Konuya devam edelim:
3. Bazen bize yakın veya uzak başka birinin veya birilerinin Dünya Okulundaki eğitimleri için bir aracı /görevli kişi olduğumuz için olayları yaşarız. Böyle bir görevlendirmede kişi iyi veya kötü birisi olabilir.
Furkan-20: Gerçekte Biz sizi, birbiriniz için bir sınav aracı yaptık ki doğru ve yanlış yola hanginizin sapmış olduğunuzu belirleyelim. Ve şüpheniz olmasın ki Rabbin, her şeyi en iyi görendir.
Muhammed-4: Ancak Allah, sizi böylece birbirinizle imtihan etmekte ve Allah’ın rızası için savaşanları ayırıp amellerini boşa çıkarmamayı istemektedir.
Bebek ya da çocuk yaşta olan ölümlerde, bebekler ve çocuklar sadece başka birilerine sınav yaşatma görevi için doğmuş olabilirler.
Görevli olan kişi erişkin yaşa gelmiş ise, bu görevlilik, bu kişi için de bir sınav demektir ve bu sınavdaki başarı veya başarısızlığına göre puan alacaktır.
Ancak hiç kimse bu görevliliğinin farkında değildir ve kimin sadece kendi sınavları için, kimin de başkası veya başkalarının sınavı için görevli olarak Dünya’ya gönderilmiş olduğunu Allah’tan ve ilâhî görevlilerde başka kimse bilemez.
4. Oluşan olay, bizi silkeleyip uyanmamızı ve gerçeği görmemizi sağlamak, yanlış yöne yönelmemizi engellemek veya dönüşü olmayacak derecede yanlış yolda isek bunu pekiştirmek veya kurtulmak amacıyladır.
Diğer bir ifade ile puanımızı yükseltme fırsatı veya son kurtarma sınavı olarak hayatımıza girmiştir.
5. Son olarak oluşan bir olay, şimdiki veya daha önceki hayatımızda, esasını araştırmadan, ön yargımıza göre birinin yaratılış özellikleri ile alay etmişiz veya dedikodusunu yapmış ve onu bir şekilde üzmüşüz ve sebep olduğumuz bu olumsuzluğu aynı şekilde yaşayıp deneyimlememiz ve aynı duyguları tatmamız veya benzer bir olayda daha olumlu davranmayı öğrenmemiz amacıyla karşımıza çıkmış olabilir.
Muhammed-31. Ve şunu da bilin ki, Biz sizi çeşitli sıkıntılara uğratıyoruz ki, içinizden kimin içtenlikle çaba göstereceğini /mücadeleye katlanacağını ve güçlüklere karşı sabredeceğini belirleyip ortaya çıkaralım. Şunu da bilin ki, söylemekte olduklarınızı da size yaşatacağız /musallat edeceğiz. Bu nedenle de ne söyleyeceğinize dikkat edin".
Bazen de bir olayın oluş nedeni, yukarıda saydığımız amaçlardan sadece birine yönelik olabileceği gibi 2 veya üçüne birden yönelik de olabilir.
Bu olasılıklar nedeniyle bir olay veya durum ile karşılaştığımızda, hangi nedenle olaya muhatap olduğumuzu biz bilemeyeceğimize göre, bu durumu “Mutlaka bir hikmeti vardır” diyerek karşılamamız ve olay her ne olursa olsun, olaydan olumlu yönden yararlanmamız daha doğru olur.
Yine karşılaştığımız her olay hakkında: “Şu nedenden olmuştur, zamanında şu şu olmuştu" veya bir başkasının olayında “Bu nedenle hak etmiştir” gibi YORUMLAR YAPMAK, Kur’an’da tek karar verici olarak sadece Allah vurgulanmış olduğuna göre, kişiyi kendini Allah gibi değerlendirici görme hatasına, diğer bir ifade ile ŞİRK KOŞMAYA SOKAR. Kur’an’da Bakara-216 buna değinmektedir:
Bu nedenle, her ne olursa olsun karşılaştığımız bir olayın, gerçek hikmetini ve amacını bilemeyeceğimize göre “Gerçeği ancak Allah bilir” diyerek herhangi bir değerlendirme yapma hatasına girmemeliyiz, yoksa şirk koşmuş duruma düşeriz.
Çünkü her olumluluk veya olumsuzluk, “Allah’ın izni ve uygun bulması ile insana gelmekte” deyimi ile Kur’an’da tanımlanmaktadır ve Evrensel yaratılış ve doğa yasalarına göre gerçekleşen sonuç bir durumdur. Dolayısıyla da puan durumuna göre bizi bulmaktadır.
Diğer bir ifade ile “olan her olay doğrudur” diyebiliriz.
Teğabun-11: Ey insanlar! Şunu iyice bilin ki, Allah'ın izni /puan durumuna göre uygun bulması, başkasının /larının sınavları için görevlendirilmesi veya kendi sınavı için uygun görülmesi olmadıkça hiç kimseye, hiçbir felaket gelip çatmaz. Dolayısıyla da, her kim Allah'a içtenlikle iman etmiş ve böylece puan durumu ile Allah’ın uygun görmesine /bulmasına ulaşmışsa, Allah onun kalbine doğruyu bulma becerisini verir. Çünkü Allah, her şeyi bilendir ve her an her şeyi değerlendirendir.
Bu açıklamalara dayanarak da insanların dünyaya doğuşları ve oluşan her olay belirli nedenlere dayandırılmaktadır.
Şura-49. Ey insanlar! Şüpheniz olmasın ki, göklerin ve yerin yöneticisi ve tek sahibi Allah'tır ve O, uygun bulduğunu yaratır. Uygun bulup dilediğine kız çocuk veya erkek çocuk verir. 50. Yahut çift olarak hem erkek hem kız çocuklar olarak verir. Gerek gördüğünü de kısır kılar. Çünkü Allah, her şeyi bilendir /Alim’dir ve her şeye gücü yetendir /Kadir’dir.
Dolayısıyla da hiç kimseyi bir davranışı nedeniyle yargılamamalı ve özgürlüğünü etkilemeden sadece önerilerde bulunulmalıdır.
Bir ülke veya toplumun başına bir olay geldiğinde de şu olasılıkları düşünebiliriz:
- Ülke veya bir topluluktaki insanlar, ortak toplam puanları nedeniyle hak etmişlerdir
- Bir toplum olumlu ve olumsuz bir aşırılıkta rehavettedir ve uyandırılmaları ve gerçeği görmeleri amacıyla oluşturulmuştur
- İdarecilerin, kötü idareleri nedeniyle karşı çıkmayan toplum hak etmiştir
- İdareciler kötü bir yoldadırlar, ders alıp düzelsinler diye (sınav aracı olarak) bu olay oluşturulmuştur
- Başka bölgenin halkına ibret olup ders alsınlar diye (sınav aracı olay) idareci Melekler tarafından, ezelî-ebedî ilahî kurallar çerçevesinde düzenlenmiştir.
- Toplumda dinsel temelli düşman gruplar oluşturma yoğunlaşmışsa, birliğe yöneltici etki oluşsun diye
- Hava, su ve toprak birlikteliğinden oluşmuş Dünya’nın dengesini ve üzerinde yaşamakta olan insan, hayvan ve bitkilerin yaşamını yarıdan fazla oranda olumsuz etkileyecek derecede zarar vermeye başlamak durumunda bir felaket, önce çok zarar veren topluma sınırlı gerçekleşir. Zarar vermişlik eğer dünya toplumlarının yarıdan fazlasının etkisi ile olmuşsa, azap verici bir afet, bütün dünya toplumlarını etkilemek üzere gerçekleşir.
“Dünya insanları belki uyanırlar ve bu zararları önleyici bilimsel çalışmalar yaparlar” diye nimetler önce fazlasıyla verilir ve onlara son bir sınav şansı tanınır diye düşünüyorum. Bu konu Rum-41 ve Rahman-8-9 ncu ayetlerde vurgulanmıştır.
Rum-41. İnsanların kendi işledikleri olumsuzluklar ve yaptıkları yanlışların yansımaları /sonuçları yüzünden, karada ve denizde doğal felaketler oluşmaktadır. Belki bu felaketlerden ders çıkarıp yapmakta oldukları yanlışları fark edip doğruya yönelirler diye Allah, hak ettikleri azabın çok azını böylece onlara tattırmaktadır. Umulur ki böylece Allah’a yönelirler.
Rahman-8. Ey insanlar! Sakın Allah’ın yer ve gökte kurmuş olduğu dengeyi bozmayın. 9. Ve bu dengeliliği titizlikle ve adaleti gözeterek devam ettirin. Dengeyi bozarak da kendinize zarar vermeyin.
Kur’an’da sık sık aklı kullanmaya vurgu yapılmakta ve azap verici durumların aklını kullanmayanlara verileceğine dikkat çekilmektedir.
Yunus-100. Ve şu da bir gerçek ki hiçbir kimse, kendisi istemedikten sonra, Allah, o kimseye inanma /doğruya ulaşma izni vermez ve yine bilin ki Allah, akıllarını kullanmayanların üzerine pislik /mutsuzluk yağdırır ve sürekli sıkıntı ve felaketlerden de kurtulamazlar.
Yine Kur’an, görevlilerin liyakatli olması gerektiğine vurgu yapar;
Nisa-58. Ey insanlar! Biz nasıl ki peygamberliği ehil ve yetkin durumdaki elçilerimize veriyorsak, Allah da her işi ancak uzmanına vermenizi /onlara emanet etmenizi size emretmektedir. Ve insanlara hükmeden idareci konumundaysanız, mutlaka adil davranmanızı da emreder. Allah’ın bu şekilde uyarması, sizin için ne güzel bir nimet! Şunu aklınızdan da çıkarmayın ki, Allah her şeyi işitendir /Semi' ve her şeyi en iyi görüp farkında olandır /Basir'dir.
Yine Kur’an, binaların hem uygun arazide, hem de gerekli önlemli ve sıkı denetlemeli olması şartına da dikkat çekmektedir.
Tövbe-109. Düşünün ki! Binasını Allah'a karşı takva içinde olarak ve sadece O’nun rızasını gözetmek üzere sağlam bir zemine yapan mı, yoksa sel /dere yatağındaki kaygan curufların olduğu bir zemin üzerine yapıp, onunla birlikte Cehennem ateşine /sıkıntılara yuvarlanan mı daha iyidir?
Bu ayet ile dere yatağına bina yapmanın yanlışlığına dikkat çekme, diğer konular için de söz konusudur.
Ancak bu önlemlere uyulduktan sonra Allah’a tevekkülün kabul edileceği de vurgulanmaktadır.
Hud-123. Sen yalnızca Allah'a ibad /kulluk et ve yeterli çabanı da gösterip sadece O’na tevekkül et. Şüpheniz olmasın ki Rabbin her yaptığınızdan habersiz /gafil değildir.
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız inşallah artar: "DİN VE BEYİN", "SON DAVET KUR'AN", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "OKU! Konularına göre Kur'an ayetleri", "KUR'AN'IN KULU KÖLESİ MEVLȂNA", “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”, “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ” ve “Kütubi Sitte’deki HADİS VE SÜNNET GERÇEĞİ”