Konuya kaldığım yerden devam ediyorum *Haksız ve meşru kazanç olmayan Riba /tefecilik yasaklandı- Al-i İmran-130 *Helal, haklı ve meşru maddi ve manevi her türlü kazanca faiz kazancı denildi.
Müminun-111. "Bugün Ben de Bana inanıp sabreden kullarıma, bu yaptıklarının karşılığını hak ettikleri uygun olan fazlasıyla /faiziyle vermekteyim".
Haşr-20. Bilmeniz gerekir ki, Cennet'i hak eden ile Cehennem'i hak eden bir olamaz. Cennet ehli, ancak olumlu amelleri ağır basmış /olumlu yüklerle /haklı kazançlarla /faizlerle mahşere gelmiş olanlardır. – Ehl-i Cennet’i humül faizun
- Peygamberi veya bir kişiyi ilahlaştırmaya son verildi. Hucurat-1
- Önceki vahiy kitapları da tamamen reddedilmedi ve isteyenin onlara inanabileceği belirtildi. Maide-48
- Salâtın /birlik bilinci oluşturma, sosyal yardımlaşma ve dayanışma faaliyetinin uygulanması ve bunun kurumsallaştırılmış şekilde (Vakıf, dernek vs) devam ettirilmesi farz bir din buyruğu olarak istendi. Beyyine-5
- Alkolizm ve sarhoşluk haram kılındı, aza ise müsaade edildi
Bakara-219. Ey Peygamber! Yine insanlar, Sana aklı-bilinci-muhakemeyi bulandırıcılardan (alkol gibi bilinci bulandırıcı maddeden- Uyuşturucu hariç) ve kumardan da sorarlar. De ki; "O ikisi insanlar için büyük ism’lerdendirler /başka günah işleme riskleri olan haramlardandırlar. Fakat azında da faydaları bulunmaktadır! Ancak ism özellikleri /olumsuzlukları, faydalarından daha fazladır".
- Din kurallarını uygulamada cinsiyet ayırımı yapılmaması istendi. Tur-21
- Sadece Allah'a tevekkül edilmesi ve araya hiç kimsenin konulmaması önerildi. Şura-37
- Oruç, Namaz (Tadarrulu- vücudu gittikçe öne eğerek, rükû ve secde ederek dua etmek) ve Hac uygulamaları farz kılındı. A’raf-55, Bakara-185, En’am-42, 43 ve 62
- Ataların görüşlerini motamot taklit etmemek, akıl süzgecinden geçirerek doğruya ulaşmak istendi
Bakara-171. İşte atalarının inançlarını taklitte takılmış ve gerçekleri kabul etmeyip küfre sapmış olanların durumu, çobanın yol gösterici sözlerini ve yardım çağrılarını anlamayan, doğruluğunu bizzat araştırmadan kabul eden, eleştirmeyip sadece durup dinleyen hayvanların durumuna benzer
- Gök ve yeryüzünün araştırılması-bilim yapılması ve böylece imanın kuvvetlendirilmesi istendi. Fussilet-53
- Herhangi bir vahiy kitabı veya Kur'an'ı meslek kitabı edinmek ve tebliğinden ücret almak yasaklandı. Müddessir-6, Kalem-46
Müddessir-6. Bu arada Kur’an’ı tebliğ etmek ve Din denilen muhkem /Evrensel /değişmez farz ana kuralları ve toplumuna özgü olan Müteşabih /uyarlanabilir /çok seçenekli /çok anlamlı yöntemleri anlatmak üzere yapacağın hizmetleri sakın kendine kazanç aracı kılma /meslek olarak yapma /bir menfaat bekleme,
- Kur’an’ın Para kazanılacak bir meslek kitabı olmaksızın Peygamberimizin miras kitabı olarak bırakıldığı vurgulandı
- Ya Muhammed! Senden sonra da Kur'an'ı, siz insanlara miras bırakmışızdır. Fakat Kur’an’daki buyruklarımızı bilmelerine rağmen, kimi yanlış yola sapıp kendi nefslerine zulmedecekler, kimi orta yolu tutacak, kimi de Allah'ın izniyle en iyisini yapmada örnek olacaklardır. İşte Allah’ın en büyük lütfu bunlara olacaktır
- Önceki vahiy kitapları gibi Kur'an'ın da ana dilde ve anlayarak okunması şart koşuldu. En'am-127
- Velinin /gerçek güvenilir dostun öncelikle Allah olduğu vurgulandı. İnsan velinin /dostun ancak Kur’an’a uygun sözlerine uyulması ikazı yapıldı. Şura-9
BİLİMSEL BAZI AÇIKLAMALARLA UYANIŞ SAĞLANDI
- Naziat-30. Bu işlemden sonra tüm canlıların yaşam koşullarına uygun olmak üzere yer küresini de düzenleyip deve kuşu yumurtası biçimine sokandır O.
- Zariyat-47. Ey insanlar! Hem rızkınızın ve hem de Dünya azabınızın olduğu göğü gücümüzle Biz inşa ettik ve onu bir düzen halinde genişletmekteyiz.
- Yasin-41. Düşünenler için başka önemli bir ibret de, insan soyunu bir gemide taşımamızdır. 42. Ve onlar için bu gemi gibi, daha başka nice taşıt araçları da yaratmış olmamızdır.
Kur’an ile başlayan devrimsel yapılanmalar, Hz. Muhammed’in vefatı ile yavaş yavaş görmezden gelinip yeniden eski uygulamalara dönülmeye başlandı. Bu dejenerasyonun farkına varan çok kişi olmuş, fakat Kur’an temelli olan bu görüşlerinin topluma yansımaları engellenmiş, menfaatlerine ters düşülen idareciler tarafından bir şekilde susturulmuş, işkenceler edilmiş, hatta bazısı öldürülmüştür.
Hallac-ı Mansur, Pir Sultan Abdal, Tapduk Emre, Yunus Emre, Celaleddin Rumi (Mevlana), Şems-i Tebrizi, Sarı Saltuk, İbn-i Arabi, Ahmed Yesevi, Hacı Bektaş-ı Veli, Hacı Bayram ve Veysel Karani bunlardan bazılarıdır.
Bu kişilerin çabaları çok az etkili olmuş ve asırlar boyu yerleşmiş dejenerasyona İKİNCİ YOĞUN UYANIŞ çabası gösteren GAZİ MUSTAFA KEMAL ATATÜRK olmuştur.
- İKİNCİ YOĞUN UYANIŞ:
Atatürk, çocukluğundan itibaren Kur’an’a büyük ilgi göstermiş, anlaya anlaya okumayı başarmış ve gerçekleştirmiş olduğu toplumun uyanışını sağlamak amaçlı bütün devrimsel yenilikleri bu nedenle Kur’an Temelli olmuştur. Atatürk 15 yıl kadar süren Cumhurbaşkanlığı süresinde başlıca şu devrimsel yenilikleri gerçekleştirmiştir:
- Anadolu’da yaşayan toplumun çoğunluğunun ana dili olan Türkçe’yi, konuşulduğu şekilde en iyi açıklayan harflerle öğrenmeleri için Harf devrimini gerçekleştirdi. ‘Alak: 1-3
- “Benim manevi mirasım ilim ve akıldır” prensibini aşıladı. Taakkül-Tefekkür-Tezekkür önerilerini uyguladı ve taklidi reddetti - Bakara-170, Yunus-100, Müddessir-54
Yunus-100. Ve şu da bir gerçek ki hiçbir kimse, kendisi istemedikten sonra, Allah, o kimseye inanma /doğruya ulaşma izni vermez ve yine bilin ki Allah, akıllarını kullanmayanların üzerine pislik /mutsuzluk yağdırır ve sürekli sıkıntı ve felaketlerden de kurtulamazlar.
- İnsanların konuştukları ana dillerini yazı ile ifade etme kolaylığını sağladıktan sonra, asırlardır bilmedikleri ve dolayısıyla anlamadıkları dil olan Arapça Kur’an yerine, anladıkları ana dilleri Türkçe olan Kur’an ile Din denilen muhkem /değişmez ana kuralları öğrenmelerini sağladı. Meryem-97, Taha-113, Cumu’a-5
- Altı yüzyıldır insanlara “Kullarım” diye hitap eden Padişahlık idaresine son verdi. Böylece de ülkede düşünce özgürlüğünü başlattı-‘Alak-1, Hud-26, Zumer-2
- Şura meclisi olarak TBMM’sini oluşturdu-Fetih-10, Şura-38
- Toplum liderlerinin ve idarecilerin seçimle gelmesini benimseyip, bunların önemli konularda halka danışmaları prensibini benimsedi Bakara-104
- Her bireyi kanunlar karşısında eşit kılan ve hak edene hak ettiğinin adilce verilmesi demek olan DEMOKRASİ sistemini başlattı-Sad-26
- Kur’an’ı ve içindeki muhkem din kurallarını bir kişiden değil, doğrudan Kur’an’ı ana dilden okuyarak öğrenmeyi getirdi. Dinî liderlik payesi verilmiş ve biatı önceleyen şeyhlik yanında, tarikat ve cemaat gibi Mürşidlik uygulamalarına son verdi, halkın sorgulayıcı olmasını benimsedi.
- LAİKLİK prensibini başlattı. Yani bir başkasını rahatsız etmemek koşulu ile herkes için inancında serbestlik başladı. Müddessir-14, Mutaffifin-33, Muhammed-30
- Kur’an’daki müteşabih kuralların zaman ve toplumlara göre değişken olduğuna değinilerek, modern hukuk prensipleri paralelinde kanunlar benimsendi-Al-i İmran-7
- Ülke insanının geçimini, dolayısıyla da sadece Allah’ın rızasını öncelemek üzere ve kendi menfaatini düşünmeden Tarımda, sanayide, eğitim ve ekonomide hedefler belirleyip gerçekleştirdi-Leyl-18
- Maaşı dışında serveti yoktu ve vefat etmeden önce yaptırdığı vasiyet ile bunu evlatlıkları ile İsmet İnönü’nün çocuklarının eğitimine ve Türk Dil Kurumu ile Türk Tarih Kurumuna bağışladı ve örnek oldu-Bakara-180
- Kur’an’ın karşı çıkması gibi Din temelli gruplaşmalara karşı çıktı ve hem dine, hem de insanların inançlılığına zarar verdiklerini gördüğü için tekke, zaviye, cemaat ve tarikatlara son verdi (Çünkü toplumsal birlik bilincinin önemine vakıftı ve salât’ın gerçek anlamını biliyordu. En’am-65, 159),
- Kadının çalışması, bilim yapması, evlenme kararında söz sahibi kılınması, miras, vasiyet ve her türlü şahitlikte erkekle eşit tutulması ve geleneksel kıyafetinin dinselleştirilmesinden kurtarılmasını sağladı (‘Alak-1, 3, Ahzab-37, Bakara-282, Ahzab-26, Nur-31, Nahl-81)-Geleneksel yöresel
- İman etmenin mutlaka Salih amellerle /Allah’ın yarattıklarına fayda sağlayacak faaliyetlerle pekiştirilmesi bilincindeydi ve herkesin böyle davranmasını istedi-Enfal-2-4, Asr-3
- Gerek Kur’an’ın muhkem /değişmez ana kurallarını göz önünde bulundurması ve gerekse günlük yaşantısı ile topluma örnek olma prensibini uygulamıştır (Duha-11, Saffat-108). Bu prensibine uygun olmak üzere şu örneklikleri gerçekleştirdi:
- Tarımı geliştirmek üzere çiftçilere örnek olsun diye çiftlikler kurdurdu
- Tasarrufu teşvik için İktisat ve Tasarruf Cemiyeti kurdurdu
- Okuma-yazmayı arttırmak amacıyla Halk odaları, Köy okulları, Köy kursları, Köy Enstitüleri, Millet Mektepleri ve Halkevleri kurdurdu.
- Türkçe sözcükler türetti, Geometri sözcüklü kitap yazdı, Laikliği, Özgürlüğü, Cumhuriyet ve Demokrasiyi öğreten “Vatandaş için Medenî Bilgiler” ismi ile Yurttaşlık kitabı yazdı, uygar, şık ve temiz giyinme örnekliği yaptı.
- İşte Atatürk, Fatır-32’nci ayette belirtildiği üzere Kur’an mirasçısı olarak Kur’an’a sahiplendi ve bu temelde devrimleri gerçekleştirmiştir.
- Açıkladığım bu özellikleri ile hem Hz. Muhammed, hem de Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bu örneklikleri ile sınırlı bir topluma değil, bütün Dünya insanlarına Başöğretmenlik yapmışlardır. Her iki Başöğretmenin bütün savaşları savunma savaşları olmuş ve hiçbir savaşı kaybetmemişlerdir.
Hz. Muhammed hayatta iken, toplum Kur’an ile bildirilen gerçekleri doğrudan Peygamberimizden, vefatından sonra ise doğrudan Kur’an’ı ezberleyen Hafızlardan, Halife Osman ile kitap halinde çoğaltılması ile yine doğrudan Kur’an’dan öğrenmeye başlamışlardır. Ancak okuyan sayı oldukça az da olduğundan, Kur’an’daki Muhkem /değişmez farz ana kurallara uygun bir yaşam, bir türlü gelişememiştir.
- ÜÇÜNCÜ YOĞUN UYANDIRILIŞ VE UYANIŞ DÖNEMİ
Yaklaşık son 50 yıldır toplumu Kur’an gerçeklerine uyandırmaya çabalayan ilahiyat eğitimli ve kendi gayreti ile kendini yetiştirmiş ilahiyat eğitimsiz yüksek öğretimli şu kişiler dikkati çekmiş ve çekmektedirler.
Prof. Dr. Hüseyin Atay, Prof. Dr. Süleyman Ateş, Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk, Prof. Dr. Bayraktar Bayraklı Prof. Dr. Muhammed Nur Doğan, Prof. Dr. Gazi Özdemir, Prof. Dr. Mehmet Okuyan, Prof. Dr. Hayri Kırbaşoğlu, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Prof. Dr. İsrafil Balcı, Prof. Dr. Hasan Onat, Prof. Dr. Caner Taslaman, Prof. Dr. Şaban Ali Düzgün, Doç. Dr. Emre Dorman, Hakkı Yılmaz, Mustafa Sağ, Sedat Şenermen, İhsan Eliaçık, Mustafa Çavdar, Güner Akça, Görkem Yüzgeç, Muhammed İkbal. Ve isimlerini bilemediğim daha niceleri.
Bu üç yoğun uyandırılma ve uyanış dönemlerinde yoğun çaba gösteren ve halen de göstermekte olanlar, Furkan-30’ncu ayette bildirildiği üzere Hz. Muhammed’i üzen ve Mahşer hesaplaşmasında şikayetçi olacağı en önemli konunun, zaman içinde ümmetinin Kur’an’dan uzaklaşacağıdır.
Kur’an’da uzaklaşmak, kitabı uzak tutmak ve araya mesafe koymaktan ziyade anlayarak okumamak demektir. Anlaşılmayan bir dilde ve sadece yabancı olunan bir dilin harflerini okumayı Kur’an okumak diye uygulamaktır.
Asırlar içinde bu uzaklaşma maalesef gerçekleşmiş ve Kur’an’a İslam Dininin Anayasa kitabı olarak iman etmiş olan toplumun çoğu bu hatayı işlemektedir. Bu hatayı işleteler olarak şunları sayabiliriz:
- Kur’an’a uymayan Peygambere atfedilen ve Hadis veya Sünnet denilen sözler
En’am-115. Rabbinin kelimeleri /buyrukları /din kuralları sadakat ve adalet yönünden şaşmayacak bir şekilde Kur’an ile tamamlanmıştır. Şunu da iyice bil ki, Allah'ın din kuralı olarak vadettiklerinden başka söze ve rivayete ihtiyaç yoktur.
- Yeterli Kur’an bilgisi olmaksızın ve ruhunu iyice kavramadan Kur’an bilgisi diye farklı ve toplumu yanlış yönlendirici söylemler dayatanlar
- Kur’an’a uymayan bazı Tasavvuf bilgileri
- Kur’an’da olmayan haramlar ekleyen sözde din yetkilileri
- Şirk koşanlar ve riyakârlar, "Allah müsaade etti ki hem biz, hem de atalarımız, Allah'ın yanında başka bir şeye taptık ve dinde Allah'ın haram ettiğinden başkasını da haramlaştırdık” diyorlar ve suçlarına Allah’ı da ortak ediyorlar.
- Kur’an’a uymayan ve olmayan kuralları dinselleştiren bazı Mezhep, Tarikat ve Cemaat yaklaşımları
- Kur’an bilgileri olmayan kişileri, Allah’a götürücü, günah affedici, hatta kutsal kişi olduğu inandırıcılığı ile Kul gibi tam biat ettirenler, Allah ile kişi arasına girenler
Al-i İmran-135. Yine bu kişiler bir olumsuzluk yaptıkları, yahut nefslerine mağlup olup kendilerine zarar verdiklerinde, hemen işledikleri hatalarının affı için Allah'a dua etmeye, yalvarmaya başlarlar. Çünkü Allah'tan başka hiç kimsenin günahlarını affetmeyeceğini bilirler ve bu bilinçle de günah işlemeye devam etmezler.
Kaldı ki Allah ile kişi arasına bir başka kişi veya eşya konması yasaklanmıştır:
Kaf-16. Gerçek şu ki! İnsanı Biz yarattık ve nefslerinin ona ne vesveseler vermekte olduğunu da çok iyi biliriz. Çünkü biz insana şah damarından daha yakınız ve bu nedenle de içinden geçeni biliriz.
Kur’an’ı anlayarak, düşünüp benimseyerek okuyanların sayısının artması dileklerimle.