Zanka

Libya’da vekâlet savaşlarına start verildi. Buradaki halk onun bunun oyuncağı olup birbirini kırmak üzere hızla Suriye olma yolunda. Zaten 2011 yılından beri süre gelen iç savaşta binlerce insan öldü, binlercesi yerinden yurdundan oldu.

O Hafter’i destekliyor öteki Ulusal Mutabakat Hükümetini… Hangi ülke kimin yanında sayıp dökecek değilim, bu garabeti ezberlemiş, futbol taraftarı misali kim kimi tutuyor iyice öğrenmişsinizdir.

Biz de dâhil, pastaya üşüşen sinekler gibi herkes Libya’da. Uzaktan uzağa zengin petrol kaynakları olan ülkenin insanlarını kukla gibi oynatarak menfaat güdüyor, güç gösterilerine giriyorlar. Libya üzerinden kıta sahanlığı mücadelesi, Akdeniz'deki petrol ve doğal gaz arama yarışındalar.

Suriye'deki vekâlet savaşlarının ilk yıllarını hatırlayın, şimdi Libya'da da aynı manzara hâkim. Bugün sadece öne çıkan iki taraf savaşıyor. Bir-iki sene sonra kimin eli kimin cebinde, kim kiminle mutabakat yaptı, hangi bölgede hangi yeni kuvvetler peyda oldu, hangi ülke buraya ne kadar silah yığdı, hangi illegal gruplar nereleri yağmaladı, ne zaman ateşkes sağlanıp ne zaman bitti, hangi ülke hangi tarafın askerini eğitip silahla donattı belli olmayacak.

Tıpkı Suriye'deki gibi insanlar ülkesini terk edecek. Diyebilirsiniz ki bize ne canım, Suriyeliler gibi sınırımıza yığılıp ülkemize akın etmeyecekler. Daha çok İtalya ve Avrupa ülkelerine göç edecekler.

Binlerce insan yollara düşecek, belki binlercesi Akdeniz'de boğulup gidecek, binlerce insan yerinden yurdundan olacak, çocuklar ölecek, “Ayla bebeklerin küçücük bedenleri kıyılara vuracak.” Yangın yıllar yılı sönmeyecek kargaşa, kan, gözyaşı bitmeyecek. Ne için, çeşitli ülkelerin çeşitli ulusal çıkarları doğrultusunda kıta sahanlığı, petrol aramaları, deniz üstünlüğü bilmem nesi için. Ulusal çıkarlarınız batsın. Herkes buraya üşüştü, kazanan olur mu sanıyorsunuz?

SİZ KİMİ TUTUYORSUNUZ

Yakın zamanda çekirdeğimi alıp sosyal medyada Cüneyt Özdemir ile Ahmet Şık’ın kavgasını izledim. Ne demek çekirdek, bu hoş bir ifade olmadı, diyebilirsiniz fakat iki gazetecinin çekişmesinin gidişatı ve seviyesi çekirdek yerken izlenecek türdendi.

Ben bu adamları televizyon ekranlarında saçları başları taralı, elleri yüzleri temiz tertipli, ceketli kravatlı hâllerinden, kurdukları düzgün cümlelerden ötürü üslubu hoş, tavrı seçkin, lafı sözü asalet kokan kimseler sanırdım. Ekran yanılsamasıymış.

Hoş, şimdi insanlar hipodromda yan yana koşturan iki ata tezahürat yapar gibi taraf tuttu, bastır bastır! Diye bağırmakta ama ben isterdim ki iki adam dolduruşa gelip ahalinin eğlencesi olmayacak kadar aklı başında, soğukkanlı, ağır oturaklı ve zeki olsun.

En başta birbirlerini eleştirirken kelimeleri seçe seçe, onları hoyrat bir hitaba dönüştürmeden düzgün cümleler kursunlar. Kimse kimseyi çirkin bir şekilde tenkit etmesin. Marifet bunda, yoksa herkes herkesi rencide edebilir, aşağılayabilir, kurna kavgası yapan kadınların saç baş yolduklarında sarf ettikleri sözleri söyleyebilir, bunlar bir beceri bir yetenek, bir birikimin ya da üstün bir aklın yansıması değildir.  

İki adam birbirine söverken taraftarları alkış tutuyor ya… Ne yani, onlar da vay be! Ne yaman kötü laf ettim diye kendileriyle gurur mu duyuyorlar? Her şey bir yana, vitrindeki görüntülerinin aksine özel hayatlarındaki tarzları, konuşma biçimleri hakkında bilgi sahibi olduk. Onlara ve sosyal medyaya teşekkür ediyorum. Bilgi bilgidir sonuçta.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver