Zanka

Devlet Bahçeli’nin mitingini izlemek üzere yola düzüldüm. Bilen bilir, bu tür etkinliklerde Atatürk Kültür Merkezi civarı park etmiş araçlarla dolup taşar.

Park yeri bulduğuma şaşırarak İstasyon Caddesi’nde yaya olarak ilerliyorum. Zaten caddeyi trafiğe kapamışlar. Saat on altıda yapılacağı duyurulan mitingin, on yedide yapılacağını öğreniyorum. Olsun, medreseler civarında dolaşır, insan manzaraları izlerim, diyorum.

Sahne kurulmuş, tüm hazırlıklar tamam, sadece seyircilerle Devlet Bahçeli eksik. Mitingin neredeyse yanı başında 4 Eylül Kitap Fuarı devam ediyor. Halihazırdaki insan kalabalığı Bahçeli’ye ilgi gösterecek mi, göstermeyecek mi merak ediyorum.

Kale Cami’nin sol tarafında kalan merdivenlerden birine oturup bekliyorum. Hava güzel, çok sıcak değil. Oysa iki gün önce cehennem misali kavruluyorduk. Yaşı epey geçkin, sağlıyı yerinde olmayan Sayın Bahçeli için bugün özellikle kararlaştırılmış olmalı, sıcak havanın yaşlı ve hasta insanları ne denli etkilediği ortada Mine, diyorum.

Kafamdan böyle alelade havadan sudan şeyler geçerken, siyah takım elbise giymiş, bıyıklarına mensup oldukları ideoloji doğrultunda şekil vermiş beş- altı kişilik gurupları görüyorum. Hah, sıkılmıştın, tüm dikkatini bu insanlar ver, otur keyifle izle, diyorum.

İkindi ezanı okunuyor. Kale Cami’ne akın eden cemaat, içerde yer bulamadığı için çıkıp el birliğiyle dışarıda namaz kılmak üzere sergi yayıyor. Bu arada mitinge yaklaşık yarım saat kalmış. Spiker gayretle birtakım ayarlamalar yapıyor. Sürekli “Ön tarafta partililer, görevliler olacak, lütfen arkadaşlar yerleşelim, platformu geçmeyelim.” diyor. O, bu şekilde nefesini tüketirken, partililerin medresede çay içtiğini görüyorum.

Nereden biliyorsun diyeceksiniz, biliyorum çünkü yerimden kalkıp hemen önümdeki dini kitaplarla ve tarikat yayınlarıyla tıka basa doldurulmuş kitap fuarını şöyle bir gezip medreseye girdim. Karınca misali insan kaynıyordu. Siyah takım elbiseli, malum bıyıklı beyefendiler öbek öbek dağılmış, masalarda çay içiyorlardı. Tekrar karargâh bellediğim merdivenlerdeyim. Devlet Bahçeli nihayet sahnede. Gür bir sesle:

Büyük Türk Milleti,

Değerli Dava Arkadaşlarım,

Saygıdeğer Hanımefendiler, Beyefendiler,

Şeklinde kalabalığa seslenip konuşmasına başlıyor. Allah nazarlardan saklasın, Sivas Cumhuriyet Meydanı tıpkı bir gelincik tarlasını andırıyor, diyor. Sivaslı kardeşlerimizin yanı sıra, Amasyalı kardeşlerimize, Tokatlı kardeşlerimize, Çorumlu kardeşlerimize, Yozgatlı kardeşlerimize hoş geldiniz diyorum… Açık hava toplantımızın düzen, tertip ve temininde emeği geçen teşkilatlarımızın değerli mensuplarına özellikle teşekkür ediyorum, diyor. Ve sırasıyla altılı masaya, Cumhur İttifakını desteklemeyenlere hatta enflasyona bile verip veriştiriyor.

Miting pek kalabalık değil. Zaten sonradan İstasyon Caddesi’nden geçerken caddeye park etmiş araçların plakaları gözüme çarpıyor. Sungurlu’dan tutun Samsun’a varana kadar parti logolu onlarca, belki yüzlerce araç.

2023 seçimi için Sivas’tan başlatılan miting, seçmen için yapılan bir mitingden ziyade, rakımı yüksek, havası hoş şehirde, açık havada yapılan bir teşkilat toplantısı gibi. Çevre illerden parti il ve ilçe teşkilatına mensup insanlar atlamış arabalarına gelmişler.

Sivas halkı bu mitinge teveccüh göstermemiş. Daha çok muhafazakâr ve milliyetçi olan halk, ilgi göstermemiş olsa bile AKP seçmeni gelir diye tahmin etmiştim ama onlar da pek yok. AKP’nin kalesi Sivas, mitinglerin start verildiği Sivas; yüksek enflasyon, ekonomik buhran, hayat pahalılığı ve adam kayırmacığından bıktı, iktidardan desteğini çekti mi? Bunu seçimden sonra öğreniriz.

Bu mitingde, MHP’nin iddiası ve varlığı olmayan sembolik bir partiye dönüştüğünü gördüm...

Bu mitingde, AKP ve Erdoğan’ı ağzından düşürmeyen Bahçeli’nin partisini lağvettiğini gördüm...

MHP’nin miting meydanını doldurmak için teşkilatlardan ve siyah takım elbise giymiş, topuğuna basan adamlardan medet umduğunu, bunu da saklamadığını gördüm…

Hiç kuşkusuz MHP Türk siyasi tarihinde tuhaf bir yer edindi. Yıllar yılı AKP’ye karşı yiğitçe muhalefet etmiş Sayın Bahçeli, bir sabah ansızın AKP’yi desteklemeye, en önemlisi başkanlık sisteminin yolunu açmaya karar verdi.

Ve bugün geldiğimiz noktada Sayın Bahçeli’nin bu çıkışından sonra, muhalif seçmende “ya bu da Erdoğan’ın tarafına geçerse” paranoyası gelişti.

Aslına bakarsanız milliyetçi olsun olmasın, muhalif seçmen için Bahçeli’nin saf değiştirmesi büyük bir travmadır. Siyasete, siyasetçilere karşı güvensizliğin artmasındaki etkenlerden biridir.

Çünkü muhalif seçmen tıpkı Bahçeli gibi bir sabah kalkıp aniden Erdoğan’ı destekleme kararı almaz.  Milliyetçi ya da sol görüşte yer alan seçmen, Atatürk’e ve laik cumhuriyete mesafeli bir partinin safına geçmez.

MHP’nin seçmenini dolandırdığı ortada. Vatandaş marketten tereyağı alıyor. Eve gelip paketi açıyor, yağı tencereye koyuyor, o da ne, bal gibi de margarin.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver
42