Çok kez görüp tecrübe ettik, bir nevi doğa kanununa dönüştü.
Bir siyasi parti ne kadar uzun süre iktidarda kalırsa o kadar çok yıpranıyor, yozlaşıyor, bir noktadan sonra tüm enerjisini birikimini ülke yararı ülke yönetimi için kullanmıyor, tüm enerjisini tüm birikimini seçim kazanmak, yandaş temin etmek, muhalif partileri sindirmek için kullanıyor.
Yine çok kez görüp tecrübe ettik, bir nevi doğa kanununa dönüştü. Muhalif siyasi partinin başındaki lider ne kadar uzun süre partinin başında kalırsa o kadar çok yıpranıyor, yozlaşıyor, bir noktadan sonra tüm enerjisini ve birikimini seçim kazanıp iktidar olmak için kullanmıyor. Tüm enerjisini ve birikimini parti içinde yandaş temin etmek, parti başkanlığı koltuğunu korumak, parti içinde çıkan çatlak sesleri susturmak için kullanıyor.
Ne büyük trajedidir ki bizim iktidarımız da böyle, muhalefetimiz de. Her iki taraf da küf tuttu, her iki taraf da el birliğiyle zamanı dondurdu. Hiçbir şey ilerlemiyor, hiçbir şey değişmiyor. Ülkeyi sonu gelmeyen kör bir döngüye soktular, hep aynı şeylerin yaşandığı yörüngeye oturttular. Dönüp duruyor, her şeyi en baştan alıp aynı şeyleri bilmem kaçıncı kez yaşayıp duruyoruz.
Konumlar, koltuklar, liderler o kadar uzun zamandır sabit ki kürsüden millete çektikleri nutuklar bile değişmiyor. Sözlerin bir hükmü kalmadı, bakar görmez hesabı insanlar duyuyor fakat dinlemiyor.
Muhalefet “Ey vatandaş! Hak hukuk adalet kalmadı, yiyecek ekmek bile kalmadı.” derken dönüp de bakmıyor, başımız yerde usul usul kafa sallıyoruz.
İktidar “Ey vatandaş! Bizden önce yol mu vardı, cep telefonu mu vardı? Ortada başarılamamış bir iş, bir kusur varsa kabahat muhalefetindir.” derken dönüp de bakmıyor, başımız yerde usul usul kafa sallıyoruz.
Belki iktidarın ve muhalefetin sarf ettiği sözcükleri başka insanlar sarf etseydi, parti liderleri değişse koltuklar yeni simalara devredilseydi, vatandaş olarak içine düştüğümüz bunalımdan çıkar, umut içinde başımızı kaldırıp gözlerimiz parlayarak anlatılanları duyar, olan biteni görmek için gayret ederdik.
Kimse değişmedi, herkes koltuğuna vidalanmış misali kıpırdamadan oturuyor fakat şu günlerde bataklığa dönüşmüş durgun gölümüzde hareketlenme var. Kaç haftadır bir mafya lideri ortalığı birbirine katıp karıştırıyor. Sedat Peker geçmişte de gündeme gelmiş pek çok usulsüzlüğü, çarpık ilişkiler ağını avamın hoşuna gidecek tarzda sosyal medya vasıtasıyla ilan ediyor.
Dersi sıkıcı bir şekilde anlatan, öğrencinin dikkatini toplayamayan bir öğretmenden ziyade türlü şaklabanlıklar yaparak kendini dinletmeyi başaran bir oyuncu gibi. Bankalardan çekilen geri ödendi mi ödenmedi mi belli olmayan krediler, ihalelerde yapılan usulsüzlükler ve saymakla bitiremeyeceğim daha neler neler…
Biz bu anlatılanları bilmiyor muyduk? Emin olun biliyorduk fakat yıllar yılı dinlediğimiz ağızlardan değil de bir kabadayıdan duyunca gözlerimiz açıldı. İktidar ve muhalefet tarafından kör döngü etrafında köreltilmiş algılarımız faaliyete geçti.
Fakat yine ülkede yolunda gitmeyen her şeye sırtımızı dönüp kulaklarımızı tıkayacağımız eski durgun günlerimize dönecek gibiyiz çünkü Sedat Peker gördüğü ilgiden dolayı kontrolünü kaybetti. Bu hızla giderse yakında millet ondan da bıkacak. Malum bu mecra her şeyi çabucak tüketir sıradaki der.
Sonra illegal birinin illegal işleri deşifre etmesi gidişatı değiştirmez. Muhalif partilerin başı değişmedikçe bugünler sadece tebessüm ederek hatırlayacağımız günler olarak kalacak hepsi bu.