Ortadoğu’da yine önemli ve tarihi gelişmeler oluyor. Son olarak Katar, üç buçuk yıldır kendisine abluka uygulayan Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez Ülkeleri ile anlaştı.
Tabii ki bu işin içinde ABD ve Beyaz Saray’da sayılı günleri kalan Trump’ın damadı Yahudi Jared Kushner’in de parmağı var.
Katar ile Suudi Arabistan’ın barış girişimi; bugüne kadar yapılan ve bundan sonra yapılacak diğer girişimlerle, planlarla da ilgili. Yani büyük bir planın parçası. Örneğin; Ocak 2019’da ABD Başkanı Donald Trump ile İsrail Başbakanı Netanyahu tarafından İsrail ve Filistin arasında yaklaşık 100 yıldır süren savaşı bitirmek amacıyla “Yüzyılın Anlaşması” olarak sundukları bu projeyle çok yakından ilgili.
İbrahim Anlaşmaları
Geçmişte Arap-İsrail barışını sağlamak için Filistin sorununun çözülmesinin şart olduğu düşünülürdü. Şimdi ise strateji; önce Filistin’in arkasında yer alabilecek Arap ülkeleri ile tek tek anlaşmak, Filistin’i tek başına bırakmak ve İsrail ile anlaşmaya mahkûm etmek şeklinde değişti. Görünen o ki; bu strateji şimdilik iyi gidiyor.
İbrahim Anlaşmaları (Abraham Accords) bu stratejinin ürünü. Geçen yıl Ağustos’ta İsrail ile Birleşik Arap Emirlikleri (BAE)-Bahreyn arasında yapılan anlaşma, bu kapsamdaydı. İbrahim Anlaşmaları kervanına son olarak Sudan katıldı. Geçtiğimiz yılın son ayında bu anlaşmaya Fas da katılmıştı. Mısır ve Ürdün ise İsrail ile zaten anlaşmış durumda. Suudi Arabistan resmi olmasa da İsrail ile eşgüdüm içinde. Çok yakında bu kervana Katar ve başka Arap ülkeleri de katılacak. Sorun çıkaran olursa ikna yöntemleri de bulunur. Kimisine havuç, kimisine de sopa! Sudan bu sayede terörü destekleyen ülkeler statüsünden çıktı. Fas’ın da Batı Sahra üzerindeki egemenliği ABD tarafından tanınarak işi bitirildi.
Sünni-Şii Ekseni
Bu yapılanlar; Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) ile de yakından ilgili. Türkiye’nin de dâhil olduğu bölgeye tecavüz etmek ve siyasi haritasını yeniden çizmek üzere tasarlamış olan bu projenin olmazsa olmazlarından biri de bölgenin Arap-İsrail ana çatışma eksenini Sünni-Şii eksenine çevirmekti.
Ayrıca Katar’ınki başta olmak üzere; Körfez’deki doğalgazın İsrail üzerinden Doğu Akdeniz’e indirilmesi, Doğu Akdeniz’de halen çıkarılan ve çıkarılacak doğalgazla beraber Avrupa’ya intikali ve bu kapsamda Avrupa’nın Rus doğalgazına bağımlılığın azaltılması, Katar-Suudi Arabistan anlaşmasını tetikleyen nedenler arasında. Katar’ın 51 trilyon metreküplük ortak doğalgaz havzasına rağmen İran’a karşı konumlandırılması çalışmalarının ne kadar başarılı olacağını göreceğiz.
İsrail’le İlişkileri Düzeltmek İsteyen Türkiye
Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez Ülkeleri üç buçuk yıl önce Katar’la ilişkilerini kestiğinde, ilişkilerin düzeltilebilmesi için Katar’ın önüne sürdükleri şartlar arasında İhvan’a verdiği desteği kesmesi, “Yeni Osmanlı” söylemleri sebebiyle yayılmacı bir siyaset güden Türkiye’deki iktidarla olan ilişkilerini sınırlandırması, Türk Üssünü kapatması, İran’la olan ilişkilerini bitirmesi, Arap dünyasına yönelik kışkırtıcı yayınları nedeniyle El Cezire’yi kapatması vardı. Katar ve Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez Ülkeleri ile yapılan anlaşmanın gizli maddelerinin olup olmadığını bilmediğimize göre, bu konuda nelerin olabileceğini önümüzdeki zaman diliminde göreceğiz.
Odatv’de yazan, Tel Aviv’de yaşayan Türk Musevisi Rafael Sadi’nin, bir dönem Türkiye’de maslahatgüzar olarak görev yapan Alon Liel ile yaptığı röportajdan öğreniyoruz ki; geçmişte Türkiye-İsrail ilişkilerini düzeltmek ve geliştirmek isteyen taraf İsrail idi. Ama bugün düzeltmek ve geliştirmek isteyen Türkiye, şüpheli bakan ve frenleyen ise İsrail!
Gerçekten bu çok doğru bir tespit! İktidar İsrail ile ilişkileri düzeltmek için canını dişine takmış durumda. Ama kendi tabanından nispeten çekindiği için bu işi kapalı kapılar ardından götürmeye, diplomatlar yerine istihbaratçılar eliyle kotarmaya çalışıyor.
İsrail Niçin İsteksiz?
İsrail’in Türkiye ile ilişkileri geliştirme konusunda isteksiz davranmasının nedenleri;
- Türkiye’deki iktidar iradesine şahsi olarak güvensizlik,
- Türkiye’deki iktidar iradesinin antisemitizm söylemleri ve kuvvetli Hamas ilişkisi nedeniyle kızgınlık,
- Türkiye’deki iktidar iradesinin İhvan bağı nedeniyle Mısır, Suudi Arabistan ve Körfez Ülkeleri’nin Türkiye’ye olan kızgınlıklarının İbrahim Anlaşmalarını tehdit edebileceği korkusu,
- İsrail’in Doğu Akdeniz’deki çıkarları ve özellikle Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY) ile geliştirdiği iyi ilişkilerdir.
İktidarın İsrail ile ilişkileri düzeltmek ve geliştirmek istemesinin nedenleri ise;
- İçeride ve dışarıda ekonomik olarak iflas etmiş, bitmiş, tükenmiş olması ve uluslararası ortamda tamamen yalnızlaşması,
- 20 Ocak’ta göreve başlayacak olan Başkan Biden’la çok kötü durumda olan ABD ilişkilerini düzeltmek ve İsrail’i bu konuda manivela olarak kullanmak istemesi,
- İbrahim Anlaşmaları sonucunda İsrail’in Arap ülkeleri ile ilişkilerini düzeltmesi ve Türkiye’nin İslam Dünyası içinde bile yalnızlaşması ve ötekileşmesi,
- İsrail ile ilişkileri düzeltmenin, yaptırımlar topunu 20 Ocak’ta Biden’ın göreve başlaması sonrasına atan AB ile çok kötü durumda olan ilişkileri düzeltebileceği beklentisidir.
İşte Türkiye’deki iktidarı bu çıkmazdan Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed El Sani kurtarabilir. Bu nedenle; Suudi Arabistan liderliğindeki Körfez Ülkelerinin Katar’la anlaşması başka dış politika yorumcularının değerlendirdiği gibi iktidarla Katar arasında bir yol ayrımı değil, iktidarın ABD, AB, İsrail, Suudi Arabistan ve Mısır’la olan ilişkilerini düzeltme umudu ve şansıdır. Zaten bu konuda yapılan anlaşmaya tepki de vermediler.