Zanka

"Gerçekleşmesi olanaksız şey"  ya da  "düş" , sözlükte açılımı böyle rüyanın.

 

"Gerçekleşmesi beklenen, istenen şey ve umut "da var tâbi.

Bilinç dışı  rüyalarımız olduğu gibi bilinçli rüyalarımız da söz konusudur.

Rüya çalışmalarında din ile  mitolojinin yanı sıra kültürlerden yararlanan ve çocukluk yıllarından itibaren rüyalara büyük ilgi duyan Jung'a göre,  rüyanın kaynağı bilinç dışıdır.

Bu konuya ilgim çocuklukta gördüğüm bir rüyanın geçen günlerde yaşattığı korkuyu anımsamamdan dolayı gelişti. Jung okurken de dikkatimi çeken;  ** Çocukluk rüyaları basite alınmayacak kadar önemlidir ** görüşü oldu.

Rüyalar için şöyle geriye yönelik düşünürsek, insanlık tarihi boyunca ilgi çekmiş bir konudur demek yanlış olmayacaktır.

Freud mesela, rüyaları bilinç dışına itilmiş ve libido kaynaklı istekle arzunun uykuda maskelendiğini ve bir nevi ikinci tatmin olduğunu öne sürmüştür.  Hatta bir dönem Jung ve Freud bir araya gelmiş ama yaşanılan bazı görüş ayrılıkları nedeniyle aralarında  kopukluk yaşanmış.

Jung tek nedene indirgenecek kadar basit bulmadığını, rüyaların karmaşık bir mekanizması olduğunu savunuyor.

 

 

Konu zor bir konu ! Rüyalar ile ilgili hemen hemen herkesin söyleyecek bir şeyi vardır. Bence kolay gibi görünmesine karşın derin incelemeleri oldukça, konunun ne kadar karmaşık olduğu anlaşılacaktır. En azından beni, okumalar sonucu karmaşıklığa götürdüğünü garanti edebilirim.

Jung'a burada bir es verip sonra rüyalar ile ilgili araştırmalarına değineceğim. Şimdi gelelim "Bilinçli Rüya" ya...

"İnsanların uyanık halde tecrübe ettiği şeylerin hatırlanması ve açık şekilde düşünmesi sonucu bilinçli kareler vermesi." Bilinçli rüya ile ilgili okumalarımdan edindiğim kısa özet böyle. ( Tâbi detayına girmiyorum)

Uyku !

Yarı ölü olduğumuz dinlenme değil mi ? Dinlenme faslımızda niye hâlâ bu kadar çalışıyoruz ki ? Eee yani yorulduğu için zihnim soruyorum hâliyle...

Kızımın çocukken izlediği bir filmde " Hadi, uyu Bambi. Her şey dinlenmek zorunda" diye bir repliği anımsadım. Şu günlerde  daha çok onayladığım bir replik.

Uykuda bile çalışan bir zihin söz konusu. Ama bazen uyanıkken uyku hâlini yaşarız çoğumuz. Evet felsefi düşünüyorum. Çünkü felsefi düşünmekten vazgeçmek demek bana göre kişinin kendinden vazgeçmesi demektir.

Acaba gündelik yaşamın kritiğini, felsefesini yapan, uyanıkken uyku hâlini seçmeyenler mi daha çok rüya görüyordur?

Cevabını bilimsel olarak veremem şimdi. Fakat evet olabilir diyorum içimden.

Francisco Goya; " AKLIN UYKUSU CANAVARLAR DOĞURUR " diyor.

Uyanık halimizde uyuyorsak canavarlar ortalıkta eyvah halimize. Kafasında kırk tilki dolaşanların canavarları sizi her an yutabilir !  Bu sebeple uyanık olmak da fayda var efendim, benden hatırlatması.

Düşünmeyi unutmayan bir aklın felsefesi rehberliğinde olsun bütün uykularımız !

Kimse için değil, kendi benliğimiz için kendimize uyanalım...

Kendin için, KENDİNE UYAN !

" Eğer kendi yaşamına saygılıysan, bütün kurtarıcıları geri çevireceksin.

Bütün kurtarıcılara, * Kaybol! Kendini kurtar, bu kadarı yeter. Bu benim hayatım ve onu yaşamak zorundayım *  diyeceksin.

Benim tek çabam, insanlara, onlara ait olan ama başkalarına verdikleri özsaygıyı geri vermek."

Osho böyle diyor, ben de referans alıyorum ve aktarıyorum

.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver