Konuya kaldığım yerden devam ediyorum. -Kan davası kaldırıldı
İsra-33. Allah'ın saygıya layık gördüğü bir insanı bilerek /kasden öldürmeyin. Kim bilerek /kasden öldürülürse, mirasçılarına ölenin fidye olarak hakkını alması için hak vermişizdir. Ancak o da intikam alma yanlışlığına kapılıp sınırı aşmasın ve haksız adam öldürmesin, çünkü kendisine daha fazlasına izin verilmemiştir.
- Kur'an dışında din kuralı olarak muhkem /değişmez kural koyan başka bir kitap yasaklandı
İsra-73. Ya Muhammed! Şirk koşanlar, Kur'an'dan başka bir şey uydurup 'Allah böyle söylüyor' demen için, nerdeyse Seni vahyettiğimiz Kur'an'dan koparıp saptıracaklardı. Ve eğer istedikleri şekilde konuşup dediklerine uysaydın, Seni candan dost edinecekler ve karşı gelmekten de vazgeçeceklerdi.
- Kişilerin Kur'an dışı din kuralı eklemelerinin zulüm olacağı belirtildi
Şura-21. İşte sadece dünya süsünü tercih edenlerin ve şirk koşanların, Allah'ın dininde olmadığı halde, dinî şeriatlar /kurallar ortaya koyan başka ilahları mı var ki öyle davranıyorlar? Daha önce belirlenmiş hesap günü kararı olmasaydı, onlar için hesap daha dünyada iken sonlandırılır ve karşılığı olan azap hemen verilirdi. Şüpheniz olmasın ki, Allah'ın dinine ilave yapanlara, dinin gerçeklerini gizleyenlere ve böylece insanları dünya süslerine hedeflendiren zalimlere şiddetli bir azap olacaktır.
- Geleneklerin dinselleştirilmemesi gerektiği belirtildi
En'am-139. Allah'a şirk koşanlar, "Şu çiftlik hayvanlarının karınlarındakiler sadece erkeklerimize aittir, kadınlarımıza ise haramdır. Eğer yavru, ölü olarak doğarsa, o zaman erkek ve kadın paylaşabilirler" diyerek bir geleneklerini dinselleştirmişlerdir. Şüphesiz Allah, bu ek haramlaştırmalarının hesabını onlara ödetecektir. Çünkü Allah, her şeye hâkim ve her şeyi bilendir.
- Dinî kural diye her ne söylenirse, mutlaka Kur'an filtresinden geçirilmesi vurgulandı
Casiye-6-7. Ya Muhammed! İşte araştırıp bulmalarını ve anlayıp düşünüp yararlanmalarını istediğimiz bu gizli bilgiler ve Kur’an ile bildirdiğimiz gerçekler, Sana haber olarak bildirdiğimiz Allah'ın varlığının da gerçek delilleridir /ayetleridir /kanıtlarıdır. Buna rağmen insanlar halâ Allah'tan gelen sözler ve ayetlerinden sonra başka hadise /söze inanıyorlar ve güvenip değer veriyorlar. Yazık doğrusu!
- Dine inanma veya inanmamanın bir şekle, hevese veya eşyaya indirgenmemesi ikazı yapıldı
Casiye-23. Ya Muhammed! Hevesini /bencilce saplantılarını /bir şeyi aşırı benimseyerek kendisine vazgeçilmez kılan kibirlenmiş kimseye dikkat ettin mi? Arzusunu veya arzusu ile hevesine kapılarak ilahlaştırdığı /vazgeçilmez kıldığı /putlaştırdığı kişi veya eşya nedeniyle, Allah onu saptığında bırakmış ve böylece de işitmeyen, düşünmeyen ve görmeyen bir kişi konumunda oluşuna karışmamıştır.
- Topluma fayda sağlayacak olan zekât ile bireysel ihtiyaç giderme olan infakın uygulanması istendi
Tövbe-60. Kaldı ki sadakalar /sosyal yardımlar /zekât ve infaklar, Allah'tan bir farz /yükümlülük olarak sadece fakirlere, düşkünlere, sadakanın dağıtımında çalışan görevlilere, İslâm'a sempati duyan muhtaçlara, kölelerin özgürlüğüne, ödeme durumu olmayan borçlulara ve Allah yolunda göç edip yolda kalmışlara destek amacıyla verilmelidir.
- Salâtın /sosyal yardımlaşma ve dayanışma faaliyetinin uygulanması ve bunun kurumsallaştırılmış şekilde (Vakıf, dernek vs) devam ettirilmesi farz bir din buyruğu olarak istendi
Beyyine-5. Oysa biz, kitap sahibi olanlara, tam bir içtenlikle ve sadece Allah'a ibad etmelerini /kulluk etmelerini ve şirke koşmaya bulaşmamalarını /Hanif kalmalarını /sadece Allah’a kul olmalarını, salâtı /sosyal yardımlaşma faaliyetlerini sürekli yerine getirmelerini ve zekât olarak imkânlarından devlete vergi verme gibi, başka yöntemlerle de toplumu faydalandırmalarını istemiştik……….
- İdarecilerin halk tarafından seçilmesi ve şura /halk meclisi /Demokrasi prensibi getirildi, tek kişi idaresi kaldırıldı
Kasas-88. Ve Allah ile birlikte başka hiçbir ilaha iman edilsin diye davet etme. Çünkü Allah'tan başka ilah yoktur. Allah'ın varlığı dışında da her şey yok olacak /helâk olacaktır. Hükmetme sadece Allah'a ait bir güçtür.
Bakara-104. Ey iman edenler! İdarecilerinize “raina /bizi koyun gib /davar gibi güt /bizi dinleme ve görüşümüze başvurmadan istediğin gibi idare et” demeyin, “unzurna /bizim görüşümüze başvur /bizi dinle ve ondan sonra karar ver" deyin. Şunu da bilin ki, bu emrimizi benimsemeyip inkâr edenlere elem verici bir azap söz konusudur.
Şura-38….işlerini şura prensibi gereği halkın seçtiği bir mecliste danışarak /tartışarak çözerler ve kendilerine verdiğimiz imkânlardan muhtaçlara pay ayırırlar /infak ederler. 39. Herhangi bir haksızlığı görünce de o haksızlığı gidermek için yardımlaşırlar /elbirliği ederler.
Al-i İmran-159. Ey Peygamber! Savaşın (Uhud'un) o sıkıntılı anlarında, Allah’ın Sana verdiği rahmet sonucu, emrin dışında yerlerini terk edenlere ve sıkışınca kaçmaya çalışanlara yumuşak davrandın. Eğer onlara kalp kırıcı ve otoriter davransaydın, yanında kimse kalmaz ve ayrılırlardı. Onların davranışlarını hoş gör, Allah'tan bağışlanmaları için dua et ve yapılacak toplumsal işler hakkında onların da görüşlerini al. Ortak kararınızı belirleyince de Allah'a tevekkül edip /O’na güvenip uygulamaya geç. Çünkü Allah, O’na güvenip /tevekkül edip işe koyulanları ve gerekli çabayı da gösterenleri sever.
Buna göre tek güç olarak sadece Allah’ın hükmetmesi olduğu, insanlar için ise böylesi bir tek kişi idaresi değil, halkın seçtiği bir meclisin idaresi istenmektedir.
- Allah’ın dışında başkasının adı söylenerek kesilen hayvan haram kılındı
Bakara-173. Allah, size sadece leş, kan, domuz eti (veya kanlı eti) ve Kendisinden başkasının adına kesileni yasaklamış /haram kılmıştır.
Böylece Allah dışında canlı veya cansız bir başkasının rızası ve hedeflenmesi, şirk koşma olacağı için haram kılınmıştır.
- Haksız ve meşru kazanç olmayan Riba /tefecilik yasaklandı, helal, haklı kazanç olarak faiz kazancı önerildi
Al-i İmran-130. Ey iman edenler! Size saldırıp Allah’ın yardımı ile perişan etmiş olduğumuz küfre sapmış tefeciler gibi riba /tefecilik yapıp, servetinizi katlayacak şekilde bir kazanç elde etmeye kalkışmayın.
Müminun-111. "Bugün Ben de Bana inanıp sabreden kullarıma, bu yaptıklarının karşılığını hak ettikleri uygun olan fazlasıyla /faiziyle vermekteyim".
Haşr-20. Bilmeniz gerekir ki, Cennet'i hak eden ile Cehennem'i hak eden bir olamaz. Cennet ehli, ancak olumlu amelleri ağır basmış /olumlu yüklerle /haklı kazançlarla /faizlerle mahşere gelmiş olanlardır.
- Peygamberi veya bir kişiyi ilahlaştırmaya son verildi
Hucurat-1. Ey iman edenler! Allah ve O’nun buyruklarını bildiren elçisi arasında hangisine önceliği vermeniz gerektiği konusunda tartışmayın ve sadece Allah’a karşı takva sahibi olun. Şüpheniz olmasın ki Allah, her şeyi işiten ve bilendir.
- Önceki vahiy kitapları da tamamen red edilmedi ve isteyenin onlara inanabileceği belirtildi
Maide-48. Ya Muhammed! Sana da daha önceki kitapların asıllarından /Tevrat ve İncil’den geriye kalan muhkem /değişmez ana buyruklarımızı doğrulayan ve düzelten bu kitabı /Kur'an'ı, amacımıza uygun olarak indirdik.
- Alkolizm ve sarhoşluk haram kılındı, aza ise müsaade edildi
Bakara-219. Ey Peygamber! Yine insanlar, Sana aklı-bilinci-muhakemeyi bulandırıcılardan (alkol gibi bilinci bulandırıcı maddeden- Uyuşturucu hariç) ve kumardan da sorarlar. De ki; "O ikisi insanlar için büyük ism’lerdendirler /başka haram veya günah işleme riskleri olan haramlardandırlar. Fakat azında da faydaları bulunmaktadır! Ancak ism özellikleri /olumsuzlukları, faydalarından daha fazladır".
- Din kurallarını uygulamada cinsiyet ayırımı yapılmaması istendi
Tur-21. Bu aşamada onların zürriyetlerinden /soy ve sülalelerinden olup, onlar gibi tekâmül ederek Cennet'i hak etmiş olanları da kendileriyle buluşturacağız. Yaptıklarından da hiçbir şeyi eksiltmeyeceğiz. Çünkü herkes kendi kazanmış olduğunun karşılığını görecektir.
- Sadece Allah'a tevekkül edilmesi ve araya hiç kimsenin konulmaması önerildi
Şura-37. Sadece Rablerine inanıp tevekkül edenler, büyük günahlardan, yasal olmayan işlerle haksız kazançlardan kaçınırlar ve öfkelerine engel olup kendilerine yapılanları bağışlarlar.
- Gök ve yeryüzünün araştırılıp imanın kuvvetlendirilmesi istendi
Fussilet-53. Kur'an'ın gerçek olduğunu ve varlığımızın belirti ve belgelerini, hem kendi nefslerinin /vücutlarının mükemmelliğini anlayınca, hem de uzayı /evreni çözdüklerinde insanlara zaten göstereceğiz. Böylece Rabbin her şeyi kuşatmış olduğunu ve her şeyde bulunduğunu görmeleri /öğrenmeleri, onların iman etmeleri için yeterli değil mi? 54. Aslında insanlar Rab'lerini bulacakları konusunda bir şüphe içindedirler. Hâlbuki Allah, her şeyi bilgisi ve yönetimiyle kuşatmıştır ve dikkat eder, ilim yapıp araştırırsanız O'nun varlığını mutlaka fark edersiniz.
- Herhangi bir vahiy kitabı veya Kur'an'ı meslek kitabı edinmek ve tebliğinden ücret almak engellendi
Kalem-46. Hâlbuki Sen onlardan bir ücret de istemeyeceksin ve bu yüzden çok ağır bir borç altında da kalmayacaklar.
- Önceki vahiy kitapları gibi Kur'an'ın da ana dilde ve anlayarak okunması şart koşuldu
En'am-127. Kur'an'ı anlayıp düşünecek ve uyacak olanlar, Rablerinin huzur ve esenlik yardımını hak etmişlerdir. Ve olumlu ammellerinden ötürü onların gerçek dostları /velileri de Allah'tır.
- Oruç, Namaz (Tadarrulu-vücudu gittikçe öne eğerek, rükû ve secde ederek dua etmek) ve Hac uygulamaları farz kılındı (A’raf-55, Bakara-185, Hac-27)
A’raf-55. İşte böylesine güçlü olan Rabbinize içtenlikle /samimi bir inançla /tedarruan /gittikçe eğilerek /ritüelli olan namaz şeklinde ve gösterişsiz /gizli ve kısık bir sesle dua edin. Çünkü Allah, gösteriş içinde abartılı söz söyleyenleri /dua ederken bu riyakâr davranışları nedeniyle sevmez.
- Ataların görüşlerini akıl süzgecinden geçirmek ve taklit etmemek istendi
Bakara-171. İşte atalarının inançlarını taklitte takılmış ve gerçekleri kabul etmeyip küfre sapmış olanların durumu, çobanın yol gösterici sözlerini ve yardım çağrılarını anlamayan, doğruluğunu bizzat araştırmadan kabul eden, eleştirmeyip sadece durup dinleyen hayvanların durumuna benzer……….
- Velinin /gerçek güvenilir dostun öncelikle Allah olduğu vurgulandı. İnsan velinin /dostun ise ancak Kur’an’a uygun sözlerine uyulması istendi
Şura-9. Onlar ise Allah'ın yanında başka veliler /sözde dost ve yardımcılar edinmiş olduklarını zannediyorlar. Hâlbuki tek veli /gerçek dost ve yardımcı Allah'tır. Ölüleri dirilten, her şeye gücü yeten /Kadir olandır O.
A’raf-3. Ey insanlar! Rabbinizden size indirilen bu Kur'an'ın bildirdiklerine uyun. O'nu bırakıp da evliyanın /velilerin /kutsallık payesi verdiklerinizin Kur’an’a uymayan sözlerinin peşinden gitmeyin. Aklınızı ne kadar da az kullanıyor ve az düşünüyorsunuz.
Görüldüğü gibi Kur’an aracılığı ile Allah’ın tek dini olan İslâm’n muhkem /değişmez ana kurallarına göre Hz. Muhammed, olağanüstü meşakkatli ve zorlu bir çaba ile çok sayıda devrimsel yeniden yapılanmalar gerçekleştirmiştir. Bu kadar çok sayıda devrimsel değişiklikler gerçekleştirmeyi başarmak, Hz. Muhammed’in normal bir insandan çok farklı ve üstün özelliklere sahip olduğunu göstermektedir. Peygamberin Allah tarafından peygamber görevi için özel olarak yaratılmış ve 40 yaşına kadar farklı sınavlarla hazırlanmış olduğu Kalem-3-4, A’la-6-8, Kevser-1, Kaf-22, İsra-74, Hicr-87, Hakka-40, Nisa-113 ve Tövbe-128. ayetlerde açıklanmıştır.
Kalem-3. Ve Senin için mutluluk verici bir ödül hazırlamışız. 4. Çünkü Sen, üstün ve farklı bir yaratılış ve iyi bir ahlâk üzeresin.
Kaf-22. Ya Muhammed! "Gerçek şu ki! Kur’an’dan önce Sen bu gerçek bilgilerden habersizdin (veya unutmuştun). İşte Biz, Kur’an ile Senin gözlerinden perdeyi kaldırdık ve gözünün keskinleşmesiyle /ilahi gerçekleri kavrama özelliğinle, anlattığımız bu gerçekleri fark etmeye başladın".
Kur’an ile başlayan devrimsel yapılanmalar, Hz. Muhammed’in vefatı ile yavaş yavaş görmezden gelinip yeniden eski uygulamalara dönüldü ve bu dejenerasyon zaman zaman görevli olarak gönderilen Hallac-ı Mansur, Pir sultan Abdal, Celaleddin-i Rumi, Yunus Emre, Hacı Bektaş, Ebu Hanife ve Ahmed Yesevi, son olarak da Atatürk ile düzeltilmeye başlanabildi. Böylece Atatürk sayesinde Kur’an’ın gerçekleştirmiş olduğu, fakat asırlardır rafa kaldırılmış olan şimdiye kadar saymış olduğum devrimsel yapılanmalar yeniden yürürlüğe konmağa başlandı. Aydınlar olarak bizlere düşen görev, muhafazakâr değil, Kur’an’ı anlamak, muhkem /değişmez ana kuralları iyice öğrenmek ve bunlara göre bir yaşam oluşturmak üzere bilinçli bir Kur’an, dolayısıyla da Hz. Muhammed ve Atatürk’ün fikirlerinin savunucusu olmaktır. Ve Fatır-32. ayete uygun Kur’an mirasçısı olmaya hak kazanmak üzere bir çaba göstermektir.
Fatır-32. Ya Muhammed! Senden sonra da Kur'an'ı, siz insanlara miras bırakmışızdır. Fakat Kur’an’daki buyruklarımızı bilmelerine rağmen, kimi yanlış yola sapıp kendi nefslerine zulmedecekler, kimi orta yolu tutacak, kimi de Allah'ın izniyle en iyisini yapmada örnek olacaklardır. İşte Allah’ın en büyük lütfu bunlara olacaktır.
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: "DİN VE BEYİN", "SON DAVET KUR'AN Tercümesi", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "OKU! Konularına göre Kur'an ayetleri", "KUR'AN'IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA", “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL” ve “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”