Tüm Dünyayı etkileyen Corona virsünün etkilerini ülkemizde de yavaş yavaş görmeye başladık. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yaptığı açıklamadan öğrendik ki şu anda ülkemizde 1’i ölümle sonuçlanan 98 hasta var. Hastalıkla mücadele eden ülkeleri göz önüne alırsak istemesek te, Devlet olarak her türlü mücadeleyi en iyi şekilde sürdürmeye çalışsak da hasta ve ölüm oranlarının artacağını biliyoruz. Önemli olan bu hastalığı en az kayıpla kapatmak için Devletin aldığı kararları doğru bir şekilde uygulamak.
Zanka Medya kurulduğu ilk günden bugüne kadar her hafta Ankaragücü ile ilgili kalemim yettiğince düşüncelerimi, gelişmelerimi sizlerle paylaşmaya çalışıyorum. Ancak bugün hem de Ankaragücü’nün 3 puanla kapadığı Rizespor maçını değerlendirmeyeceğim. Çünkü şu anda futboldan daha önemli bir gündemimiz var. Maçla ilgili tek söyleyeceğim Kaptan Sedat’a çok geçmiş olsun dileklerimi iletmek olacağım.
Dün spor camiasının içinde yer alan herkes Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Nihat Özdemir’in ligleri tatil edeceğinden o kadar emindi ki, Nisan sonuna kadar seyircisiz oynanmaya devam kararı sonrası haklı olarak bizler gibi futbolcular da tepki gösterdi. Federasyon Başkanı bilerek ya da bilmeyerek büyük bir vebal altına aldı kendini. Maçlar oynanmaya devam ettikçe Süper Lig ve alt liglerle birlikte her hafta 100’e yakın takım 30-40 arası değişen sayılarla deplasman yapacak. Kimi uçakla, kimi otobüsle bir şehirden bir şehire kalabalık ortamda seyahat ederken Allah korusun herhangi birinde hastalık oluşması durumunda kaç kişiyi etkileyeceğini düşünmüştür illaki maçlar oynansın kararını alanlar.
Hala çok geç değil. Futbolcuların oynamak istemediklerini biliyoruz. Özellikle yabancı oyuncuların çok tedirgin olduğu ve sahaya çıkmak istemediklerini Yöneticilerine ilettiklerini biliyoruz. Hatta isim vermeyeyim ama iki önemli Kulüp Başkanının bizzat Nihat Özdemir’e bu durumu aktardıkları bilgisi mevcut. Bu ortamda hangi oyuncudan, maça konsantre olmasını bekleyebilirsiniz ki. Bazı yabancı oyuncuların aileleri yanında, bazı imkânı olanlar ailelerini yanlarına getirdi ama getiremeyen birçok futbolcu şu anda kafa olarak bizimle değiller. Avrupa salgınla mücadele ederken ailesi orada olan futbolcudan ne beklersen artık.
İşin tek boyutu futbolcu kısmı da değil elbet. Yayıncı Kuruluş çalışanları, maçları takip edecek basın mensupları, reklam şirketi çalışanları, sponsor firma adına görev alacaklar, sağlık personeli derken zincir uzayıp gidiyor. Şu anda Avrupa’da Ligini tatil etmeyen tek ülkeyiz. Bütün dünya böyle bir karar alırken biz neden farklı bir kararda inat ediyoruz.
Bununla ilgili çok farklı sebepler söyleniyor. Ben bize gelen ve akla en yatan daha doğrusu, güvendiğim olanı yazayım. Yayıncı Kuruluş Digiturk ligler tatil edilirse, tatil olan dönemin parasını maçların oynandığı ayda ödemek, eğer bu kabul edilmezse de indirim ya da yayın anlaşmasının uzatılması gibi farklı ayrıcalıklar istiyor. Birçok futbol kulübü ise yayıncı kuruluştan gelecek para ile borçlarını ödemek için bekliyor. Bu paranın ödenmemesi birçok futbol kulübünün borçlanması demek. Federasyon bu sebeple Kulüplerden gelen baskı sebebiyle maçları ertelemiyor. Amaçları bu hafta oynatıp gelecek haftadan sonra başlayacak 15 günlük milli maç arası sonuna kadar ne olup, olmadığını görmek. Umarım o 15 günlük süreyi beklerken istemediğimiz haberlerle karşılaşmayız. Yoksa bunun vebalini kimse ödeyemez.
Artık herkesin gözü Cumhurbaşkanı’nın bugün yapacağı açıklamaya çevrildi. Alınan tedbirlerden birinin sporcu ve ailelerinin sağlığı direk etkileyen maçların bir süre tatil edilmesi olması bekleniyor. İnşallah Federasyonun veremediği karar, Cumhurbaşkanı tarafından alınır ve birçok kişi rahat bir nefes alır.
Herkesin endişeli olduğu bir dönemde daha uzun yazıp zamanınızı çalmak istemiyorum. Lütfen Devlet tarafından alınan kararlara uyalım. Mümkün oldukça evimizde duralım. Bizler için canını ortaya koyan sağlık personelinin işlerini daha da zorlaştırmayalım. Virüsten korkmayalım ama ciddiye alalım. Avrupa’da özellikle İtalya’da gelinen noktanın en büyük sebebinin ciddiye almamak olduğunu unutmayalım.
