Zanka

Prof. Dr. Gazi Özdemir


Prof. Dr. Gazi Özdemir

“Adalet, Adil olmak, Adaletli davranmak” ifadelerinin önemi, insan nesli yaratıldı yaratılalı sürekli vurgulanmış olmasına karşın, sürekli olarak da akıl, kaba kuvvet veya maddî gücü olan tarafından başkasının hakkını gasp etme amacıyla kullanılagelmiştir. Böyle bir davranışın yanlış olacağına Kur’an’da birçok ayette değinilmiştir.

A'raf-29 ve Mümin-20. ayetlerde bulunan Muhkem /değişmez farz ana kurallardan biri Siz de Allah'ın yolunda olarak “Hakkın dağıtımında adaleti uygulayın" olmaktadır.

A'raf-29. Ey Peygamber! De ki: "Benim Rabbim hakkın dağıtımında adaleti buyurur. Siz de her mescitte ve tüm içtenliğinizle Allah’ı anma ve Kur’an’ı anlayarak öğrenme toplantısında, insanları sadece gerçek dinî buyruklara uymaları için davet edin /uyarın. Allah'ın sizi davet etmiş olduğu gibi.

Mümin-20. Allah, hakkın dağıtımında adaletle hükmeder.

Çünkü ilahî düzenlemede farklılık ve çeşitlilikler olup eşitlik ilkesi değil, bu çeşitliliklerin haklarının verilmesinde “Eşit konumda olanlarda eşitlik ve Hakkın dağıtımında adalet prensibi” uygulanmaktadır. Dolayısıyla, biz içten inançlıların da aynı prensibi birer ibad /kulluk etmek olarak kabul edip, uymamız gerekmektedir. Dahası yine muhkem /değişmez ana bir kural olarak adaletli davranmak ve haktan da ayrılmamak gerektiği de Sad-22 ve Nisa 58. ayetlerle vurgulanmıştır.

Sad-22. Da­vud, iki adamı karşısında görünce korkmuştu. İkisinden biri, “Korkma! Biz sadece kendi aramızda anlaşamadığımız bir meselenin çözümü için sana geldik. Sen aramızda adaletle karar vererek bizi ­anlaştır. Bu arada haksızlık etme. Bize yardımcı ol, aramızdaki sorunu da doğru olarak çöz" dediler.

Nisa-58 nci ayette, hükmeden idareci konumda olanlara hitap edilmekte ve bu uyarının devlet idarecileri için bir nimet şeklinde olacağına da değinilmektedir.

Nisa-58. Ey insanlar! Biz nasıl ki peygamberliği ehil ve yetkin durumdaki elçilerimize veriyorsak, Allah da her işi ancak uzmanına ve­rmenizi /onlara emanet etmenizi size emretmektedir. Ve insanlara hükmeden idareci konumundaysanız, mutlaka adil davranmanızı da emreder. Allah’ın bu şekilde uyarması, sizin için ne güzel bir nimet! Şunu aklınızdan da çıkarmayın ki, Allah her şeyi işitendir /Semi' ve her şeyi en iyi görüp farkında olandır /Basir'dir.

Görüldüğü gibi, özellikle güçlü konumdaki idarecilerin adil davranmalarına dikkat çekilmektedir. Bu uyarıya göre, demek ki idareci konumda olanlar, bir süre sonra adaletten ayrılma riski taşımaktadırlar. Bu ayet, dikkatli olmaları gerektiği yönünde idarecileri bir nevi ikaz etmektedir. Bu paralelde ve yine idarecilere yönelik diğer bir uyarı Nisa-135 ayetlerde verilmiş ve adil davranışın yakınlar lehine, nefse veya kişisel menfaate karıştırılmaması gerektiği vurgulanmıştır.

Nisa-135. Ey iman edenler! Kendiniz, ananız-babanız ve yakınlarınız aleyhinde bile olsa, hakimlik veya şahitlik ederken Allah’ı düşünerek adaleti uygulamaktan şaşmayın. Ve şunu aklınızdan çıkarmayın, hâkimlik veya şahitlik yaptığınız kimseler ister varlıklı olsun ister yoksul ol­sun, Allah her iki tarafa da sizden daha yakındır. Öyleyse, kişisel çı­kar ve nefsinize uyarak gerçekleri saptırıp taraflı davranmayın. Eğer gerçeği çarpı­tırsanız, bilesiniz ki Allah yaptıklarınızdan her an haberdardır.

Yine Sad-26’da duygu ve nefslerine kapılarak adaletten sapmanın, kişiyi Allah’ın yolundan saptırmış olacağı ikazı yapılmıştır. 

Sad-26. Ya Davud! Biz Seni, içinde bulunduğun bölgede yetkili /Bizim halifemiz /namımıza idareci yaptık /ilahî görevli kıldık. Dikkat et ve insanlar arasında adaletle karar ver, duygularına kapılarak taraf tutma. Çünkü duygularına kapılarak ve başkalarının etkisi ile karar vermen seni Allah'ın yolundan şaşırtır. Bilmen gerekir ki, Allah'ın yollarından olan adaletten sapanlara ise, hesap gününü dikkate almadıkları için, aşırı bir ceza olmaktadır.

Hatta Maide-8 nci ayette etki altında kalınmaması ve herhangi bir kişi veya topluluğa duyulan bir kinli olma halinin, adaletsiz davranmaya yönlendirmemesi konusunda uyarı da yapılmaktadır.

Maide-8. Ey iman edenler! Allah’ın buyruklarını gözeterek hiçbir zaman adaletten ayrılmayın ve bir topluluğa olan kininiz sizi adaletli davranmaktan alıkoymasın. Adaletli davranmak takvaya çok daha yakındır ve daima takva içinde olun. Şüpheniz olmasın ki Allah, bütün yaptıklarınızdan haberdardır.

Allah’ın özellikle kimleri sevmekte olduğuna ilişkin çok sayıda ayet ve dolayısıyla da liste söz konusu. Bu listede Allah’ın adaletli davrananları sevmesi is ayrı bir yer tutmakta ve bu konuya Mümtehine-8, Hucurat-9 ve Maide-42 nci ayetlerle dikkat çekilmektedir.

Maide-42. Şayet durmadan haram yiyip yasadışı işler yapıp duranları kabul kararı verirsen, o zaman hiç kimsenin etkisi altında kalmamak üzere aralarında adaletle karar ver. Çünkü ALLAH, ADALETLİ DAVRANANLARI SEVER (innallahe yühıbbül muksitiyn).

Bu durumda gerek hâkim konumunda, gerekse devlet idaresinde olanın, Allah’ın sevdiği grupta mı, yoksa başka kişilerin seveceği grupta mı olmayı seçmesi gerekecektir. Çünkü Nahl-95 nci ayette Allah’a yaklaştırıcı olumlu işler yapma yerine, başka herhangi bir olumsuzluğu tercih etmenin “ucuza satma” olarak değerlendirileceği açıklanmaktadır. Aynı ayette Allah’ın kazandıracaklarının, Dünya kazançlarından çok daha hayırlı olacağına da vurgu yapılmıştır.

Nahl-95. Dünya’ya gönderilmeden önce (Elest-i Bezmi'de, Elest-i Birabbikum ve Kalu Belä denilerek) Allah ile yapmış olduğunuz  anlaşmada vermiş olduğunuz sözleri de ucuza satmayın /kolayca feda etmeyin. Sizin için Allah’ın yanındakiler, Dünyada kazanacaklarınızdan çok daha hayırlıdır. Keşke bilseniz ve önemseseniz.

Kur'an'ın çok sayıda ayeti ile vurgulanan sosyal yardımlaşma uğraşılarında olma gibi, önerilen diğer bir yardımlaşma konusu haksızlığı gidermede yardımlaşmadır.

Şura-39. Herhangi bir haksızlığı görünce de o haksızlığı gi­dermek için yardımlaşırlar.

Biz insanlar, Dünya Eğitim Okulunda eğitim gören öğrenci Ruhlar taşımaktayız ve bedenimiz, bu öğrenci Ruh'un Dünya üniforması, elbisesi konumundadır. Dünya okulu derslerimiz de Nefslerimizdir. Dikkat edersek, bütün davranışlarımız nefs temellidir. Nefslerimiz de olumlu ve olumsuz olanlar şeklinde 2 çeşittir. Eğitimimiz sırasında bizden beklenen olumlu nefslerimizi orta düzey dediğimiz sıratan-müstakiym sınırında kullanmayı, olumsuzları ise öldürmeyi başarmamız ve olumlu puanlar alıp Dünya okulundan mezuniyet diploması almamızdır. İşte herhangi bir konuda aşırı ve tutku halinde hırs göstermemiz, olumsuz nefslerimizden birinin etkisi ile davranmamız demektir. Hırs nefsinde kolayca aşırılığa meyilli bir yapıda yaratılması nedeniyle insanın, bu sınavına yönelik aşırıya kaçmama iradesini göstermesi gerekmektedir.

Mearic-19. Şu bir gerçek ki, imanı güçlü olmayan insan hırslı, aceleci ve tahammülsüzdür

Ayrıca, bir konuda aşırı hırs göstermenin, daha da büyük bir günah olan şirk-ortak koşmaya dönüşeceği de Furkan-43. Ayette açıklanmıştır.

Furkan-43. Ya Muhammed! Hevesini /nefsini tutku haline getiren ve onu kendisi için ilah gibi vazgeçilmez yapanı da gördün mü nasıl doğru yoldan çıkmış? İşte böyle birinden de Sen sorumlu değilsin ve onun durumu Seni üzmesin.

Dolayısıyla, hırsına aşırı yönelme, kişiye adalet duygusunu kaybettirmekte ve adaleti kullanarak kulun haklarını gasp etmeye saptırmaktadır.

Kur’an’ın geneline baktığımızda Allah’ın, hakkın dağıtımında “Herkese Eşit değil, adaleti uygulamakta olduğunu” görmekteyiz. Örneğin Zumer-9 ncu ayette, Dünya Eğitiminde başarılı olan ile olmayanın ve bilenle bilmeyenin aynı olmayıp eşit tutulmayacaklarına dikkat çekilmiş bulunulmaktadır.

Zumer-9. Böyle kişiliksiz ve nankör birisi ile, geceleyin ayakta ya da secde ederek /duasını Namaz kılarak yapan ve Allah'ı içtenlikle anan, ahret endişesinin bilincinde olan ve Rabbinin rahmeti için yalvaran birisi, aynı olur mu? Ey peygamber! Yine insanlara, "Hiç bilgi sahibi olanlarla olmayanlar bir olur mu ve bir tutulur mu?" diye sor. Şüphesiz bun­ları ancak akıl ve ilim sahipleri düşünür ve ibret alıp faydalanır.

Çünkü esas alınan temel prensip, zerre kadar hak yenmemesi ve herhangi bir kayırma olmaksızın, hak edenin hak ettiğinin mutlaka verilmesi olmaktadır.

Görüldüğü gibi Allah tarafından Adalet ve Adil davranma konusunun önemsenmiş olması gibi, Yargıya intikal etmiş herhangi bir davaya, hiç kimsenin herhangi bir şekilde değil müdahalesi, yargının özgür ve bağımsız kararına yönelik bir görüş ve kanaat bildirmesi bile yasalarla yasaklanmış bulunmaktadır.

Sad-26 ncı ayette değinilmiş olduğu gibi, adil davranmayana, Allah’ın ağır bir azap şeklinde karşılık vereceğine dikkat çekilmiştir. Umarım hiç birimiz böylesi bir günaha sapmayız ve aklımızı kullanıp Allah’ın tasavvur edemeyeceğimiz ödülünü bırakıp, göz boyayıcı ve aldatıcı Dünya menfaatine mağlup olmayız. İnşallah!!!!!

NOT- NÖVAK Vakfımızın kitaplarının gelirleri ile Eskişehir Tıp Öğrencilerine burs veriyoruz. Özel günlerinizde kitaplardan alır veya hediye ederseniz bize destek olur ve öğrenci sayımız artar: "DİN VE BEYİN", "SON DAVET KUR'AN Tercümesi", "KUR’AN KADINI KORUYOR", "OKU! Konularına göre Kur'an ayetleri", “TEVRAT VE İNCİL’DE ÖNCEKİ İSLAM”, “KUR’AN VE SON İSLAM”, “ALLAH İLE 7 KONUDA ANLAŞMAMIZ VAR”, “ALLAH’TAN ALACAKLI OL”, “ÖZDE DİNDAR, SÖZDE DİNDAR”, “ALLAH KİMİ SEVER, KİMİ SEVMEZ” ve “HADİS VE SÜNNET GERÇEĞİ”

 

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver