadi TTB, TMMOB’un dışında doktorların, mühendis ve mimarların örgütlenebileceği kurumlar yok, peki KESK üyeleri neden istifa etmezler? Atatürkçü sendika mı yok?

Sorduğumuzda en çok karşılaştığımız yanıt “şimdi istifa edip de sendikadaki arkadaşlarım küsmesin”. Sen küseceksin diye memlekete saldırsınlar mı yani?

Bir de KESK gibi laik, sol görünümlü kurumlara Atatürkçü tv, gazetelerimiz, yazarlarımız yer veriyor.

Senin istifa etmemenden, küstürmeme, karşına almama tavrından, gazete, tvlerde yer vermenden, ittifak yapılacak unsurlar olarak görmenden güç alıyorlar.

Kabahat KESK de falan değil Nazım Hikmet’in dediği gibi “kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!”

Bu içeriğe emoji ile tepki ver