Zanka

Eskiden özel okullar yoktu, doktorun, avukatın, pazarcının, inşaat işçisinin, şehrin en zengin müteahhidinin, kuyumcunun, amelenin çocuğu aynı sınıfta olur, yan yana oturup aynı sıralarda ders dinlerdi.

Zenginin okumuşun çocuğu, fakirin çocuğunu görür tanır arkadaşlık eder, şimdilerde olduğu gibi vebalıymışçasına ondan kaçmaz, fakirin çocuğu da aynı şekilde zenginle arkadaşlık ederdi.

Zengin çocuğu biraz fakirin kültürünü, oturup kalkmasını, konuşmasını, tavrını usulünü benimser; fakir de yine zenginin kültürünü, tavrını, usulünü, âdetini, gidişatını benimserdi. Toplumun alt tabakasıyla üst tabakası birer adım atıp yakınlaşır, birbirine yabancı şekilde büyümez, birbirini tehdit olarak görmezdi.

Eğitim öylesine önemlidir ki toplumu inşa eden yegâne şeydir. Biz inşa etmek şöyle dursun, kendi elimizle içinden çıkamayacağımız ucubelikler yarattık. Özel okullardan sonra zenginle fakir aşılması imkânsız yüksek duvarlarla birbirinden ayrıldı hatta izole edildi. İnsanlar katman katman sınıflandırılıp tasniflendirildi.

Özel okul açmak da yeterli gelmedi, bunlar da kendi arasında statü ve gelir düzeyi açısından çeşitliliğe gitti. Orta gelir düzeyine sahip memur ve esnaf çocuklarının gittiği özel okullar; zengin iş insanlarının çocuklarının gittiği özel okullar; siyasilerin, milletvekili, bakan, müsteşar çocuklarının gittiği özel okullar;  süper zenginlerin çocuklarının gittiği süper lüks, süper pahalı özel okullar…

Bunları alt alta koyup toplayın, ardından devlet okullarına giden çocukları düşünün. Siz özel okullar açmakla ne yaptınız biliyor musunuz, vatandaşı çocuğuyla birlikte elekten geçirip kısım kısım ayırdınız. En alttaki fakir ve eğitimsiz insanların çocukları birbirlerine daha çok çaresizlik, itilmişlik, kötü davranışlar ve kötü sözler aşıladılar. Onlara başka çare bırakmadınız. Ders çalışan, kendine hedef belirlermiş iyi aile çocuklarını görüp ilham alamadılar.

Zengin çocuklarını fakirlerden ayırıp onların gerçek hayatı, dünya düzenini algılayıp öğrenmelerine engel oldunuz. Korunaklı kalelerde kendileri gibi zengin ve eğitimli ailelerin çocuklarıyla birlikte oldular, bu sebeple birbirlerine sadece kendi değerlerini aşıladılar. Toplumdan kopup yozlaştılar. Hayatları pahalı kıyafetler, pahalı marka ayakkabılar, pahalı tatiller üzerinden ilerledi. Değer yargılarında sapmalar oldu.

Siz özel okullar vasıtasıyla Hindistan'daki kast sistemine giden yolu açtınız. Hatta Platon’un Devlet isimli kitabında anlattığı, birbirleri arasında asla geçiş olmayan düzeni: Çalışanlar (işçi, çiftçi, zanaatkâr) Bekçiler (askerler) ve Yöneticiler (yönetici sınıf, devleti yönetenler, filozoflar) ayrımını kurdunuz. Özel okullardaki olanaklarla devlet okullarındaki bir mi, fırsat eşitliğinden bahsedebilir misiniz?

Eski zamanlarda köleler arasından özgürlüğünü kazanıp siyaset ya da iş hayatında çok başarılı olan, en tepeye tırmanan tek tük insan olurmuş. Şimdi de aynı şekilde devlet okullarından mezun olup taşra üniversitesi dışında en iyi üniversitelerden birini kazanıp çok başarılı olan tek tük öğrenci çıkıyor.

Bin lira ile altı bin lira arasında bir gelir ile geçinmeye çalışan, babası hapiste, annesi gündelikçi, bilmem kaç kardeşi olan çocukları, zengin ve eğitimli insanları rahatsız etmemeleri için aynı yerde toplayıp etraflarını ümitsizlik telleriyle çevirdiniz. Bunun adına da eğitim dediniz.

O da yetmedi bu insanları imam hatiplere mecbur bıraktınız. Çünkü hızla normal eğitim veren okulları imam hatiplere dönüştürdünüz. Evlerinin yakınlarında imam hatip dışında okul kalmadı. Siz devlet okullarında neler oluyor, sigara, uyuşturucu, alkol kullanımı ne düzeyde biliyor musunuz?

Eski dönemlerde de eğitim sadece din üzerine olur yanı sıra cebir, astroloji vesaire verilirmiş. Hoş, imam hatipler dini eğitim mi veriyor, yoksa oy deposu oluşturmak üzere siyasi eğitim mi o da tartışmalı da…

Şu manzaradan sonra ne denilebilir? Geçmişte zenginlerin çocukları ünlü âlimlerden, filozoflardan ders alırmış, kölelerin çocukları ise köle olurmuş. Tarihin geri kalmış insanlık dışı düzenini eğitimde izlediğimiz yol ile çok daha sağlam bir biçimde pekiştirdik, devam ettirip yaşıyor, yaşatıyoruz. Hatta kölelik düzenini daha güçlü bir seviyeye ulaştırdık. Bu yüzden kimse tutup da eskiden kölelik varmış demesin. “Bugün olduğu gibi eskiden de kölelik varmış desin.”

 

 



Bu içeriğe emoji ile tepki ver