Zanka

Prof. Dr. Gazi Özdemir


Prof. Dr. Gazi Özdemir

BEYİN, Vücudun içinden ve dışından Uyarı alan, Bilinç fonksiyonu ile aldığı uyarıları değerlendiren, Uyanıklık ve farkındalığı (beden, çevre, zaman) sağlayan, önemli girdileri kısa veya uzun hafızasında Holografik kayıtlama ile saklayan, özgür iradesi, sorgulayıcı ve eleştirel aklı ile karar verip cevaplamak üzere düşünce oluşturan ve düşünce enerjisi şeklinde uyarı gönderen bir organdır.

Beynin Organik kuantum bir bilgisayar olup olmadığı tartışılmağa devam edilmektedir. Bu yönde şu görüşler gündemdedir:

  • Beyin kabuğundaki 10 milyar nöronda atom altı parçacıklar dolanıklığa giriyor ve böylece beyin düzeyinde tek bir kuantum bilinç ortaya çıkıyor
  • Fizikçi Roger Penrose ve anestezi profesörü Stuart Hameroff , kuantum bilincinin oluşmasında, nöronlar arası bir işlemenin değil, nöron içi mikrotübül adı verilen protein dizileri olabileceğini iddia etmişlerdir. bazı olayların bir sonucunun olduğunu söylemektedir.
  • Buna göre Nöronların içindeki mikrotübül yapıların içinde kuantum etkileşimleri oluyor, Böylece kuantum bilinç ortaya çıkıyor. Sonuçta kuantum mekaniği bilinçte bir rol oynuyor.
  • Beyin, tartışmasız “somut” yani fiziksel bir organdır. Hiç şüphesiz makro boyutlarda nöronlardan ve mikro boyutlarda da atom, atom altı parçacıklar ve moleküllerden meydana gelmiştir. Beynimizde nöronlar arası iletişimin temelinde, “atom ve atom altı” dünyada meydana gelen bir takım olaylar var olmalıdır. Bu boyutlarda meydana gelen olaylar doğrudan “kuantum mekaniği’nin kapsama alanına girmektedir. Bu nedenle beynimizin maddi bir varlık olarak çözümlenmesinde kuantum fiziği yasaları’nın belirleyici olduğunu düşünmek gerekiyor.
  • Kuantum mekaniği; madde ve ışığın, atom ve atomaltı seviyelerdeki davranışlarını inceleyen bir bilim dalıdır. Yine moleküllerin, atomların ve bunları meydana getiren elektron, proton, nötron, kuark, gluon gibi atom altı parçacıkların olasılık özelliklerini açıklamaya çalışır.
  • Bilinci veyahut açıklayamadığımız diğer bir takım fenomenleri açıklamakta kuantum teorisi henüz yetersiz olabilir. Ancak bu durum, beyindeki olayların üzerinde kuantum teorisinin etkisinin olmadığını göstermeyecektir.
    •  
  • Fiziksel Bilinç-Dünyasal bilinç
  • Ruhsal Bilinç – Kozmik Bilinç – BİLİNÇALTI olmak üzere ikiye ayrılır.

FİZİKSEL BİLİNÇ

Fiziksel bilinç, vücudumuzdan sinir ağları vasıtasıyla ve dış dünyadan duyu organlarımız vasıtasıyla gelen her türden “bilgi /sinyal”in bir bütün olarak değerlendirmesini, yorumlanmasını, karar alınmasını ve tepki verilmesini sağlayan bütüncül bir kavramdır…

Bilinç, eşzamanlı olarak düşüncelerimizi, duygularımızı, inançlarımızı ve bir bütün olarak kişiliğimizi veya kişisel psikolojimizi oluşturur.

Sorgulayan, şüphelenen, eleştiren, kritiğe tabi tutan, yani yaşamımızdaki kararlarda bizi yönlendiren zihinsel bölümdür

Farkındalık (beden, çevre, zaman) irade, muhakeme, akıl, hafıza (kısa) temelinde karar vermeyi sağlar.

Bilinç, beynin ve sinir hücrelerinin henüz açıklama getiremediğimiz, karmaşık bir takım hesaplamalarının sonucu olarak ortaya çıkmaktadır.

Bilincin ortaya çıkması, beynin bütününde, eş zamanlı bir işlem gerektirmektedir.

Bilgi akışının olduğu her yerde, öyle ya da böyle bir bilinçten söz edilebilir.

Bilinçaltının ve bilincin kaynağı Ruh’tur. Bilinç, enerji olan Ruh’un fiziksele dönüşmüş kısmıdır.

Bilinç ve bilinçaltındaki bilgiler atom altı seviyede enerji halinde Ruh ile devam ediyorlar.

RUHSAL BİLİNÇ = BİLİNÇALTI (KOZMİK BİLİNÇ)

Bilinçaltı, düz kaslar, Solunum, Kalp, hormonlar, iç organlar gibi istemdışı ve farkında olmadığımız vücut aktivitelerini, beynimizin Piramidal dışı korteks’inde bazı kısımları, Ekstrapiramidal sistemi, Serebellar yapıları Limbik Lobu, Beyin sapı Retiküler Formasyınu (RF) ve otonom merkezlerini kullanarak yerine getirir.

Ruhun önceki ve şimdiki tüm yaşam bilgileri, Özellikle ilk 0-6 yaşlarında travmatik duygusal olaylar, açığa vurulmayan, bastırılmış olumlu veya olumsuz duygu ve düşünceler, sözler,  içgüdüler, kişilik özellikleri, Genetik yapı şifreleri (yaratılıştan ve ebeveynlerden), bu yaşamda Dünya okulu için sorumlu olunacak nefs derslerinin kayıtları, uzun hafıza (Frontal lobda) kayıtları, Ruh’un Allah ile 7 konuda anlaşma bilgisi, dolayısıyla Kur’an’daki din denilen kesin /farz /muhkem ana kurallar buradadır. Bilinçli-bilinçsiz, dikkatli ve dikkatsiz her uyarı, bilgi ve düşüncenin sorgulamaksızın kayıt yeridir. Anne karnından başlamak üzere, içinde bulunduğumuz ana dek görme-işitme ve dokunma ile algıladığımız ve düşünce şeklindeki tüm duyumların ve alışkanlıkların depolandığı ana kütüphane bölümüdür. Alışanlıkların otomatik pilotudur.

Ruh, bilinçaltı olarak vücudun içinde Beyin’de ve dışında Astral Beden olarak-Arada bağlantı kordonu olarak yer alır.

Gerek bilince ve gerekse bilinçaltına baktığımızda, diyebiliriz ki bilinç, bir aysbergin görünen kısmı, bilinçaltı ise çok daha büyük olan görünmeyen kısmıdır.

Her iki bilinç de Evren’in Kozmik bilincinin ağına bağlıdır ve bir bireyidirler.

Bilinçaltı, Sn. de 2-3 Milyon veri alır ve aynı anda birden fazla iş yapar. Söylenen her şeye sorgulamaksızın inanır, düz mantıkla olaylara yaklaşır ve aldığı bilgilere dayanarak kişinin gönderdiği uyarılar ışığında bir davranış oluşturur ve bilinci yönlendirmeye çalışır.

Bilinç, Geçmiş ve gelecek arasındaki anı belirler. Bilinçaltı ise geçmişle ilgilidir. Geçmiş başarısızlıklar ve kalp kırıklıkları birer engeldir ve bunları bırakmadan hayatta ileri gidemeyiz.

0-6 yaş arasında, anne ve babanın, başkalarının olaylarını kaydeder. İleriki yaşamımızda, ilişkilerimizde yaşadıklarımız, bu kayıtlar referans alınarak oluşur. Örneğin 0-6 yaş arasında “Sen küçüksün, yapamazsın.” denen bir çocuk, bunu “Ben  yapmasam da olur. Benim adıma başkası yapar.” komutu olarak kaydeder. Kendi yemeğini yemek isteyen çocuğa ‘’dur dökersin, beceremezsin! ’’ ,’’ Dokunma kırarsın ’’ … gibi cümleler, gençlik ve yetişkinlik dönemlerinde becerememe, cesaret edememe, özgüvenini kaybetme gibi davranışlarımızın temelini oluştururlar. Yine çocukluğundan itibaren zengin olmanın kötü bir şey olduğu, zenginlerin sadece haksız para kazanarak zengin oldukları gibi yanlış bir inanca sahip birisi, zengin olmak istese bile hedeflerine ulaşamaz. Çünkü bilinçaltı programına yerleşmiş bu yanlış inanç virüsü, bilinçaltı bilgisayarı tarafından kabul edilmiş ve zengin olmaya yönelik fırsatlar bilinçaltı tarafından görülmez kılınmıştır.

Buna göre de diyebiliriz ki, sorunlu bir bebeklik, her zaman sorunlu bir gençlik ve erişkinliğe neden olur.

6-12 yaş arasında çocuk, her yaşadığı duygu ve  deneyimi, 0-6 yaş arasında oluşan çekirdek inançları ile karşılaştırır ve birleştirir. Aynı şekilde bir deneyim yaşarsa, bilinçaltı düzeyde artık kesin kararını verir. Yani; kendisinin hayatta kalması için  çekirdek inançlarının doğruluğunu onaylar.

12 yaş sonrasında, duygu ya da deneyimle karşılaştığında hiç düşünmeden genelleme yapar. Doğruluğunu tartışmadan, 12 yaş öncesi bilinçaltının aldığı kararlara göre  davranır. Kendisinin sorumluluk alması gereken durumlarda 0-6 yaştaki komut hala yürürlükte olduğu için örneğin hastalanacaktır. Ve “Hasta olduğum için yapamıyorum. Nasılsa başkası benim adıma yapar.” diyecektir.

Bilinçaltı bize Rüyalar, dil sürçmeleri, içe doğmalar ve göz dalması aracılığıyla uyarı yapar. Bu ipuçları, “Daha önce bastırıp bilinçaltına göndermiş olduğun duygularını Yaşaman için bunları çöz” uyarısıdırlar. Bu yolla bilinçaltı kısa kısa bizi uyarır, ısrar etmez  gider, gelir, gider, gelir. Ta ki; biz, o sorunu bilinç düzeyine çıkarıncaya kadar Kaydolunanlar böylece yeri gelince de kullanılmış olur.

Açıkça Bilince değil de bilinçaltına hitap eden bütün propaganda ve veriler, bizim davranışlarımıza yön veren güdüler olarak karşımıza çıkarlar.

Bilinçli olarak düşünülen her düşünce, bilinçaltını etkiler ve bu etki, düşüncedeki güç ve arzunun derecesi ile bastırılma durumuna bağlı olarak eyleme dönüşür veya bekler 

Yine bilinçaltı Korku, endişe, kaygı, öfke gibi negatif enerjileri, Sevgi, mutluluk, güven gibi pozitif enerjilerle düzenler ve olumsuz olabilecek etkilerini dengeler. Müzik-güzel sanatlar, eşleşmeli evlilik ve arkadaşlıklar vs

Hepimiz tek bir sonsuz güçle, Tek bir yasayla çalışıyoruz ve aynı şekilde yol alıyoruz. Çekim yasası.

Başınıza gelen herşeyi tıpkı bir mıknatıs gibi biz hayatımıza çekiyoruz. Bilincimizde düşündüğümüz ve geçmişte bilinçaltımızda tuttuklarımıza uygun durumları kendimize çekiyoruz. En çok neyi düşünürsek onu kendimize çekeriz ve o hale geliriz. O halde yaşamımızı belirleyen kısmen düşüncelerimizdir. Neye inanırsak onunla karşılaşırız.

Bilinçaltı 24 saat faaliyettedir, uyumaz, gece bilinç uykudayken de çalışmaya devam eder.

Bilinçaltına yerleşen bilgiler tüm yaşamı etkileyen davranışlarımıza yön veren temel esasları oluştururlar.

Bilinçaltı, acaba içe doğuranlardan, önsezi oluşturanlardan, iç sıkıntısı verenlerden, ilham verenlerden biri midir?

Bilinç ve bilinçaltımızda olan Virüs ve trojanlar, doğduğumuz andan itibaren bilincimizden bilinçaltımıza itilen ve yerleşen önyargılara, kötü düşüncelere, yanlış inanışlara veya fobilere benzetilebilir. Bu nedenle çocuğun yaşamının ilk yılları çok çok önemlidir. Çünkü Bilinçaltı, bilincin her dediğini kaydeder ve çocuk gibi bilincin iyi-kötü her söylediğine inanır. Telkin yoluyla iknâ olunmaya uygundur.

Her olumlu veya olumsuz korku, düşünce ve inanış, bilinçaltına gönderilen birer BUMERANG’dır. Çünkü Gerçekleştirsin diye bilinçaltı, bunları bilince geri gönderme çabasına girer.

Bilinç neye inanırsa bilinçaltı ona odaklanır. Çünkü bilinçaltımız mesajı alır ve akıl yürütmeden emri uygular. Sonuçta Yasalarımızı kısmen kendimiz yaparız: Örneğin “cereyanda kaldım, öyleyse hasta olacağım” dediğimizde, bilinçaltı bu kararı kaydeder ve bunu diyen hasta olur. Hastalığın sebebi cereyanda kalmak değil, cereyanda kalınca hasta olacağına inanmaktır. Birçok insan böylece kendi kendisini hipnotize eder.

Gereksiz sınırlamalar yaparak kendimizi hipnotize ederiz. Kuralları kendimiz koyar, bilinçaltımız da uygular. Böylece Geleceğimizi kısmen de kendimiz programlayabiliyoruz.

Bu nedenle Düşünce ve dualarımız daima olumlu kelimelerle olsun. Çünkü ne düşünürsek onu çeker ve karşılaşırız.

Olumlu veya olumsuz reddettiklerimiz bir taraftan bilinçaltında birer engel olarak, diğer taraftan da bilince çıkıp uygulanmak üzere beklerler

Bilinçaltındaki Öfke, kıskançlık, kızmak, intikam hissi, hakkını arama, suçluluk, korku, karşılık vermek, ağlamak, gülmek, sevinmek isteği vs çok uzun süre, bilinçaltından silinip, bilince çıkamazlarsa kendilerini hastalıklar şeklinde yansıtırlar

Özetlersek bilinçaltı; Daima uygun olan seçeneği tercih eder, İhtiyaçları karşılamaya çalışır, Sorun yaşanabilecek durumlardan bizi uzak tutmaya çabalar, Önerileni sorgulamadan kabul eder, Tekrarları olumlama olarak kabul eder ve pekiştirir, Geçmişi referans alır, saniyenin onda biri kadar kısa bir süre içinde hafızayı tarayarak ilgili deneyimlere ulaşır, Vücudu korumak ve fayda sağlamak ilkesiyle çalışır (Bilinç dışı refleks davranışlarımız gibi), Acıdan uzak kalmaya çalışır, Acelecidir, beklemeyi sevmez ve Problemleri çözmeye çalışır ve bilince bilgi gönderir ve tekrarlar.

Bilinçaltına yerleşen bilgiler tüm yaşamı etkileyen davranışlarımıza yön veren temel esasları oluşturduğuna göre, İnsanlar kısmen özgürdürler diyebiliriz.

Bilinçaltının ses, resim ve ışıkla yönlendirilmesi, geleceğin teknolojisidir. Buradaki ana yöntem “görünmesi için saklamaktır”. Teknik, ilk anda gözünüzün görmemesi, ama bilinçaltınızın fark etmesi üzerine kuruludur.

Bilinçaltı telkinlerinde bilinci aşmak üzere 4 teknik kullanılmaktadır.

  1. Teknikte, Telkinler arka planda çalınan bir sesin üstüne kaydedilir. Bilinç, arka plan sesini duyabilir ama telkinlerin sesini duyamaz. Arka plan sesi binoral bir sestir. Benzer frekanslarda 2 ahenkli sesin beyinde oluşturduğu 3. bir ses binoral sestir. Mesela sağ kulağa 400 Hz lik bir ses, sol kulağa 408 Hz lik bir ses dinletirsek 3. bir ses olan 8 Hzlik bir ses elde etmiş oluruz. İşte bu ses, telkin mesajlıdır.

2. Teknikte, telkinler tersten okunur. Bilinçaltı Tersten okunan kelimeleri anında anlar ama bilinç bunu anlayamaz

3. Teknikte, aynı anda farklı telkinler farklı kulaklara gönderilir. Böylece bilinç ne söylendiğini anlayamaz. Buna karıştırma tekniği denir

4. Teknikte ise telkinler hızlandırılmıştır. Normal konuşma hızından çok hızlı bir şekilde kaydedilen telkinler bilinç tarafından yine anlaşılamaz ve bilinçaltına ulaşır.

Bilinçaltı telkinleriyle olumlu yönde, Yeteneklerimizi geliştirebiliriz, Uykusuzluk problemini yenebiliriz, Korkularımızı yok edebiliriz, Hafızamızı güçlendirebiliriz, Öğrenme yeteneğimizi süper öğrenme seviyesine taşıyabiliriz.


Okuma hızımızı artırabilir fotografik okuma seviyesine ulaşabiliriz, İçimizdeki dahiyi uyandırabiliriz, İş hayatında başarımızı artırabiliriz, Sınavlara daha iyi hazırlanabiliriz, Özgüvenimizi artırabiliriz, Kilo sorunlarımız için kullanabiliriz, Üretkenliğimizi ve mucitliğimizi geliştirebiliriz, Sigara gibi kötü alışkanlıklardan kurtulabiliriz, Erken kalkmak gibi güzel alışkanlıklar edinebiliriz.

Bilinçaltını etkileme teknikleri, Pazarlamalarda, Reklamlarda, Propagandalarda ve Psikolojik harp yöntemlerinde kullanılmaktadırlar. Dikkat edilirse bu yöntemler yolu ile Özgürlüğümüze müdahale edilmekte ve zedelenmektedir.

Yaşa dilimlerine göre bilinç ve bilinçaltı değişim gösterirler. Örneğin Çocukluk dönemi: Telkinlerde ilk hedeflenen dönemdir. Çünkü Bilinçaltının etkisi fazla, Fiziksel bilinç (irade, muhakeme, akıl yürütme) zayıftır.

Ergenlik dönemi: Kararsızlık dönemidir ve Bilinçaltı ile Fiziksel bilinç dengelilik mücadelesindedirler.

Kırklı yaşlar ise Mantık ve kararlılık dönemi olup Dinsel yönden de olgunluk dönemidir ve Fiziksel bilinç artık ön plandadır ve bilinçaltına hâkimiyet başlamıştır.

NOT: NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: "DİN VE BEYİN", "SON DAVET KUR'AN Tercümesi", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "OKU! Konularına göre Kur'an ayetleri", "KUR'AN'IN KULU KÖLESİ MEVLANA", “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE



Bu içeriğe emoji ile tepki ver