Zanka

Türker Ertürk

Twitter Instagram


Türker Ertürk

Arap ve İslam Dünyasının en önemli örgütü olan İslam İşbirliği Teşkilatı’nın (İİT) üye 57 ülkesinin liderleri ve hükümet başkanları, Gazze’deki tek taraflı savaşın ve Filistinlilere yönelik etnik arındırmanın başlamasının üzerinden geçen 36 gün sonra ancak toplanabildi. 11 Kasım 2023 Cumartesi günü Suudi Arabistan’ın başkenti Riyad’da toplanan İİT, 31 maddelik ortak açıklama yaptı. Ama açıklamanın İsrail’in akıttığı kanı durdurabilmek açısından hiçbir ağırlığı yok.

Arap ve İslam Dünyası ortak bir açıklama yaptı ama içinde İsrail’e yönelik ortak karar, eylem, diplomatik ilişkilerin askıya alınması veya seviyenin düşürülmesi, yaptırım, ambargo, İbrahim Anlaşmalarının gözden geçirilmesi yoktu. İsrail’in arkasında olan Batı ülkelerine karşı petrol ambargosunu akıllarına bile getirmek istemediler. Suudi Arabistan’ın petrol ambargosu konusunda kötü deneyimleri vardı ve açıkça söylemek gerekirse ABD başta olmak üzere Batı’nın bu konuda misilleme yapmasından korktular.

Laf Çoktu Lakin Sonuç Yoktu

Petrol İhraç Eden Arap Ülkeleri Birliği, 1973 Yom Kippur Savaşı’nda, ABD’nin İsrail Ordusu’na destek vermesine karşı petrol ambargosu ilan etmiş, ambargoya öncülük eden Kral Faysal, ambargonun başlamasından iki yıl sonra, 25 Mart 1975’de kendi sarayında öldürülmüştü. Suikastın faili ise, Kral’ın uzun yıllardır Amerika’da yaşayan yeğeni Faysal bin Musâid’di. Netanyahu Arap ülkelerinin liderlerine “Eğer iktidarınızı ve çıkarınızı korumak istiyorsanız, yapabileceğiniz tek bir şey var, o da sesinizi kesmek!” derken; geçmişi, suikastları ve Arap Baharını anımsatarak tehdit ediyordu. Sanırım Arap liderler mesajı aldı. Arap ve İslam Dünyasında kendi kamuoylarına yönelik bol bol nutuk, çok laf, hamaset ve kınama vardı ama Filistin’de akan kanı durdurmak açısından hiçbir sonuç yoktu.

İsrail, 1973 Savaşı’ndan ve 1982’de Lübnan’ı işgal etmesinden bu yana en sürekli, en kapsamlı ve en zor askeri operasyonunu sürdürüyor. Süreç uzadıkça İsrail’in yaptıklarına yönelik uluslararası tepkiler büyüyor, hatta antisemitizm tekrar yükseliyor. Ama savaşı durduracak eylemsel bir girişim yok. Hatta; ABD başta olmak üzere Batı’nın İsrail’e verdiği destek hala devam ediyor. Kınamanın, eleştirmenin ve Birleşmiş Milletlerde (BM) diplomatik girişim yapmanın ötesinde, savaşı durduracak ciddi hiçbir girişim yok. Küresel Güney’den, Çin’den de ciddi bir tepki yok! Hatta Hindistan, İsrail’e destek veriyor.

Savaşı Durduracak Tek Güç

Ne yazık ki bugün savaşı durduracak tek güç; uluslararası kamuoyunun yani halkların gücüdür. Batı’daki eylemler, kendi hükümetleri üzerinde savaşı durduracak bir girişim yapmaları için baskı unsuru olabilir. Ayrıca Arap Halklarının hareketlenmesi ve protesto eylemleri; demokratik olmayan iktidarları üzerinde Arap Baharı gibi bir korku yaratabilir ve Filistin konusunda radikal bir politika değişikliğine zorlayabilir. Bunların dışında savaşı durduracak bir güç şimdilik yok.

İsrail, 7 Ekim'den bu yana Gazze'ye yaklaşık olarak 25.000 ton patlayıcı attı. 6 Ağustos 1945'de Hiroşima'ya atılan nükleer bomba ise 15.000 tona eşdeğerdi. Sanırım bu kıyaslamayla İsrail'in Gazze'ye yönelik devam ettirdiği tek taraflı savaşın ne kadar yıkıcı olduğu daha iyi anlaşılabiliyordur.

Olmasaydı ABD İcat Etmek Zorunda Kalacaktı

Merak edilen konu şu; ABD’nin Gazze’de insanlık ve savaş suçları işleyen İsrail’e sınırsız destek vermesinin nedeni nedir? Bir görüşe göre; ABD Başkanlarının İsrail’e kendi iradesini zorlamaya güçleri yetmez. Çünkü Yahudi Lobisinin ABD Kongresi’ndeki gücü, ABD Başkanlarının gücünden daha fazladır. Bu yanlış bir değerlendirme değil ama durum farklı ve bayağı ötesinde.

İsrail’in ABD’ye ihtiyacından daha çok, ABD’nin İsrail’e ihtiyacı var. İsrail dünyanın en kritik bölgesinde ve ABD’nin jeopolitik gücünün bir uzantısı durumunda bulunuyor. Bugün ABD’nin başkanı olan Biden’ın 1980’li yıllarda senatörken söylediği, bugünlerde anımsanan ve hatta kendisinin İsrail’i ziyareti sırasında tekrar ettiği bir sözü var; “İsrail olmasaydı, ABD onu icat etmek zorunda kalacaktı” diye.

ABD’nin İsrail’e Olan İhtiyacı Eskisinden Daha Fazla

Dünyanın ekonomik, siyasi ve askeri ağırlık merkezi doğuya kayarken, dünya çok kutupluluğa doğru evirilirken, eskisine göre göreceli olarak güç kaybeden ABD’nin enerji bakımından zengin olan Ortadoğu bölgesinde bulunan İsrail’e eskisinden daha çok ihtiyacı var. Ayrıca Ortadoğu, Çin’in Kuşak Yol Projesi açısından ve Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlaması nedeniyle de stratejik öneme sahip. ABD, bu yüzden Kuşak Yol Projesini sekteye uğratmak ve karşı seçenekler yaratmaya çalışmaktadır. Hindistan’dan Basra Körfezi’ne ve oradan da İsrail üzerinden Avrupa’ya uzanan ticaret yolu girişimi de bu kapsamdadır.

Geçmişte Suudi Arabistan, ABD’nin sadık ve sözünden dışarı çıkmaz bir müttefiki idi. Hatta Körfez Ülkeleri de bu bağlamda değerlendirilebilir. Ama günümüzde dünyanın çok kutupluluğa evirilmesi ile birlikte farklı jeopolitik seçenekler peşinde koşuyorlar, daha bağlantısız dış politikalar izliyorlar ve eskisi gibi söz dinlemiyorlar.

Biden, Gazze’de insanlık dışı bombalama sürerken ve Filistinlilere etnik arındırma yapılırken İsrail’e gitti, “ama” ve “fakat” demeden İsrail’e koşulsuz destek verdi. Çünkü; Biden’ın da defalarca ifade ettiği gibi İsrail, ABD’nin Ortadoğu’daki emperyalist gücünün uzantısıdır ve eğer var olmasaydı ABD onu icat etmek zorunda kalacaktı.

İş Sevip Sevmeme Meselesi Değil

İsrail’i, İngiltere Ortadoğu’daki petrol kaynaklarını ve emperyalist çıkarlarını kontrol altına almak için Balfour Deklarasyonu ile icat etti. Balfour Deklarasyonu; Lloyd George'un başbakanlığındaki Britanya Savaş Kabinesi’nde dışişleri bakanı olan Arthur Balfour tarafından başlatılan ve sonuçta Filistin'de bir Yahudi devletinin yani İsrail’in kurulmasıyla sonuçlanan girişimdir.

İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra İsrail’i destekleme görevini ABD üstlendi. ABD, her yıl yaklaşık 4 milyar dolar ve görünmeyen kalemlerle birlikte bunun çok daha da fazlası ile İsrail’e yardım ediyor. İsrail açıkça insanlık ve savaş suçları işlerken bile ABD desteklemeye devam ediyor. Bu; Biden ve 1948’den bu yana ABD’yi yönetenlerin Yahudileri ve İsrail’i sevmeleri veya Yahudi Lobisinin iradesine teslim olunması meselesi değildir.  



Bu içeriğe emoji ile tepki ver