Meral Akşener'in emekli Amirallerin Montrö Bildirisi ile ilgili açıklamalarını dinledim.
Onca laf kalabalığından, biz ne ihtilaller gördük, ben neler yaşadım türküsünün arasından seçip anladıklarım şu:
Özetle hanımefendi diyor ki: Efendim biz muhalif kanat birlikte hareket edip işsizliği, yoksulluğu gündeme getirme kararı almıştık ve bunu da yapıyorduk. İlkokul çocuklarının bir, iki, üç deyince çığlık atacağız tamam mı şeklinde anlaşması misali bir, iki, üç deyince hep beraber yoksulluğu eleştirecek, böylelikle eşi benzeri olmayan bir muhalefete girişip iktidarı koltuğundan edecektik. Tam da bu işe dikkatimizi vermiş, hedefe kitlenmiştik ki emekli Amiraller Montrö, boğazlar, Kanal İstanbul, Atatürk diye tutturdular. Ne güzel muhalefetçilik oynuyorduk. Milletin dikkati dağıldı, en önemlisi iktidara yapay mağduriyet yaratıldı. Niçin böyle bir işe giriştiler, zevzeklik ettiler ne gerek vardı…
***
Beynim siyasetçi lakırdılarını olduğu gibi alıp bünyesine kabul etmiyor, bir çeşit süzgeçten geçiriyor, süslü kelimeleri atıp kişinin en ilkel güdülerinin tesiri altında, asıl arzusunu, asıl kaybını, asıl derdini bulmaya çalışıyor.
Bu işin nihayetinde ulaştığım sonuç, çıkan tablo maalesef bu. Muhalefetin derdi davası ya da korkusu ihtilal mihtilal değil. Zaten çok iyi biliyorlar ki ortada böyle bir şey de yok.
Dert dava sahnede en önde olma, gölgede kalmama davası.
İyi de bu insanlar siyasetçiler değil ki Sayın Akşener. Partileri yok. Onların kulvarı da derdi de başka.
Sizin amacınız seçim kazanmakken, onların amacı ülkenin kuruluş ilkelerinden, Atatürk’ün yolundan ve inkılaplarından sapılmaması.
Sizin derdiniz tipik bir parti lideri olarak il ve ilçe teşkilatlarını dizayn edip yerinizi sağlamlaştırmakken, onlar Cumhuriyet kazanımlarının, devlet kurumlarının tahrif olmaması derdinde.
Sizin derdiniz hangi şehirden kaç milletvekili toplarım hesabı ile ittifaklar şunlar bunlar arasında koşuştururken, onların derdi Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin gelecekte uluslararası ilişkilerde zora düşmemesi, ülke menfaatlerinin zarar görmemesi.
Muhalefet olarak bugüne değin ne yaptınız, hangi başarıları elde ettiniz de “Yolumuz yol değil, dikkat edin.” diyen akillere önümüzden çekilin gölge etmeyin, diyorsunuz.
Bilmiyor musunuz, bu iktidar işine gelmeyince, biraz başı sıkışınca askeri ihtilalci, halkı Fetöcü, bütün muhalif partileri terörist olmakla suçlamakta.
Bu sabah aralarında Zanka yazarı Türker Ertürk'ün de aralarında bulunduğu on emekli Amiral gözaltına alındı.
İktidarın pervasızlığından yakınanlar; konuşması, tepki koyması gerekenler sessiz kalınca vay efendim niye sesiniz çıkmıyor, diyorlar.
Bu insanlar konuşup uyarıda bulunduklarında, birikimlerini ve bilgilerini paylaştıklarında ise bu kez de gündemi değiştiriyorsunuz, tüm bunlar iktidarın işine yaradı, diye veryansın ediyorlar.
Ey muhalefet! Siz tam olarak ne istiyorsunuz? İktidar koltuğu, sarayın anahtarı altın bir tepsiyle önünüze konulsun istiyorsunuz onu anladık da herkesin güttüğü amaç sizinkiyle bir değil ki.
İktidar ve muhalefet olarak sizler bugün varsınız yarın yok. O zevzek dedikleriniz “Türkiye Cumhuriyeti Devleti Payidar Kalsın” diye uğraşıyor.