Zanka

Türker Ertürk

Twitter Instagram


Türker Ertürk

Korona Virüsü salgını ile top yekûn ve partiler üstü bir mücadeleye ülke olarak gerçekten ihtiyacımız var. Özellikle bu salgının gittikçe artacak ekonomik yıkımını karşılamak için. Zaten ülkemizin ekonomisi adeta iflas durumundaydı. Kriz bu işe tuz biber ekti, şiddetlendirdi, daha da şiddetlendirecek. Yapılması gereken partiler üstü top yekûn mücadelenin önündeki en büyük engel ise maalesef iktidar.

Kriz veya felaket zamanlarında, milletimiz dayanışma ruhu içinde daima ihtiyacı olana yardım etmiştir ve her zaman da eder. İşte bu kapsamda; CHP’li belediyeler bir yandan ekonomik olarak zor durumda bulunan insanlarımıza yardım ediyorlar, diğer taraftan da parasal imkân yaratabilmek için bağış kampanyaları düzenliyorlar. Ama İçişleri Bakanlığı, CHP’li belediyelerin yardım kampanyası maksadıyla oluşturduğu banka hesaplarını bloke ettirmiş.

Kavga Neden?

Dünyanın hiçbir çağdaş ülkesinde böyle bir şey olmamıştır ve olmaz da! Halk merak ediyor ve soruyor; Toplanan paralar ihtiyaç içinde olanlara dağıtılacaksa kavga neden? Belediyeler de resmi ve yasal kurumlar değil mi? Başkanları da halk tarafından seçilmedi mi? O zaman iktidarın kafasında halka açıklayamadığı başka nedenler var.” Öncelikle bu nedenler ne olabilir, inceleyelim;

 

  1. İktidar, kampanyada toplanan paraların en azından bir bölümünü aynen deprem fonunda olduğu gibi halka hesap vermek istemeyeceği başka yerlerde kullanmak istiyordur. CHP’li belediyeler işin içinde olursa, iktidarın bu kötü niyetine takoz koyabilirler.
  2. İktidar kampanyada toplanan paraları ihtiyaca göre değil, partizanca, yandaşlarını koruyacak, halen azalan halk desteğini artıracak ve oya tahvil edecek şekilde kullanmak istiyordur. CHP’li belediyeler işin içinde olursa, bu hedeflerine ulaşmaları çok zorlaşır.
  3. Daha da önemlisi; geçmişte ve uzun dönemde (2002-2020) yaşanalar yüzünden halkın -ki buna iktidara oy verenler de dâhildir- parasal konularda iktidara güveni yoktur. Bu nedenle yardımlar, iktidarın organize ettiği hesaba değil, CHP’li belediyelerin gösterdiği hesaplara akacaktır.

  Bülent Ecevit’in Londra’da Parası Var!

Güven unsuru gerçekten çok önemli. Bir kere kaybedildi mi, tekrar sağlamak çok zordur. İktidar, ne yazık ki bu güveni kaybetmiştir. 17-25 Aralık, Zarrab, Halk Bankası, 800 bin TL’lik kol saati konuları gözlerimizin önünde cereyan etti. Hiçbirisi yargıya intikal ettirilmedi, yani hesap verilmedi. Daha geçtiğimiz Şubat’ta, CHP lideri Kılıçdaroğlu'nun avukatı Celal Çelik, sıfırlama tapelerinin bilirkişi raporu ile gerçek olduğunu, montaj olmadığı gösteren bir rapor açıkladı.

Bir gün internette “Bülent Ecevit’in Londra’daki bir banka hesabında 10 milyon pound olduğu ortaya çıktı” diye bir haber görseniz, inanır mısınız? Ben inanmam! Her insan gibi Bülent Ecevit de hatasız değildi! Ama bilinçli, ama bilinçsiz, ama bizim ülkemizdeki kirli siyasetin gereği olarak yanında hırsızlar da bulunmuştur. Ama hiç kimse Bülent Ecevit’in devletin ve halkın bir kuruşunu çaldığı konusunda beni inandıramaz! Sanırım ülkemizde yaşayan insanlarımızın ezici bir çoğunluğu da buna inanmaz. Ama iktidar için aynı güveni duymak maalesef mümkün değil ve bu güvensizlik ortamını da iktidarın bizatihi kendisi yarattı.

Korona Vergisi Olabilir!

Ayrıca devlet bağış toplar mı? Devlet vergi koyar, toplar ve hizmet eder. İlave hizmetler çıktıysa ve savaş, tabii afet ve salgın gibi zor durumlar için ayrılan ihtiyat akçesi de şimdiki gibi çarçur edildiyse, yeni kaynak yaratabilmek için yeni vergiler koyar. Örneğin; Korona Vergisi konulabilir. Ama bu dolaylı vergi şeklinde adaletsiz de olamaz. Yüksek kazancı olanlara yönelik olmalıdır! Gerekirse yardımı demokratik kitle örgütleri, vakıflar, dernekler, yardım kuruluşları ve belediyeler öncülük ederek toplar. Zaten 5393 Sayılı Belediyeler Kanunu’nun 15. Maddesi “belediyelerin bağış kabul edebileceğini” açıkça söylüyor. Hatta kanun, belediyelerin şarta bağlı olmadan da bağış kabul edebilmesine imkân sağlıyor. Esas iktidarın bağış toplaması mantıklı ve etik değil! Ayrıca; bu talebinin anayasal arka planı da yok!

Küresel boyutta olduğu için, Korona Krizini bizimle beraber tüm dünya yaşıyor. Bu nedenle, kıyas yapabilmek ve ülkemizi yöneten iktidarı daha iyi değerlendirebilmek için dünyaya, liderlere ve söylediklerine bakıyoruz. Hiçbir merkezi hükümet halkından para toplamıyor, aksine halka para veriyor. Fransa Cumhurbaşkanı Macron; “Hangi büyüklükte olursa olsun, hiçbir işyeri kapanmayacak, hiçbir Fransız gelirsiz kalmayacak, iflas etme tehlikesi yaşamayacak, esnaftan ve küçük işletmelerden bu kriz ne kadar sürerse sürsün, zor durumda olanlardan vergi alınmayacak” diyor. Üç aşağı beş yukarı aynı şeyleri Almanya, İtalya, İngiltere ve diğer Avrupa ülkeleri başta olmak üzere tüm ülkelerin liderleri de açıklıyor. Vahşi kapitalizmin uygulandığı ABD’de bile bu işe 2 trilyon dolar ayrıldı, halka elden nakit para veriliyor.

Hani Bizi Kıskanıyorlardı?

Dün (31 Mart 2020) Londra’da yaşayan Türklerle konuştum. Aynı bizdeki gibi İngiltere’de de eczane, market gibi yerler hariç her yer kapalı. Ama devlet işe gitmeyenlerin ücretinin yüzde 80’ini, evde oturdukları halde ödüyor. Esnafın kapalı olduğu sürece kazancını da hesabına yatırıyor. Ya biz? İktidar avuç açmış halktan para istiyor! Hani IMF’ye borç veriyorduk, bizi çok kıskanıyorlardı!

Halktan tasarruf ederek yardım etmesini istemek için önce şatafata ve lüks yaşama son vermek lazım. Bildiğim için söylüyorum; emin olun bizim saraydaki ihtişam, şatafat, gösteriş, hesapsız ve sınırsız harcama Londra’daki Kraliçe Elizabeth’in ikamet ettiği Buckingham Sarayı’nda bile yok. Bu nedenle; tarihi olanlar hariç saraylar satılmalı, yapılmakta olanlar durdurulmalı, VIP uçakların biri hariç Katar’dan satın alınan da dâhil hepsi, en son olarak tanesi 20 milyon TL’den Almanya’dan alınan Mercedes makam arabalarının hiç değilse üç tanesi, devlette bulunan tüm makam arabalarının yarısı satılmalıdır. Ayrıca; Suriye’deki ve Libya’daki vekâlet savaşçılarına (Özgür Suriye Ordusu) ödenen ücretler de durdurulmalıdır. Kafasında tüy bitmemiş öksüzün ve yetimin hakkı olan kaynaklarımız çağdışı “Siyasal İslamcı” ideoloji peşinde tüketilmemeli, halkımızın güvenliği, çıkarları, refahı ve şimdiki gibi zor günlerde desteklenmesi için kullanılmalıdır.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver