Bize saygı duyan, seven ve ulaşabilen herkes soruyor; “Niçin korona virüsü konusunda yazmıyor ve ekranlarda konuşmuyorsunuz?” diye. Hatta sizin “Ergenekon, Balyoz, Sivil Darbe, 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin Arka Planı, Suriye, İdlib, Libya ve Doğu Akdeniz konularında yazdıklarınız ve öngörüleriniz doğru çıktı, bu konuda ne diyorsunuz?” sorusu ile muhatap oluyorum.
Yanıtım çok net; “Ben salgın hastalıklar konusunun uzmanı değilim” diyorum. Her konuda öngörü yapmak ve geleceği okumak; falcıların, üfürükçülerin ve bunların modern zaman versiyonu olan ve ekranlarda bolca gördüğümüz komplo teorisyenlerinin işidir, ama benim işim değil! Öngörülerimin doğru çıkmış olmasının nedeni; öngörü yaptığım alanların uzmanlık ve uzun soluklu deneyim yaptığım alanlar içine girmesi ve üzerinde çok ciddi olarak çalışmış olmamdır.
Bilim İnsanı Söylüyor Diye Bilimsel Olmaz!
Gazetecilerin, popüler kişilerin, din adamlarının ve siyasetçilerin dediklerine ve komplo teorilerine değil, uzmanların söylediklerine inanmak ve itibar etmek lazım. Rehberi sorgulayıcı akıl ve bilim olmayanların sözlerine asla itibar edilmez, edilemez ve edilmemelidir.
Sadece bilim insanı olmak da yetmez! Bir görüşün veya bir fikrin bir bilim insanı tarafından ifade ediliyor olması, söylediklerinin bilimsel olduğu anlamına gelmez. Konunun uzmanı değilse, iddiaya dayanak yaptığı açıklamalar, arkasında somut kanıtlar, bilimsel veriler ve bilimsel araştırmaların sonuçları yoksa sadece bir fikirdir veya bir görüştür. Hele hele bir bilim insanı bu görüşlerini ve fikirlerini size bir dinsel cila altında sunmaya çalışıyorsa; bilin ki madrabazlık ve sahtekârlık peşindedir.
İktidarın Sicili Bozuk
Korona virüsü salgınının ülkemizdeki gerçek durumunu ne yazık ki bilemiyoruz. Çünkü iktidar gerçekleri bizden, yani halktan hep sakladı ve saklıyor. Sizi bilemiyorum ama ben iktidarın bu konudaki açıklamalarına her konuda olduğu gibi şüphe ile bakıyorum. Çünkü sicili bozuk! Cemaat yani FETÖ konusunda halkı aldattı ve yalan söyledi. FETÖ’nün siyasi kanadını hala halktan saklıyor. 15 Temmuz Darbe Girişimi’nin arka planını da! Suriye’deki, İdlib’deki ve Libya’daki gerçekleri de gizledi! İflas eden ekonomik verileri de gizliyor, devletin gücünü kullanarak değiştiriyor, değiştirmemekte direnen bürokratları görevden alıyor. Bunları yapan irade, salgın konusunda gerçekleri söylüyor olabilir mi? Tek bir hedefi var; “Bu salgını nasıl çıkarlarım için kullanırım, dış dünyadan para alabilirim, Suriye’deki, Libya’daki başarısızlıklarımı kapatabilirim, ekonomik iflası kısmen de olsa unutturabilirim ve yükselen muhalif hareketleri baskılayabilirim”.
Karantina uygulaması ve enfeksiyon riskini arttırması sebebiyle toplu yerlerde bulunmayı kısıtlamak, konunun uzmanı bilim insanlarının ivedilikle uygulanmasını istediği önlemlerden. Ama ne gezer! Örneğin; Suudi Arabistan’dan Umre ziyaretinden dönen 21 bin yurttaşımız var. Bunların karantinaya alınması gerek. Adeta şart!
Din Cilası
Cumhurbaşkanı Sözcüsü İbrahim Kalın, umreden dönenlere sağlık kontrolünün yapıldığını ve yurtlarda karantinaya alındığını bildirdi. Sanırım tepkileri engellemek ve dış dünyaya alelacele mesaj vermek için. Aynı gün (15 Mart 2020), AKP örgütü ve AK Kadınlar, isim vererek ve fotoğraflı olarak sosyal medyada “Umre vazifesini yerine getirip, kutsal topraklardan dönen kardeşlerimizi ziyaret ettik” diyerek, yan yana diz dize ve ikramlı paylaşımlar yapıyorlar. Hani karantina vardı! Ayrıca; umreden dönenler için karantina uygulaması açıklamasını yapması gereken Sağlık Bakanı’dır, sözcü değil. Bu bile, iktidar içinde eş güdüm olmadığını, esen rüzgara göre palyatif açıklamalar yapıldığını ama arkasının uygulamalarla doldurulmadığını göstermektedir.
Umarım, bu hafta toplu ibadetlere geçici olarak bir sınırlama getirilir. Bu, kişisel bir ibadet özgürlüğü değil artık. Bu, toplumun sağlığını önemseyip önemsememe durumudur. Bırakın laik yani akli ülkeleri, dinsel ülkelerde bile bu önlem uygulanmaya başladı. Aklı başında inançlı bir Müslümanın buna bir itirazı olmaz! Ama siz Diyaneti ve camileri iktidarın yalanlarının halka din cilası altında zerk edildiği parti kurumları olarak görüyorsanız; geçici olarak bile ara verilsin istemezsiniz.
Ulema Ne Diyor?
İstanbul’da veba salgını vardır ve 70 bin insan hayatını kaybetmiştir. Dinen her şey yapılmış, hacıların, hocaların ve ulemanın sözleri dinlenmiş, dualar edilmiş ve İstanbul’un tüm camilerinde Allah’ın veba belasından kullarını kurtarması için hatimler indirilmiş ama değişen bir şey olmamıştır. Padişah II. Mahmut, Avusturyalı doktorlar nezaretinde karantina uygulaması yapmak istemektedir. Ama ulema, karantina uygulamasının caiz olmadığı ve Allah’ın kulları için takdir ettiği kaderi değiştirmeye çalıştığı gerekçeleri ile itiraz etmiş ve karşı çıkmıştır. II. Mahmut ise ulemayı zor kullanarak geçmiş, tercihini bilimsellikten yana kullanmış ve veba belasından İstanbul’u kurtarmıştır.
Daha sonra Almanya’da Genelkurmay Başkanlığı’na kadar yükselen Helmuth von Moltke, o tarihlerde danışman subay olarak İstanbul’dadır ve olayları bire bir yaşamıştır. Moltke, Osmanlı’yı değerlendirdiği ve Berlin’e muntazaman gönderdiği rapor niteliğindeki mektuplarından birinde “Ulema var olduğu sürece veba var olacaktır” şeklinde yazmıştır.
Sonuç olarak söylemek gerekirse; rehberiniz sorgulayıcı akıl ve bilim olmazsa dün veba, bugün korona, yarın bir başkası hep var olacaktır. İnsanlığın karşılaştığı tüm sorunlar, sorgulayıcı akıl ve bilim ile çözülür. Tarih bunların yüzlerce, binlerce örnekleriyle doludur. Bazı sorunların çözümü zaman alsa bile, sorgulayıcı aklın ve bilimin dışında çözüm aramak gaflettir ve çağdışılıktır.