Zanka

Savcı Eyüp Akbulut’u izliyorum, son derce ciddi bir yüz ifadesi takınmış hatta kaşları hafif çatık, kendini tanıtıp konuşmasına başlıyor.

“Bu video kaydını uzun zamandır izlediğim haksızlıklar hakkında konuşmak ve başlatılmış olan bir soruşturmadan insanları haberdar etmek için yapıyorum. Bu vasatta hareket bizzat neticedir.” deyip sokağa çıkma yasağının, maske takmanın, seyahat kısıtlamalarının hukuka aykırı olduğunu, bir hukuk devletinde bu uygulamaların olamayacağını anlatıyor.

Videoyu izlerken o kadar şaşırıyorum ki… Hadi Çin’deki uygulamalar için komünist, içine kapanık bir ülke olduğu için özgürlükler kısıtlı, bireyin nasıl bir yaşam süreceği bile devlet eliyle belirleniyor diyelim. Hukuka aykırı diye bahsettiği yasaklar küresel salgın nedeniyle hukukun medeniyetin beşiği kabul edilen Avrupa ülkelerinde niçin uygulandı?

Genç savcı belli ki her şeyi göze almış fakat uğrayacağı zararı karşılamayacak şeyler için isyan ediyor çünkü bahsettiği yasaklar hemen hemen tüm dünyada tatbik edildi fakat yasaklar devam ederken bir bizde iktidar kongreler düzenleyip salonları tıka basa doldurdu. Bir bizde sade vatandaş üç-beş kişiyle mevtaya veda ederken, siyasetçi cenazeleri büyük kalabalıklarla yapıldı. Hukuka aykırı dediği şeyleri bile yanlı uyguladık. O zaman hukuka iki kez aykırıdır dememiz mi gerekiyor Sayın Savcım?

Sonra Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Türkiye’yi dünyaya tanıtmak için çektiği videoda çalışanların taktığı “Ben aşılıyım” maskeleri temel hak ve hürriyetlere uygun düşer mi, insan onuru ve gururunu incitmez mi? Ülkemizin tanıtımı şöyle dursun, dünya nezdinde imajını zedelemez mi? Peki, bu uygulamaya da iki kez hukuka aykırıdır diyelim.

Soruşturma, görevden men her şeyi göze almışsınız. Vasatta hareket bizzat neticedir, deyip idealistliğe soyunmuş, toplumu bilgilendirmek, itiraz edin hukuka aykırıdır demek için kendinizi feda etmişsiniz.

Keşke hukuka aykırıdır demeden önce biz ne kadar hukuk devletiyiz bunu dile getirseymişsiniz. Keşke Türkiye yüz seksen ülke arasında basın özgürlüğü listesinde yüz elli dördüncü sırada, deseymişsiniz. Cezaevlerinde en çok gazeteci bulunan ülkeler içinde Çin’le başa baş gidiyoruz, Arabistan’ı, İran’ı bile geride bırakmışız, deseymişsiniz.

Gazeteci ve hapis meselesi hukuka aykırı mı değil mi bunu tartışamam, diyebilirsiniz. Gözaltı sürelerinin uzunluğu hukuka uygun mudur Sayın Savcım?

Ergenekon, Balyoz davalarında sorgusuz sualsiz içeri atılmış, bugünlerde hepsi kumpasmış denen vahim olaylarda onca insanın durumu hukuka uygun mudur?

Adı batasıca bankaya para yatırdı diye kodeslere istiflenen öğretmenlerin, memurların durumu hukuka uygun mudur?

FETÖ davalarında gariban çaycı, pideci tutuklanırken, bir tane bakan, milletvekili ve ensesi kalının yargılanmaması hukuka, akla ve mantığa uygun mudur?

Biliyor musunuz, o kadar çok haksızlık adaletsizlik var ki Sayın Savcım, öfkeden kafamı toparlayıp zihnimi yoklayarak bunları sıraya koyup hangi birini yazacağımı bilemiyorum.

Siz ise bunlardan bir tekini bile görmemiş, tüm dünyada uygulanan yasakları dert edinip kendinizi bu uğurda feda etmişsiniz. Şahsınızı ayakta alkışlıyorum Sayın Savcım. Bu toprakların yetiştirdiği cesur, başı dik, inandığı doğrudan taviz vermeyen hukukçusu ancak bu minvalde bahis açıp konu seçerek isyan edebilirdi. Ne diyeyim hayret içindeyim. Siz maskeyle sokağa çıkmaya isyan ediyorsunuz, ben ise size isyan etmekteyim.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver