Zanka

İnsan Hakları Eylem Planı açıklandı. Nasıl ekonomi kötüye gittiğinde ekonomik paket üstüne paket açıklanıyor, acı reçeteler sunuluyor, burası çok önemli cümlesinin sık sık tekrarlandığı brifingler veriliyorsa insan hakları çiğnendiğinde, hukuksuzluk, başıbozukluk katlanılmayacak düzeye geldiğinde de İnsan Hakları Eylem Planı ismiyle birtakım sözlü girişimler oluyor.

Sözde kalacağından, uygulanmayacağından eminim. Çünkü insan hakları, hukukun üstünlüğü ve adalete önem verilseydi, adalet istenecek duruma düşülmezdi. Hukuksuzluğun sebebi suçlusu CHP olamaz, faiz lobisi olamaz, Yahudi lobisi ve dış güçler olamaz. Uygun düşse suçlarlardı.

Hiçbir başarısızlığı üzerine almayan, kabahati büyük bir pişkinlikle hep başkalarında arayan iktidar, bu eylem planını açıklayarak kanunsuz, nizamsız, haksız, hukuksuz bir düzenin varlığını ve bu düzenden de zat-ı şahanelerinin mesul olduğunu kabul etmiş oldu.

Hoş, Cumhurbaşkanımız “İnsan Hakları Eylem Planının hazırlığında asıl belirleyici milletimizin ihtiyaç ve talepleri olmuştur" demiştir ama niçin ihtiyaç duyulduğunun ayrıntısına girmemiştir. Bu planın nihai amacının yeni sivil Anayasa olduğunu belirterek, aslında; hakmış, hukukmuş... Bunlar üzerinde durulmayacak önemsiz şeyler, amacım Anayasa’yı değiştirip seçimlerde tekrar Cumhurbaşkanı adayı olabilmek. Bu ulvi amaç için İnsan Hakları Eylem Planı sadece girizgâhtır demek istemekte. Pek tabii  anlayana.

Belge on bir temel ilkeden, dokuz amaçtan, elli hedeften, üç yüz doksan üç faaliyetten oluşuyor. On bir temel ilkenin onuncu maddesi şu şekilde: “Hukuk devleti hak ve özgürlükler ile adaletin teminatı olarak her alanda tahkim edilir.” Siz adaleti ne hâle getirdiniz ki böyle bir madde koyma gereği duydunuz? Biz hukuk devleti değil miydik, hak ve özgürlüklerimiz teminat altında değil miydi, bu özgürlüklerimiz her alanda kuvvetli ve geçerli değil miydi? Girişim samimi değil, hukuksuzluktan menfaat elde edenler tutup da bir sabah aniden haktan hukuktan bahsederlerse doğru söylediklerine kim inanır?

Başkanlık sistemi için Anayasa’da değişiklik yapıp referanduma sunmamışlar mıydı? Şimdi yeni Anayasa adı altında Erdoğan'ın tekrar seçimlere girebilmesi için çalışmalar başlattılar.

Adaylık ve Seçimi (Madde 101) diyor ki:

Bir kimse en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebilir. Cumhurbaşkanlığına, siyasi parti grupları, en son yapılan genel seçimlerde toplam geçerli oyların tek başına veya birlikte en az yüzde beşini almış olan siyasi partiler ile en az yüz bin seçmen aday gösterebilir.

Başkanlık sisteminin diktatörlüğe dönüşmeyeceğini, demokratik bir sistem olduğunu anlatabilmek ve referandumdan geçirebilmek için böyle bir madde koydular. Şimdi pişmanlar. Yine mevcut Anayasa’da değişikliğe gidip bir kişi beş dönem, on dönem Cumhurbaşkanı olabilir maddesi koymaya kalkışsalar zaten en başta buna meclisteki sayıları yetmeyecek. Sonra mümkün olsa bile yandaş medya ile uyuşturulmuş AKP seçmeni dahi Cumhurbaşkanı mı seçiyoruz padişah mı, diyecek. Muhalifler kıyamet koparacak, dünya nezdinde tek adam yönetimi resmileşecek. Bu sebeple darbe Anayasa’sı bize yakışmıyor, deyip yola çıktılar.

Bu çalışmayı yönetenlerden biri de Mustafa Destici. Yeni Anayasa için yaptığı parti ziyaretlerinden sonra, millet ittifakı başkanlık sistemini istemiyor, güçlendirilmiş parlamenter sistem istiyorlar, biz ise başkanlık sistemine devam etmek istiyoruz. Yeni Anayasa için sayımız yeterli gelmiyor, üç yüz otuz sekiz oyumuz var, değişiklik için üç yüz altmış oy gerekiyor. Muhalefetle uzlaşalım, bizim istediğimiz ve onların istediği Anayasa, yani iki Anayasa referanduma sunulsun, şeklinde açıklamalar yapıyor.

Eğer becerebilirlerse referanduma yeni Anayasa değil, Erdoğan'ın akıbeti sunulacak. İnsan hakkıymış, hukuk devletiymiş bahane. Bir büyük çıkmazdalar, zor durumdalar.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver