Adem nesli olarak ilk yaratılan toplumların Dünya Öğrencisi olan Ruh’ları ile Dünya’ya gönderilip İnsan denilen Okul üniforması giydirilmeden önce 3 tekler dediğimiz tek Allah, tek insan nesli ve Allah’ın tek dini olarak İslâm dini inancına sadakat anlaşması yapılıyor.
Ayrıca Evren’i araştıracaklarına, en son vahiy kitabı olan Kur’an’da bulunan ve din denilen ve bilinçaltı hafızalarında olan muhkem /değişmez ana kurallara göre yaşayacaklarına, şeytan’ı düşman göreceklerine ve Nefs derslerinden başarılı olacaklarına, yani toplam 7 olan söz verdikleri konulara sadakatle yaşıyorlardı. Zamanla sadakatlerinden ayrıldılar ve farklı gelenekleri de ekleyip bunları da dinselleştirerek dinin ana kurallarını dejenere etmeğe başladılar.
Yunus-19. Şunu iyice bilin ki, insanlar ilk yaratıldıkları zaman, tek bir ümmet idiler ve hepsi de öncelikle bu konularda tek bir dine bağlıydı ve tek bir Allah'a ibad ediyorlardı. Sonradan anlaşmazlığa düştüler, inanan ve inkâr edenler olarak ayrıldılar.
İnsanlar ne yaptılar ki bilinçaltlarında olup uydukları din denilen muhkem /değişmez ana kuralları dejenere ettiler ve uymamaya başladırlar? Kuralların anlamlarında kaydırmalar yaptılar ve işlerine geldiği gibi yorumlamaya başladılar, bazı kuralları yok saydılar ve din adamları bazı kuralları toplumdan sakladılar, din kuralı diye ek kurallar koydular, geleneksel uygulamaları dinselleştirdiler, din ve Allah ile aldatmaya başladılar, din diye şekilsel uygulamalar uydurdular vs
Aşırılaşan her dejenerasyonda, önceki muhkem /değişmez ana kuralları doğrulayan ve bozulanları düzeltici ve söz verilen diğer konuları da hatırlatıcı olarak peygamber denilen görevli insanlar gönderilmeğe başlandı. Her bir peygamber, din denilen muhkem /değişmez ana kuralları en iyi ve canlı uygulayan olarak, dolayısıyla en iyi öğreten olması ile de bir Başöğretmendi.
Başöğretmen demek, bir konuyu en geniş kapsamla bilen, konunun ayrıntılarına vakıf olan ve bu bilgilerini en iyi şekilde öğreten, başkalarına ve topluma katarak demektir.
Toplumdaki insan sayısı ve bilinç düzeyleri az olduğu için din denilen muhkem /ana kurallar ve o zamanın toplumuna uygun müteşabih /değişken kurallar, önceleri sahifeler halinde indirildi. Daha sonraları ise din denilen muhkem /değişmez ana kuralların fazlalığından dolayı vahiy kitapları gönderildi. Zaten Dünya Eğitimi sırasında uyulacağına söz verilen 7 konunun biri, din denilen yaşam kuralları bütününü içeren bu vahiy kitapları olmaktadır. Dolayısıyla da her peygamber, zamanının bir devrimcisi, tebliğ ettiği yeni din kuralları da birer devrim oluşturmuşlardır. Çünkü yeni gelen peygamber, hem din kuralı diye eklenmiş ve din kurallarına uymayan geleneksel uygulamaları iptal etmiş, hem de önceki peygamber tarafından gönderilen ve zaman ve zemine göre artık geçerliliğini yitirmiş kurallar varsa, onları iptal etmiş, yani nesh etmiştir. Böylece her yeni peygamber muhafazakâr değil, yenilikçi, doğrulayıcı ve düzeltici, yani devrimci olmuştur. Son peygamber olmasıyla da Hz. Muhammed din temelli son devrimcidir /hatırlatıcı, doğrulayıcı ve düzelticidir.
Hz. Muhammed, Kur’an şeklinde toplanan ve Din denilen muhkem /değişmez ana kurallar bütünü temelinde ve canlı örnek, yani bir BAŞÖĞRETMEN konumunda, iki başlık halinde başlıca şu devrimsel değişiklikleri, düzeltmeleri gerçekleştirdi:
GENEL DÜZELTMELER VE HATIRLATMALAR OLARAK
- “Rab” tanımının Allah’a ait olduğu vurgulandı
- Okunacak ilk kitabın ilim kitabı olan Evren olduğu ve ilim yapmanın önemi açıklandı
- Kur’an’ın ise 2 nci kitap olduğu ve meslek kitabı olmadığı belirtildi (‘Alak-1-3)
- Üst kimlik her iki cins için “insan” olarak kullanılmaya başlandı (Nisa-1, Hac-1)
- Kur’an’da bildirilen ve DİN denilen Muhkem /değişmez ana kurallar anlaşılsın, üzerinde düşünülsün ve benimsenip onlara göre yaşansın diye, o zamanki ilk toplumun bütün bireylerine ana dil ile tebliğ edildi (Meryem-97, Taha-113)
- Cinsiyet belirtmeksizin bütün Ruh’larla 7 konuda anlaşma yapıldığı açıklandı ((A’raf-172)
- Kur’an’daki muhkem /değişmez ana kuralların Bütün Öğrenci Ruh’ların hafızasına kaydedildiği belirtildi (Rahman-1-3)
- Kula veya herhangi bir yaratılmış olana kul olmanın yanlışlığını ve kulluğun sadece Allah’a yapılması gerektiğini bildirdi (Fatiha-5, Hud-26, Zumer-2)
- Kendisi dahil, idarecilerin seçimle işbaşına getirilmelerini (Cumhuriyet) ve tek kişi değil şura /meclis idaresini getirdi. Kadın ve erkeklerin, idareci olmasını tercih ettikleri aday ile el sıkışarak, yani biat ederek seçmeleri, yani oy verilerek, halkın seçim yapması sistemine başlandı (Şura-38, Fetih-10, Al-i İmran-159)
- Halkın, kendi oyları ile seçtikleri idarecinin önemli konularda kendilerine de danışması gerektiğini, diğer bir ifade ile düşünce özgürlüğünü de başlattı (Bakara-104, Ahzab-72)
- Adaletin, yani o zamana uygun Kur’an’daki hukuk kurallarının hak edene göre adilce uygulanmasına başlandı (Demokrasi) (Sad-26)
- Kendisine teklif edilen her imkânı kesinlikle red etti ve sadece Allah’ın rızasını öncelediğini belirtti (Leyl-18-21)
- Bütün beşerlerin, Allah'ın tek dini olan İslâm fıtratında yaratılmış olduklarını belirtti (Rum-30).
- Kur’an’ın herkes tarafından anlayarak okunması şartını açıkladı (Müddessir-6, 49-50, Furkan-30, Cumu’a-5)
- Kadın ve erkeklerin farklı ortamlarda oturma uygulaması olan haremlik-selamlığa son verildi (Nur-61)
- İnsanın Özgür irade ve eleştirel akıl ile karar verme ve seçim yapma özelliğinde olduğu vurgulandı. Hatta Allah’a inanma, tövbe etme veya etmeme hakları ve mümin olmaları bakımından insana karar verme özgürlüğü verildi (Kehf-2)
- İbad etmek /sadece Allah’a kulluk etmek ve salih amellerde /faydalı işlerde bulunmak, dolayısıyla çalışmak, insandan istendi (Nahl-97, Fetih-5-6)
- Cinsiyet ayırımı olmaksızın mümin aşamasına ulaşmış olanlar kardeş sayıldı (Hucurat-10)
- Allah’ın ipi olan Kur’an ve İslam’a sarılma hakları bakımından insana hitap edildi (Al-i İmran-103) ve Kur'an dışında din kuralı olarak muhkem /değişmez kural koyan başka bir kitap yasaklandı (İsra-73)
- Kur'an, kadın ve erkek ifadelerini aynı ayette kullanarak kadın ve erkeği eşitledi, yani insana hitap etti (Nahl-97, Nisa-124, Hadid-18)
- Kadının erkeğin üzerinde hakları gibi, erkeğin de hakları ve birbirlerinin destekleyicileri olduğu ve bu hakların da eşit olduğu vurgulandı (Bakara-228, Tövbe-71)
- Birbirlerini sevenlerin evlenmeleri istendi ve kadına söz hakkı verilmemesi geleneği kaldırıldı (Ahzab-37)
- Namusu koruma ikazı Nur-30. ayet ile önce erkeğe yapıldı. Nur-31. ayet ile de kadın ikaz edildi. Böylece namus konusunda erkek sorumlu tutulmaya başlandı (Nur-30)
- Allah ile insan arasında olan iman edip etmeme ve ibad etme /Allah’a kulluk etme yöntemleri konusuna karışılmaması ve bu hesabın sadece Allah tarafından yapılacağı vurgulandı. Böylece hiç kimsenin başkasının iman ve dinî görüşünün sorgulanmaması ve yargılanmaması, yani laiklik prensibine uyulması istendi (Zumer-46, Hac-67).
Kaldı ki, böylesi bir iman değerlendirme yeteneği Hz. Muhammed’e bile verilmemiştir (Muhammed-30).
- Din temelli farklı düşman gruplar oluşturma yasaklandı (Sad-13, En’am-159)
- İlahi bir yardım için yapılacak duanın, ölü veya diri Allah’tan başkasından istenmemesi vurgulandı (Fatiha-5)
- İşlenen haram veya günahların af edilmesinin /şefaat yetkisinin sadece Allah'a ait olduğu belirtildi ve kişilerin şefaatçiliği girişimine son verildi (Nisa-49)
- Evlenilecek ve evlenilmeyecek kişilere yönelik prensip belirlendi (Nisa-23)
- Doğal afetlerin ve karşılaşılan bir olayın nedenini sadece Allah'ın bileceği açıklandı ve yorum yapılmasının şirk olacağı belirtildi (Bakara-216)
- Bütün peygamberlerin tebliğ ettiği dinin Allah'ın tek dini olarak İslâm olduğuna ve düşmanlaşmanın yanlışlığına değinildi (Bakara-136, Al-i İmran-19)
- Kan davası kaldırıldı ve fidye veya devletin yargı sisteminin ceza vermesi benimsendi (İsra-33)
- Adalet ve yasalarda her iki cinse eşit davranılması ve hak yenmemesi, yani Demokrasi prensibinin uygulanması istendi (Nisa-127)
- Dinî kural diye her ne söylenirse, mutlaka Kur'an filtresinden geçirilmesi vurgulandı (Casiye-6-7)
- Geleneklerin dinselleştirilmemesi gerektiği belirtildi (En’am-139)
- Dine inanma veya inanmamanın bir şekle, hevese veya eşyaya indirgenmemesi ikazı yapıldı (Casiye-23)
- Topluma fayda sağlayacak olan zekât ile bireysel ihtiyaç giderme olan infakın uygulanması istendi (Tövbe-60)
- Salâtın /sosyal yardımlaşma ve dayanışma faaliyetinin uygulanması ve bunun kurumsallaştırılmış şekilde (Vakıf, dernek vs) devam ettirilmesi farz bir din buyruğu olarak istendi (Beyyine-5)
- İdarecilerin halk tarafından seçilmesi ve şura /halk meclisi /Cumhuriyet prensibi getirildi, tek kişi idaresi kaldırıldı (Kasas-88, Bakara-104, Şura-38)
Buna göre tek güç olarak sadece Allah’ın hükmetmesi olduğu, insanlar için ise böylesi bir tek kişi idaresi değil, halkın seçtiği bir meclisin idaresi istenmiştir.
- Peygamberi veya bir kişiyi ilahlaştırmaya son verildi (Hucurat-1)
- Allah’ın dışında başkasının adı söylenerek kesilen hayvan haram kılındı (Bakara-173)
Böylece Allah dışında canlı veya cansız bir başkasının rızasının hedeflenmesi, şirk koşma olacağı için haram kılındı ve yasaklandı.
- Haksız ve meşru kazanç olmayan Riba /tefecilik yasaklandı, helal, haklı kazanç olarak faiz kazancı önerildi (Al-i İmran-130, Müminun-111, Haşr-20)
- Önceki vahiy kitapları tamamen red edilmedi ve isteyenin onlara inanabileceği belirtildi (Maide-48)
- Alkolizm ve sarhoşluk haram kılındı, aza ise müsaade edildi (Bakara-219)
- Din kurallarını uygulamada cinsiyet ayırımı yapılmaması istendi (Tur-21)
- Sadece Allah'a tevekkül edilmesi ve araya hiç kimsenin konulmaması önerildi (Şura-37)
- Gök ve yeryüzünün araştırılıp imana ulaşılması veya olan imanın böylece daha da kuvvetlendirilmesi istendi (Fussilet-53)
- Herhangi bir vahiy kitabı veya Kur'an'ı meslek kitabı edinmek ve tebliğinden ücret almak engellendi (Kalem-46)
- Önceki vahiy kitapları gibi Kur'an'ın da ana dilde ve anlayarak okunması şart koşuldu (En’am-127)
- Oruç, Namaz (Tadarrulu - vücudu gittikçe öne eğerek, rüku ve secde ederek dua etmek) ve Hac uygulamaları (Nüsuklar) diğer 337 muhkem kural gibi farz kılındı (A’raf-55, Bakara-185, Hac-27)
- Ataların görüşlerini akıl süzgecinden geçirmek ve taklit etmemek istendi (Bakara-171)
- Velinin /gerçek güvenilir dostun öncelikle Allah olduğu vurgulandı. İnsan velinin /dostun ise ancak Kur’an’a uygun sözlerine uyulması istendi (Şura-9, A’raf-3)
Konuya inşallah sonraki yazımda devam edeceğim.
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: "DİN VE BEYİN", "SON DAVET KUR'AN Tercümesi", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "OKU! Konularına göre Kur'an ayetleri", "KUR'AN'IN KULU KÖLESİ MEVLANA", “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”