Zanka

Başörtüsüne özgürlük diye yıllar yılı yeri göğü inlettiniz. Başörtülü sayısı üçe-beşe katladı, şimdi o örtünün altındaki kafaların özgürlüğü niçin zorunuza gidiyor?

Günün birinde bana başörtüsüne bayrak muamelesi yapan yeşil takkeliler, başörtüsünden tiksinecekler deselerdi inanmazdım. Şu günlerde bu insanlar o raddeye geldi. Ne hoş, beter olsunlar, elleriyle ettiler gönülleriyle çeksinler.

  

                                                        

                                              

Çeksinler çünkü bunun nelere mal olacağını bilemediler. Başörtüsü ortaokul ve liselerde serbest olur olmaz muhafazakâr, dindar hatta orta kesim Anadolu insanı derhal kızının başını kapattı. Acaba reşit olmamış bu çocuklar gerçekten saçını saklamak, her yönüyle dindar bir yaşam sürmek istiyor muydu?

Başörtüsü takma özgürlüğü, ailelerin kızlarının başını kapama özgürlüğüne dönüştü.

Çocukların özgürlüğünden bahsedebilir misiniz? Bu aileler efendim biz çocuğumuza sorduk “Elbette takarım, bu benim istediğim bir şeydi, zaten kapanacaktım.” dedi diyecekler.

Derler demesine de adı üstünde çocuk, neyi dayatır neyi hoş gösterir neye özendirirseniz o yöne kayar.

Oysa kapanma mevzu oldukça önemli bir karar. Kişi reşit olduktan sonra buna karar vermeli.

Çünkü çocuk büyüyüp sosyal hayata dâhil oldukça, modern dünyanın modern yaşam tarzını benimseyebilir.

Sosyal medyanın da yardımıyla kendi küçük dünyasından, muhafazakâr aile yaşamından çıkıp akranları neler yapıyor, neler yaşıyorsa o da bunları isteyebilir.

En doğal hakkıdır da fakat vaktinden önce başına kutsal bir taç misali kondurulmuş örtünün öngördüğü yaşamla, çocuğun ya da gencin hayalini kurduğu yaşam birbirine zıt olacak.

Örtünün simgelediği dindar hayatı yaşamayacak, yaşamak istemeyecek.

Küçük yaşta kapandığı için de o örtü artık onun bir uzvu hâline dönüşecek. Yokluğunda kendini çıplak hissedecek.

Nasıl otuz yaşına dek başörtüsü takmamış bir kadının sonradan bunu kullanması oldukça güç ise on iki yaşında başı kapatılmış bir çocuğun reşit olduğunda başını açması da o denli güçtür.

Sizin dinin gereği diye dayattığınız başörtüsüyle, güneş batarken bir bankta sevgilisiyle el ele tutuşma, öpüşme hayali kuracak. Bir bara gidip bira içme hayali kuracak.

Tüm bunlar hayallerinde de kalmayacak, dünyayı keşfetmek, diğerlerinin yaşadığı gibi yaşamak isteyecek.

İftardan önce okey salonuna gidip okey oynayacak, belki oruç tutmayacak, namaz kılmayacak.

Eğer bir şeriat devleti olsaydık diğerleri diye bir şey olmayacaktı. Fakat biz vatandaşı din ve vicdan özgürlüğüne sahip laik bir ülkeyiz.

O çocuk önünde sonunda kafasındaki örtüye rağmen o özgürlüğü tatmak ve o örtüyle her şeyi deneyimlemek isteyecek.

Dindar, muhafazakâr ve yeşil takkeli yazarlara şunu sormak istiyorum: Siz başörtüsü takan bir kadının saat saat, dakika dakika nasıl yaşaması gerektiğini, nelerden sakınıp neleri yapması gerektiğini düşünüyorsunuz?

Elbette kadının son derece izole ve tüm ibadetlerin eksiksiz şekilde yapıldığı bir hayat sürmesini istiyorsunuz.

Yani kabaca başörtüsü eşittir namaz, başörtüsü eşittir erkeğin gözünden uzak bir yaşamdır diyorsunuz.

İşte özgürlük adı altında çocukların başını kapattığınız müddetçe kafanızdaki bu kadın figürü hayallerinizden öteye geçemeyecek.

Kişi ancak olgunluğa eriştikten sonra sizin öngördüğünüz başı kapalı ve dindar yaşamı tercih edebilir.

Yoksa yıllar yılı güya mağduriyetini yaşadığınız başörtüsünün, bugün olduğu gibi örtülü fakat şöyle böyle olanının mağduriyetini yaşamak durumunda kalacaksınız.

              



Bu içeriğe emoji ile tepki ver