İnsanoğlu henüz konuşarak anlaşmayı geliştirmeden önce, anlaşma işini beden dilleriyle yapmışlardır. Yani insanların ilk anlaşma aracı ve ilk dili olmuştur, diyebiliriz. Beden dili yoluyla insanlar duygularını, düşüncelerini, dileklerini, gereksinimlerini ve psikolojik yeterliliklerini ( birikimlerini) başka insanlarla paylaşmışlardır.
Ana dilimiz olan bedenimizin dilini iyi öğrenmek için vakit ayırmak gerekir. Fakat günümüzde beden dilini önemseyip öğrenmeye zaman ayıran insan sayısı çok azdır. Hangimiz beden dili ifadelerinden kaçabiliriz? Evet, cevap tâbi ki hiçbirimiz. Bu sebepledir ki beden dili konusunda eğitim görmek çok yararlı olacaktır. Hislerimizi ya da düşüncelerimizi sözcüklere dökemediğimiz bazı anlar yaşarız. İşte tam da böyle anlarda bir jest, bir mimik, ya da onaylayan bir bakış sözcüklerden daha fazla anlam ifade eder. Aslında sözcükler esas duygu ve düşünceleri gizlemek için kullanılmaktadır.
Hayatı süresince insanoğlu genelde farkında olmadan yaşamın her anında beden dili ile ifade biçimi çok etkili bir şekilde kullanır. Kelimeleri kontrol ettiği gibi ne yazık ki bedenini kontrol edemez. Esas duygu ve düşüncelerimizi sözcüklerin arkasına saklamak mümkün olabilir, yalnız beden dili söz konusuysa gizlilik çoğu zaman mümkün değildir.
Bilerek ya da bilmeyerek insan yaptığı hareketlerde sadece bir kişiyi değil, çoğunlukları da etkiler. Topluluklar bunun farkında olmadan etkilenip, yönlendirilebilir. Nasıl mı? Bir grup arkadaşınızla aynı sözcüklerle - aynı konuyu konuşurken bazen daha dikkatli dinleyici bazen de tam tersi olumsuz dinleyici ile karşılaştığınız olmuştur dersem, sanırım bu konuda onaylı bir dönüş almış olacağım sizden. Peki bunun nedeni nedir? Bu değişikliğin tek sebebi beden dili ile ilgilidir. Bilimsel araştırmaların; "kelimeler %10, ses tonu % 30, beden dili % 60" etkisinden söz ettiğini hatırlarsak, kısacası beden dilinin topluluğa ciddi oranda etkisinden söz edebiliriz.
Beden dili ile gönderdiğimiz mesajlar insanlarla iletişimimizde en önemli araçtır. İster yakın çevremizde, ister farklı ülkelerde nerede olursak olalım beden dilini kullanırız. Ne hissettiklerini anlamaya çalışırız. Eşimize, dostumuza bir duruş ya da bir bakışla düşündüklerimizi hissettirmeye çalışırız. İletişim kurduğumuz kişilerle kurduğumuz ortak özellikler ne kadar fazlaysa birbirimizin beden diline hakimiyet o kadar fazla olacaktır. İnsan en önce beden dili ile anlaşılmayı bekler. Hangimiz yakın arkadaşlarımıza, sevgilimize, eşimiz ve çocuklarımıza; "Ne hissettiğimi anla, ne dediğimi anla" anlamına gelen jest ve mimiklerimizin etkisini yok saydık ki!
Beden dili ilişkilerimizde kültürel farklar çoğaldıkça, farklı bir ülkede çevremizdeki insanların duygu ve düşünce alış verişini değerlendirdirmekte bayağı zorlanırız. Farklı kültür gruplarının dillerini anlamak adına önemli ölçüde bilgilenmeye ihtiyaç vardır. Bunun için o grupların kültürlerini, iletişimlerini, ilişkilerini, hayata bakış açılarını öğrenmek gerekir. Kültür, tarih boyunca insanın doğayla ve insanla ortaya çıkmış problemlerinin ve zorlanmalarının çözüm biçimidir. Bu nedenledir ki kültür geçmişe bağlı olmakla birlikte, geleceğin sorunlarının çözümünde de önemli etkileyici role sahiptir.
Etkileşimin olduğu her yerde iletişim ve iletişimin olduğu her yerde de etkileşim söz konusudur. Bu ikiliyi birbirinden ayrı düşünmek olanaksızdır.
Beden diliyle ilgili araştırmalar sonucunda; beden dilinin evrensel bir sisteminin varlığından söz edilmiştir. Beden dilindeki benzer ifadeler iç dengeyi korumaya dönük temel psikolojik durumla ilgilidir. Korku, kızgınlık, hüzün , nefret, mutluluk, dikkat, ilgi, uyku, gerginlik, şiddet bu durumların en belirgin olanlarıdır. İletişim ve etkileşim içindeyken, olumlu davranış karşılıklı saygıyı arttırır. İnsanların birbirlerine duydukları sempati ve antipatiler, sebepsiz değildir. Diğer insanlarla kurduğumuz ilişkide, sizin seçeceğiniz davranış aranızdaki ilişkiyi belirleyecektir. Davranışınız neyse, siz o'sunuz. Bu sebeple alacağınız karşılık sizin dünyaya verdiğiniz tepkidir, unutmayınız.