Ülke gündemine yetişemiyorum. Anlayamadıklarımı anlamaya çabalıyorum.
Çünkü itidalli olmak da fayda vardır, biliyorum. İtidal hâsıl olunca da sorguluyor insan;
Mesela ülkede devalüasyon oluyor ve açıklama Maliye Bakanlığı’ndan değil imamdan geliyor.
Sonra çıkıyor yıllardır ne olduğu sorgulanan adam; “ İmam görüşlerini açıklayabilir” diyor. Yahu neyin kafası bu. O zaman soralım memurlar kanunundan haberiniz var mı?
Neyse yahu işinize gelenden haberli, işinize gelmeyenden habersizsiniz!
Kimseye “nasılsın?” diye sormayalım! Herkes kötü ve alacağımız cevap belli. Gereksiz lafazanlık etmeyelim.
Lafazanlık demişken; AKP’li Betül Sayan Kaya’nın sözlerine değinmeden geçmeyelim. Zira kendisi lafazanlık da haftanın liste başında.
Özel gereksinimli çocuklara sahip aileler çocuklarını yük görmezler sevgili Kaya... Yük nedir biliyor musunuz? Bu zihniyetle yapılan açıklamaları yapanlar ve düşünceleri yüktür.
Bir de şey var listede birinciliğine ortak Kaplan; “ Geri zekâlıya anlatır gibi anlattım” diyen hanım efendi.
Sevgili Hilal Kaplan; siyasi görüşle ilgisi olmadan söylüyorum:
“ Bu sözcüğü lügatinizden çıkarmanızı tavsiye ederim. Bir engel ya da zeka geriliğini hakaret olarak kullanmak aşağılık bir durumdur.” Hadsiz bir şekilde dilimize yerleşen bu kötü alışkanlıktan herkes kurtulmalı.
Ve İstanbul Sözleşmesi feshi....
Eeee var iki çift lafımız burada da... Sözleşmeden çıkıldı diye sevinen güruh var ve %99’unun Sözleşme’nin içeriği hakkında fikri çok bilgisi yok. LGBTİ ile alakalı bir söylemleri var o da ezber...
Adı İstanbul Sözleşmesi, ben İstanbul’da yaşamıyorum İstanbullular düşünsün ama feshedilmesi çok yerinde bir karar diyenleri gördük daha ne diyelim.
Uzaktan eğitim mevzumuz da var. Ah ah nereden başlamalı burayı yazmaya ki? Şu an yapılan eğitim değil bir öğretimdir. Uzaktan eğitim deyimi de yanlıştır. Hiçbir çocuğa uzaktan eğitim verilemez! Denediniz olmadı ve beceremediniz de kabul edin...
Öte yandan pandemi koşullarımız da bitmedi ama kongrelerimiz devam ediyor. Durmak yok devam... Kepenk indirmiş esnaf, evden çıkmayan yaş almış bireyler, okula gidemeyen çocuklar tümüyle zor güncel yeni normalin hiçbiri umurunuzda değil. Yazıklar olsun, varsa yoksa partiniz de partiniz. Kucak kucağa göbek atarak kongre yolculuğu videoları paylaşmaya da utanmıyorsunuz.
“ Kimse din, dil, ırk, cinsiyet ve cinsel yönelim gibi nedenlerden dolayı ayrımcılığa maruz kalamaz” diyen Sözleşme’nin feshine sevinenlerin zihniyetini görmüş oluyoruz. Görüyoruz da ne işe yarıyor derseniz, budalalık etmekten iyidir derim. Budala bir hakaret değildir bu arada.
Budala:
“1) Her şeyi bildiğini zannedenler
2) Her türlü fikri sorgusuz sualsiz kabul edenler”
Demektir.
Bilmem anlatabildim mi? Eğer bu iki tanımı uyguluyorsak o zaman yeterince düşünemeyen, aklını kullanamayan bir budala oluruz işte. Bunu tercih etmeyiz - etmemeliyiz bence, bu sebeple her şeyi bildiğimizi unutalım, her fikri sorgusuz sualsiz kabulden vazgeçelim.
Ne diyor Aristoteles hatırlayalım;
En büyük suçlar zaruri olanı değil de, fazla olanı elde etmek için işlenir.
Sevgiyle...