Bakın size Tengricilik falan demiyorum, doğrudan Şamanizm geri döndü diyorum.
Size, Şamanların Kam’ından veya Ak Şaman ile Kara Şaman’dan söz etmiyorum.
Size ilahi dinlerin iddiaları gibi bir Şamanlık iddiasından da bahsetmiyorum.
Size ciddi ciddi “Şamanizm geri döndü ve Müslümanlığın yerine geçmeye aday olmasa bile, İslamın bazı kabullerini ortadan kaldırmaya namzettir” diyorum.
Aslında bir din olmayan ve sadece Türklerde değil, Uzakdoğu’da ve kuzey Asya ülkelerin kültürlerinde kendini güçlü şekilde hissettiren Şamanlık nasıl olur da ilahi dinlere alternatif olacağını açıklayacağım.
Ben dindar kesimde deizme ve ateizme yöneliş olduğuyla ilgili yazılarımı yayımladıktan sonra okurlardan pek çok mail ve mesaj aldım. İnsanlar bana: “Niye Şamanizme ilgi duyduğumuzu da yazmıyorsun? Kaldı ki Şamanizm, kişiyi şaman yapma iddiasında değildir. Şamanizm, diğer klasik dinlerin dindarlarında görülen birtakım takıntıları ve kompleksleri bağlılarından beklemiyor” diyorlardı.
Bunun üzerine küçük bir araştırma yaptığımda karşıma koca bir gerçek çıktı, o da özenti şeklinde de olsa Şamanizmin dev adımlarla, belki biraz çocuksu iddiayla veya Batı’daki New Age benzeri pop din görüntüsüyle ama en azından Türk kültüründe zaten bulunan tabii yapısıyla gelmekte olduğuydu. Tengricilik akımı da toplumda, özellikle gençler ve dinlerin baskıcı yönlerine protest tavır geliştirenler arasında yaygınlaşsa da, içerisinde “Bir tanrıya inanma zorunluluğu” varmış algısı taşıdığından ötürü Şamanizm kadar şanslı görülmüyor, çünkü arayışta olan insanlar sade bir dine gönüllerini açmak istiyor.
NEDEN GERİ DÖNÜYORLAR
Gerçi Tengricilik ile Şamanizm aynı din gibi kabul zannedilse de birincisinde iman-itikat söz konusuyken, diğerinde dinlerin bağlayıcı ilkelerinden bağımsızlık ve atalara tapacak derecede değer veren milliyetçi vasıf ön plandadır. Dünyada yükselen değerin milliyetçilik olduğu düşünülürse Türkiye’de Şamanizmin, belki şimdiki zamanın şartlarına uygun yeni inanışlarla desteklenerek bir çeşit restore edileceğini ve yaygınlaşacağını düşünüyorum.
Şamanizme ilişkin “geri dönme” kanaatimin gerekçelerini şöylece sıralamam mümkündür; son zamanlardaki dinsel alanda gelişen sapkın olaylar, din adamlarının insan onurunu yerle bir eden fetvaları, siyasal İslamcıların kadına ve tüm muhaliflerine tahammülsüzlüğü, Milli Eğitim Bakanlığı’nın laik değerli ailelerin çocuklarını zoraki İmam Hatip’li yapma gayretleri, Din dersi öğretmenlerinin ve kendilerini din misyoneri olarak sunan kişilerin saçma sapan din yorumları ve izahını yapamadıkları öğretim metotları, dincilerin insana, hayvana, bitkiye, doğaya, yani tüm varlıklara yönelik sevgisizlikleri ve tarikat ile cemaatlerin kapitalizme hizmet eden çarkları ve duyguları sömüren din dışı seremonilerdir.
İZLERİ HALA DURUYOR
Şamanizmin sözcük kökü (etimolojisi) ve geçirdiği evreleri ele almaya şu anda gerek duymasam da, yakın zamanda gerekli bilgileri önünüze koyacağım. Ama Şamanizmin inanç ve geleneklerinden zamanımıza kadar bizi takip eden adetlerini kısaca hatırlatacağım.
Bizim ruh ve tasavvur dünyamızı yüzyıllardır bırakmayan Şaman kültürünün tortularını belki birçoğumuz fark etmemiştir bile.
Örneğin; nazar boncuğu takma, tahtaya vurma, 40 sayısına çeşitli anlamlar verme, ölü arkasından mevlit törenlerine benzer ritüeller gerçekleştirme, mezarlara ve türbelere mum yakma ve bez, çul, çaput bağlama, mezarın yanına sulukların konulması, kurşun dökme, loğusa kadınların başlarına kurdele bağlama, kurban kanının alna sürülmesi, Hıdrellez ateşinden atlama ve dilek tutma, köpek ulumasından uğursuzluk çıkartma, su dökerek kişileri uğurlama, hatta İslam’da sünnet diye bilinen adetlerden su içerken başı elle destekleme ve kapıdan çıkarken sağ ayağı önceleme gibi uygulamalar hep birer Şaman kültürüdür.
Galiba Şamanizm, hem zorla İslam’a girmeye itelenen ama kendini Müslüman hissetmeyenleri kucaklamaya hazırlanıyor hem de “Komünizmle Mücadele” ya da “Evrim teorisini ret” anlayışını öne sürerek kitleleri kendi fetişleri ve mistik hezeyanlarıyla aldatanları ring dışına atacağı son anı bekliyor. Din yerine, tasavvuf ve cemaat itikatlarıyla zihinleri iğfal edilen ve maddi manevi sömürülen Müslüman kimlikli birçok kişi adeta atalarının kucağına sığınmak gibi, Orta Asya’dan bu yana bizleri her zaman uzaktan da olsa izleyen “Türklerin Atalarına ait antik İnanç ve kültür” olan Şamanizme yelken açıyor.
Dostlarım, önümüzde hepimizi bekleyen ilginç gelişmeler var.
Kendilerini İslama ait hissetmeyen ve İslamcı propagandadan tüm zerrelerince rahatsızlık duyanlar artık bir kıble arayışına girdi. Tanrı Dağlarını kıble edinmeyi arzulayan, Türk’ün anayurdu Orta Asya ile Anadolu bozkırlarına yönünü çeviren ve Türk ozanlarının deyişlerini İslamcıların ilahilerindeki hüzün veren nağmelerine değişmeyecek insanların ısrarlı arayışlarının sonuç vereceğini tahmin etmek zor değil.
İster moda gibi bir yönelim olsun, ister zorlamalı bir arayış olsun, ister amatörce bir din oluşturma çabası gibi olsun ya da isterse İslam dininden uzaklaşmak için bir bahane ve dine benzer ögeleri barındıran bir antik öğretiye yalancı yaslanış olsun, her ne olursa olsun, meselenin gerçek ve yorumsuz özeti şudur, İslam’dan samimi olarak büyük kaçışların ve yeni dinlere iltica edişlerin ayak seslerini duymamak mümkün değil.
Ne mi olacak yakın vakitte? Söyleyeyim….
Müslüman kimlikli zevat ya İslamı doğru dürüst anlayıp, cemaat ve tarikatlardan azade şekilde yorumlayacak, ya da çağlar ötesine uzandığı için eski de olsa alternatif pozisyonuna geçtiğinden dolayı yeni bir inancın, yani Şamanizmin tekrar yaygınlaşmasına hazır olunacak. Üstelik Şamanizmin ilahi dinler gibi emir yağdırıcı özelliği yoktur ama en azından tarikatların gizemli ayinlerine ve mistik öğretilerine rakip olmada alçak gönüllüğü de bulunmamaktadır. Yüksek perdeden seslenen ve mensuplarına kaldıramayacakları sorumlulukları yüklemeyen her öğreti bu çağda prim yapma noktasında avantajlı olacaktır.
Ben herkesi şimdiden haberdar edeyim de…