Zanka

Beyaz Gölge


Beyaz Gölge

Ankaragücü yazılarına uzun süre ara verince soran çok oldu neden yazmıyorsun diye. Aslında yazılacak o kadar çok şey var ki ama mevcut ortamda inanın insanın yazası gelmiyor. Çünkü Ankaragücü’nü neresinden tutarsanız elinde kalıyor. Yönetim, teknik kadro, futbolcular, alınan kararlar ve sonuçlar hepsi üst üste hatalar zincirinin birer parçası.

Dün maçtan sonra bir yorum yazdım ‘’ Ankaragücü ne zaman siyasete kendini oyuncak etti o gün kaybetti.Yönetim ataması,Hoca ataması hatta transfer için menajer ataması bile siyasi bu kulüpte. Başarısızlık varsa Yönetimin tamamı başarısızdır.Parayı verdim Hoca benim dediğim olacak dersen kaybedersin böyle ‘’ ve bu yorum sadece Ankaragücü taraftarlarından değil birçok sporsever tarafından beğenildi. Özel mesajların tamamı beni destekler nitelikteydi.

Ankaragücü Kulübü herkesin dediği gibi Gökçek zamanında değil, Cemal Aydın zamanından gelerek siyasetle tanıştı. Cemal Aydın öncesi Başkanlarda da siyasetin elbette etkisi oldu ama Mesut Yılmaz’ın talimatıyla Gençlerbirliği Yöneticisi ve Fenerbahçe delegesi Cemal Aydın Ankaragücü Başkanı olarak görev aldı. Doğruya doğru Cemal Aydın zamanı siyaset sadece Başkan ataması ile sınırlı kaldı. Cemal Aydın zamanı ne hocayı siyasiler atadı ne menajerler. Kimine göre çok kötü yönetilen bir Ankaragücü kimine göre ne uzayan ne kısalan ama kendi halinde bir Ankaragücü vardı Cemal Aydın zamanı. Camianın geneli daha büyük başarılar isteyince zorda olsa Cemal Aydın ile yollar ayrıldı.

Arada birkaç isim oldu Başkan ama her şey Gökçek ailesinin Ankaragücü’nü eline alması ile şekil buldu. Şimdi bütün tribün gruplarının başlarını öne eğip evet biz yanlış yaptık demeleri Camiadan özür dilemeleri gerekir. O gün en büyüğünden en küçüğüne bütün gruplar Gökçek ailesinin yapmış olduğu toplantıya katıldı ve tam destek verdi. Sonrası malum zaten. Gökçek’e evet diyenlerin sonra neden hayır dediği, tribünler arası yaşananlar herkesin bildiği ama çokta konuşulmayan gerçekler. Gökçek ailesi ile siyaset dibine kadar işledi camianın. Gökçek siyasi bir figür olduğu için onu ölümüne destekleyenler, ya da ölümüne ret edenler yüzünden ne doğruya doğru, nede yanlışa yanlış diyebildi Camia. 19 Eylül 2011 tarihinde Melih Gökçek öyle bir twit attı ki herkes ne oluyor dedi. Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Ankara’nın belki de en büyük birkaç figüründen biri için ‘’ Ankaragücü yok olsun. Yazıklar olsun...’’ diyerek fitili iyice ateşledi. 2011-2012 sezonunun 28. haftasında Kardemir Karabükspor deplasmanın da aldığı 3-2'lik yenilginin ardından Spor Toto Süper Ligi'ne veda eden Ankaragücü için çöküş başlamış oldu.

Gökçek’in gücü yüzünden Ankaragücü’ne sahip çıkmaya çalışanlar kulüpten hep uzak tutuldu. Taraftarın yaptığı açlık grevleri, Aylin Nazlıaka’nın meclis konuşmaları derken biraz üst taraftan gelen baskı birazda Gökçek’in inadının mecburen kırılması sebebiyle Ankaragücü’n de Mehmet Yiğiner dönemi başlamış oldu. Ankaragücü taraftarının Yiğiner’e kızdığı ve haklı olduğu o kadar çok konu var ki ancak bu Camianın yeniden doğuşunda büyük pay sahibi olduğu gerçeğini değiştirmez. Özellikle 2. Ligde tamamen kendi imkânları ile bir savaş verdi Yiğiner Başkan. Ancak ondan sonra ki süreç tam bir kaos. Kulübe giren paraların nereye gittiği, siyasilerin isteği ile bazı menajerlerle zorunlu çalışma, Yiğiner’in iddiası ile Kulübü ele geçirmek isteyen İstanbul kanadı derken hepsi üst üste eklenerek Yiğiner döneminin sonunu getirdi.

O dönem ki yazılarımda defalarca dile getirdim. Son kongreden önce Mansur Yavaş ,Yiğiner’in görevi bırakacak olmasını değerlendirerek Ankaragücü Yönetimi oluşturmak üzere İyi Partili bir isme talimat verdi. Hatta Mehmet Yiğiner’in de,Mansur Başkanla görüşerek oluşacak yönetime birkaç isim vermek istediği de bilinen bir detaydı. Bu hareketlilik başta İktidar Partisi olmak üzere özellikle Milliyetçi Hareket Partisi üst düzeyini harekete geçirdi. Camiayı tanıyan, taraftarlar tarafından sevilen, aday olması durumunda büyük destek görecek ve daha önce kulüpte yöneticilik de yapmış Fatih Mert ismi ortaya çıkmış oldu. Fatih Mert’in iyi niyetine ,Ankaragüçlülüğüne kimse tek kelime laf edemez. Gerçekten önemli işlere imza attı. Ancak ne Fatih Mert’in maddi gücü ne yönetim kurulunun maddi gücü Süper Lig kulübünü ayakta tutmaya, borçları ödemeye yetecek güçte değildi. Faruk Koca ve Mücahit Arslan’ın öncülüğünde kulübe giren paralarla önce yasak kalktı arkasından da mevcut transferler yapıldı.

Öncelikle teknik direktör seçiminde Fuat Çapa tercihini doğru bulduğumu ama beklediğim gibi bir sonucun gerçekleşmediğini söylemek isterim. Ancak onun dışında yapılan transferlerden sadece Erdi ve Atakan tercihlerini doğru bulduğumu, diğer transferlerin sanki youtube üzerinden menajer pazarlaması ile yapıldığını düşündüğümü dile getirdim. Bugün sosyal medyada oyuncuları ve yönetimi eleştiren bazı isimler var ki Sosyal Medyada her gün gelen oyuncular için methiyeler düzerken şimdi bu oyuncular niye alındı deyince komik duruma düşüyorlar. Siz değil miydiniz arkadaş uçaklar uçuran, bilmem nereli yıldız geliyor, ilk kez bizde haberleri yapan. Sanki bunları başkaları yapmışta siz şimdi eleştiriyorsunuz gibi tavırlar içine girince güvenirliliğinizde dip yapıyor.

Ankaragücü maalesef siyasetin oyuncağı oldu. Başkan Fatih Mert, Fuat Çapa sonrası istediği Hoca ile bile anlaşamadı. Faruk Koca, ben bu ismi denemek istiyorum dedi ve o isim ile bu haftada kaybettik. Bu inat sürerse daha çok kaybedilecek puan var elbet. Tamer Açar ile yolar ayrıldı. Bu neyin habercisi ilk günden beri beraber hareket eden Fatih Mert’te gidici. Zaten Fatih Mert yapısı ve sevgisi nedeniyle Ankaragücü’ne daha çok zarar verecek bir işin içinde olmaz. Seçim ne zaman olursa Faruk Koca başkanlığında yeni bir Yönetim oluşturularak devre arası yeniden bir kadro denemesi içine girilecek. Son 2 senede kaç hoca kaç oyuncu başarısızlığı yaşandı artık sayısı bilinmiyor ama yapacak başka bir şey de yok. Başka bir ihtimal var mı? Evet var. Mehmet Yiğiner delege gücünü elinde bulundurmanın da vermiş olduğu rahatlıkla yeniden göreve gelmek için çalışmalarını sürdürüyor. Hatta siyasi olarak da destek bulma çabası var. Faruk Koca ismi oldukça Yiğiner’e izin verilir mi? Zor ama siyasi dengeler anlık değiştiği için kesin olarak olmazda denemiyor. Birde Abidin Doğan-Murat Ağcabağ kanadı var ki onlarda birçok yerden Yönetimi almak için çalışıyorlar.

Görüldüğü üzere kim Başkan olmak istese siyasilerin kapısını çalmak zorunda. Kim boştaysa Ankaragücü’ne Hoca olmak için siyasi referans peşinde. Kim elinde işe yaramaz futbolcu var, Ankaragücü’ne itelemek için siyasi yardım alıyor. Sonra Ankaragücü niye bu durumda. Futbol kulübünde her şeye siyasiler karar verince Ankaragücü çok bile iyi durumda. Çıkış ne derseniz inanın mevcut düzende bir çıkış yok. Ankaragücü’nü Ankaragüçlüler Yönetsin projesi de tutmadı. Çünkü kim Başkan olursa olsun kendi isteği ile bir şeyler yapması mümkün değil. Ben Fatih Başkanı çok seviyorum, iyi bir insan iyi bir Ankaragüçlü. O yüzden daha fazla zarar görmesini, yıpranmasını da istemiyorum. Umarım en kısa sürede kongre gerçekleşir ve yeni yönetim oluşur, Fatih Başkanda rahat bir nefes alır.

Geçen sene beğenmediğimiz takım bu sezon şu ana kadar en kötü 8-9 puanı bulmuştu. Neden çünkü beğenmediğimiz Faty bile en azıdan yürekten oynuyordu. Kadro dışı kalan ya da gönderilen oyuncuların Sadaev dışında hepsi bugün alınan oyunculardan daha yetenekliymiş görmüş olduk. Her sene aynı hikâye yaşanıyor bu camiada. Gelen her oyuncu sanki dünya yıldızı gibi düşünülüyor, beklenti yüksek tutuluyor sonuç ortada.

Ankaragücü’ne Başkan olacak ismin yapması gereken tek şey Alanyaspor Başkanı ve Yönetim Kurulundan yardım istemek. Kendileri için oluşturdukları ama almadıkları oyuncuların listesini versinler Ankaragücü bu isimleri alsın yeter. Her sene 5-6 oyuncu satıp, yerine daha iyilerini koyabildiklerine göre vardır elbet bir meziyetleri.15 oyuncu alıp bir tane doğru seçim yapamamak nasıl meziyetse, oyuncu bulmakta öyle meziyet çünkü.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver