Tüm kâinat içinde Dünya yaşamı da bütünün bir parçasıdır ve canlıların yaşamını sürdürebileceği şekilde organize edilmiştir. Dünya’nın uzaydaki konumu için Güneş, Ay ve diğer gezegenler hassas konumları ile düzenlenmişlerdir. Dünya, üzerindeki canlı türleri ile birlikte o da yaşayan bir canlıdır. Daha önce değindiğimiz gibi dağlar, taşlar, bitkiler ve su da Allah Kaynaklı enerji ve madde birlikteliğinden oluşmuş bilinçsiz, dolayısıyla da bize göre duygusu olmayan birer canlıdırlar. Ve hepsi de Allah’ı tespih ederler. Buradaki tespih etmenin atomlar düzeyindeki titreşimler olduğunu düşünüyorum.
A’raf-44. Yedi gök, yer ve onların içindekilerin tamamı, Allah'ı yücelterek anarlar /tespih ederler. Allah'ı överek ve yücelterek anmayan hiçbir varlık yoktur. Ama siz o varlıkların Allah'ı anışlarını, yüceltişlerini /tespih edişlerini anlamazsınız. Şüphesiz Allah, bütün yarattıklarına çok şefkatlidir /Halim’dir ve çok bağışlayandır/Gafur’dur.
Neml-88: Ya Muhammed! Sen dağları hareketsiz görüyorsun, hâlbuki o dağlar, bulutların hareket ettiği gibi hareket halindedirler. Bu, her şeyi mükemmel yapan Allah'ın sanatıdır. Kuşkusuz Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.
Dağların, göründüğü gibi sabit olmayıp hareket halinde oldukları, son jeolojik araştırmalarla gösterilmiştir. Yine dağların, Aysberg gibi az bir kısmının görünür, çoğunun ise Dünyanın altına doğru ağacın kökleri gibi derinlerde ve görünmez oldukları da anlaşılmıştır. Dolayısıyla bu bilgi, 1400 yıldır Kur'an'da bulunan bilimsel gerçeklerden biri olmaktadır. Sabit olduğu zannedilen dağlar, yenilmeyeceği kadar çok güçlü zannedilenler için de sembol olarak kullanılmıştır. Onların da bizim göremediğimiz canlılıkları, vadeli yaşamları vardır. Bizim cansız diye bildiğimiz nesnelerin Allah’ın emirlerine ve onlara söylendiğine /ilham edildiğine göre görevlerini yerine getirmekte olduklarına, hatta secde ettiklerine ilişkin ayetler ile de bu canlılıkları vurgulanmaktadır.
Hud-44: Ve nihayet: "Ey yer suyunu yut, ey gök sen de suyunu tut" şeklinde yer ve göğe emir verildi. Verilen bu emir üzerine su çekildi ve gemi Cudi Dağı'nın üzerine oturdu. Gemi sayesinde kurtulanlar; "Allah'ın ayetlerini inkâr edip alaya alan zalimler bizden uzak kaldılar!" diye sevinçle haykırdılar. Nahl-12: Allah geceyi, gündüzü, Güneşi, Ayı ve yıldızları sizin yararlanabileceğiniz bir düzenle yarattı. Hepsi de Allah'ın emri üzere ve belirlenmiş yasalarına göre hareket ederler. Şüpheniz olmasın ki, aklını kullanan ve araştırıp düşünen bir toplum için, elbette bunlardan da ders alınıp yararlanılacak deliller /bilgiler /ayetler vardır.
Lokman-29: Allah'ın geceyi gündüzün içine soktuğuna, gündüzü de gecenin içine soktuğuna, Güneşi ve Ay'ı kontrolü altında tuttuğuna, her birinin belirlenmiş bir süreye kadar ecellerine göre seyir halinde olduğuna dikkat edin, araştırın ve düşünün. Ayrıca Allah, onların tüm hareketlerinden de haberdar /Habiyr olandır.
Hac-18: Ya Muhammed! Göklerde ve yerde bulunan, Güneş'in, Ay'ın, yıldızların, dağların, ağaçların, hayvanların ve insanlardan birçok kişinin Allah'a secde etmekte olduklarını /O’nun tek ilah ve güç olduğuna iman edip, koyduğu yasalara göre hareket etmekte olmaları nedeniyle mutlu olduklarını görmez misin? Buna karşılık birçok kişinin de, aksine davranışları nedeniyle azabı hak etmiş olduğunu. Şunu da iyice bilin ki, kıyametteki hesap gününde Allah'ın azaba müstahak göreceğini hiç kimse kurtaramaz. Çünkü Allah, ince hesaplar sonucu uygun bulduğunu mutlaka uygular.
Fussilet-12: Allah, iki günde /dönemde /aşamada gökleri yedi kat olarak düzenleyip tamamladı ve her kata uyacakları özel yasaları ve görevlerini bildirdi. Biz de bir aşamada daha en aşağıdaki göğü lambalarla /yıldızlarla ve koruma sistemiyle donattık. Bu işlemler, üstün ve her şeyi bilen Allah'ın planı gereği gerçekleştirildi.
Burada belirtilen koruma sisteminin, Dünyayı ve insan neslini, olumsuzlukları fazla olan Cin neslinden olup İblis'e uyan, doğru yoldan sapmış şeytan gruplarının saldırılarından ve Güneş başta olmak üzere başka uzay yapılarından gelecek elektromanyetik etkilerden koruyacak ve bizlerin de henüz bilemediğimiz nice önlemler olduğunu düşünüyorum.
Dünya’nın canlılığı yanında ayrıca güçlü bir kaydetme ve Kozmik bilgisayara kayıtları gönderme cihazı olduğu da açıklanmıştır:
Zilzal-4. İşte o gün, dünya tüm haberlerini /bildiklerini ve şahit olduklarını anlatacaktır. 5. Çünkü Rabbin, yerküresine her şeyi kaydetmesi ve olacaklara şahitlik yapması için görev vermiştir /vahyetmiştir.
Hayat ve yaşam Dünya, atmosfer, toprak, su, bitkiler ve canlı varlıkların dengeliliği ile devamlılık içindedir. Yani Dünyadaki hayat, bütün bunların bir bütünüdür. Doğadaki yaşamda her bir canlı türü birbirini etkileyecek ve doğanın dengesinde önemli bir role sahip olacak konumdadır. Dünyadaki her bir canlı türünü orkestranın bir ferdi olarak düşünebiliriz. Bir canlı türünde belirli bir miktarda azalma veya çoğalma, hemen bu türün dengeliliğinde rolü olan bir veya birden fazla türde de azalma ve çoğalmalara neden olur. Örneğin sığırlarda kullanılan bir ilaç, akbabalara dokunup sayılarını azaltınca, yabani hayvanların leşleri ortada kalmaya başlamış, Bu duruma ilişkin olarak da köpeklerin sayısı artınca kuduz vaka sayısında, fareler de artınca viral enfeksiyonlarda (veba, SARS, Corona19 gibi) artış başlamış. Bu örnek gibi binlerce örnek verilebilir.
Örneğin oluşabilecek iklim değişiklikleri bölgesel veya tüm Dünya’daki canlıların üreme ve davranışlarını, hatta karakterlerini, alışkanlıklarını da etkilemektedir
Çünkü Dünya, hem kendisi, diğer tüm galaksiler, gezegenler ve yıldızlarla bir denge elemanı, hem de kendisini oluşturan hava, su ve toprağı ile bir bütünlük ve dengelilik içindedir. Ayrıca üzerinde yaşamakta olan insan, hayvan, bitki, mikroplar ve virüsler de karşılıklı bir iletişim ve dengelilik içindedirler.
Her şey bir denge içinde
İşte bu dinamiklik süreci içinde Dünya, Güneş ve diğer gezegenler ile çok hassas bir dengelilik içindedir. Örneğin Dünyanın kendi çevresinde saatte 1670 kilometre olan hızı ile hidrojen atomlarını helyuma dönüştürerek çalışan dev bir reaktör olan Güneş’in etrafındaki yörüngesinde saniyede 27,79 kilometre olan ve ilahi kurallar olarak düzenlenmiş hızını değiştirebilecek kadar etkili olabilecek değişiklikler (nükleer bombalar, savaşlar gibi), Dünyanın bu dengeli hızları yanında, hem Güneşin kendi etrafında saatte 6120 kilometre olan dönüşümünü, hem içinde yer almış olduğumuz Samanyolu galaksimizin merkezinin çevresinde olan dönüşümünü, hem de Samanyolu galaksi sisteminin Vega yıldızına doğru olmak üzere saniyede 20 klm (saatte 700.000 kilometre) olan seyrini de etkileyecektir. Güneş’in Dünyaya uzaklığı, Güneş’in büyüklüğü ve Güneş’teki reaksiyonların gücü hep çok ince hesaplara göre olmaktadır. Böylece Evrenin bir noktasında genel dengeyi etkileyebilecek kuvvette bir değişiklik, Evrenin diğer birimlerinin dengelilik halini de zorlayacaktır.
Enbiya-33: Allah, geceyi, gündüzü, Güneş'i ve Ay'ı yaratandır. Bunların hepsi kendi yörüngesinde uyum içinde seyretmekte /yüzmektedirler.
Bu dengelilik çerçevesinde Dünya’nın dönüşünü ve uçlarının değişimini sağlamak üzere zaman zaman ilahi güçler tarafından müdahaleler olduğu da Kur’an’da belirtilmektedir.
Ra’d-41: Bizim, yeryüzüne önce verip sonra uçlarından /etrafından nasıl eksiltmekte olduğumuzu göremiyorlar ki! Şunu bilin ki Allah, hüküm /karar verir ve verdiği kararı da hiç kimse bozamaz. Şüphesiz ki Allah, hesabı en hızlı yapandır.
Önce bireysel olarak kendisinden, sonra sıra ile tüm insan neslinden, etrafındaki hayvan ve bitkiler ile Dünya’dan sorumlu olan insanın, Dünya’daki canlı ve cansız her şeyin bir denge üzere var olduğunu bilerek bu dengeyi bozacak girişimler yapmaması gerekir. Dünya’nın toprağına, suyuna, havasına, bitki örtüsüne, ormanlarına ve hayvanlarına olabilecek ve doğanın dengesini olumsuz etkileyecek kirlilik, yıkım, katliam gibi menfaati uğruna olan girişimlerden kaçınmalıdır. İnsanın menfaati ve yararına kullanması amacıyla emrine verilen tüm yaratılmış şeyleri yararsız, insanlara ve Dünyaya zarar verici hale getirecek şekilde kullanmaktan uzak durmak ve çok dikkatli olmak mecburiyetindedir. Bu konuda kurulmuş olan örgütlerin denetleme ve kurallar koyma etkinlikleri mutlaka güçlü olmalıdır. Koyacakları evrensel kurallara karşı olacak davranışlar için yaptırımları da ağır olmalıdır.
Konuyu biraz daha açmak gerekirse, her bir insanın Allah Kaynaklı enerji havuzu gibi, Dünya’daki her cansız diye tanımladığımız maddenin, her bir canlının (virüs, mikrop, böcek, solucan, balık, kuş, ağaç, çiçek, su, toprak, hava gibi) ayrı ayrı Allah Kaynaklı enerji havuzları ve mikrodan makroya olan süreç gereği en büyük havuz olarak da Dünya Allah Kaynaklı enerji havuzu söz konusudur.
Dünya da hastalanır
Bizim ruh dediğimiz Allah Kaynaklı bilinçli enerjimizin arınma aracı olan, yani bindiği vasıta, kullandığı Dünya elbisesi olan vücudumuz gibi Dünya’ya da bakmamız ve ilgi göstermemiz şarttır demiştik. Bindiğimiz vasıtanın yolcuları olan biz insan neslinin, belirlenmiş olan son durağımıza (Mahşere) ulaşabilmemiz için, vasıtamız olan vücudumuza çok iyi bakmamız, kirletmeyip temiz tutmamız, maddi ve manevi yönlerden yıpratmamamız nasıl şart ise, Dünya’ya da öyle bakmamız zorunludur. Yani Dünya’nın Allah Kaynaklı enerji havuzunu kirletmememiz gerekmektedir. Yoksa havuzun kirlenme derecesine göre doğal afetlerin oluşması ile karşılaşır ve ah vah edip dizlerimizi dövmeye başlarız. Nasıl yeterince ve usulünce bakılmadığı takdirde araba arıza yapar ve yolculuğumuzu olumsuz etkilerse, vücudumuzu da hor kullanır ve dikkat etmeyip hastalanmasına yol açarsak, Dünya havuzunu kirlettiğimiz takdirde Dünya da hastalanacaktır. İnsanın hastalanma belirtileri nasıl oluyorsa, Dünyanın da hastalık belirtileri olacaktır. Peki Dünyanın hastalanma belirtileri nedir diye bakacak olursak bunların fırtına, yanardağ patlaması, mevsimlerin kısalma veya uzaması, mevsimsel ısının normalden azalma veya çoğalması, aşırı yağmur ile sel felaketleri, aşırı dolu veya kar yağması ile Dünya toprak-kaya tabakalarının oynayarak depremlerin oluşması gibi doğal afetler olduğunu söyleyebiliriz
Rum-41: İnsanların kendi işledikleri olumsuzluklar ve yaptıkları yanlışların yansımaları /sonuçları yüzünden, karada ve denizde doğal felaketler oluşmaktadır. Belki bu felaketlerden ders çıkarıp yapmakta oldukları yanlışları fark edip doğruya yönelirler diye Allah, hak ettikleri azabın çok azını böylece onlara tattırmaktadır. Umulur ki böylece Allah’a yönelirler.
Bu durumda, oluşan doğal afetlerin bir kısmı, o toplum böyle bir azabı hak ettiği için veya sınavları nedeniyledir veya oradaki insanlar birer görevli ve başkalarının sınav aracı olarak bu felakete maruz bırakılmışlardır diye düşünüyorum. Dolayısıyla bu konuda ve sebebi ile ilgili yorumlar yapıp konuşmak şirk olacak demektir. Çünkü, insanlarda oluşmuş olumsuz enerji birikimlerinin ve bunlar nedeniyle oluşmuş olan vefasızlık, egoizm, kötü huylulukların düzeltilmesi için bazen acılara yol açacak bir doğal afetin oluşturacağı aile, şehir veya ülke gibi toplumları bir araya getirici ve kişiliklerinde oluşturacağı olumlu etkilerle mümkün olabilmektedir. Ziya paşanın deyişiyle “Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.”. Veya “Bir musibet, bin nasihatten evladır.” ifadesiyle bu görüş açıkça ifade edilmektedir.
Dünya, onu hor kullanan ve kirleten insanlar yanında ayrıca, en fazla insanlar olmak üzere, üzerinde yaşayan tüm canlıların Allah Kaynaklı Bilinçli Enerji havuzlarının fazla olan pozitif veya negatif enerjilerin etkisi ile de doğal afet dediğimiz hastalık belirtileri gösterir veya göstermez. Buna göre, insanların tekâmül, diğer bir deyimle müminleşen sayısının azlığı ve dolayısıyla da negatif enerji miktarının fazlalığı, Dünya’nın tabakalarının, yani fay hatlarının, yanardağların, bulutların ve Dünyanın manyetik enerjilerinin dengeliliğini olumsuz etkileyebilecektir diye düşünüyorum.
NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: "DİN VE BEYİN", "SON DAVET KUR'AN Tercümesi", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "OKU! Konularına göre Kur'an ayetleri", "KUR'AN'IN KULU KÖLESİ MEVLANA", “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM” ve “ALLAH İLE ANLAŞMAMIZ VAR”