Zanka

2019 yılının kış aylarında Lübnan'da halk sokağa döküldü. Hükümet tütün, petrol ve WhatsApp kullanımıyla ilgili vergileri artırmıştı. WhatsApp uygulamasına aylık altı dolar vergi koymuştu.

Mezhep ayrılıkları yaşanan ülkede farklı mezheplerden binlerce insan birlik olup hükümeti protesto etti. Elbette bu tepkinin tek ve gerçek nedeni sosyal medya uygulamasına getirilen vergi değildi. Ekonomik kriz, işsizlik, yolsuzluk ve yoksulluktu.

Yığınların neye ne zaman ne şekilde tepki vereceğini öngörmek çok güçtür. Bizim ülkemizde tüm protestoların nedeni Yahudi lobisine, ABD'nin oyununa, kahpe emperyalizmin entrikalarına bağlansa da dünyanın her yerinde sokağa dökülen insanlar aslında ekonomik nedenlerle bu işe girişirler.

Fransa'da sarı yeleklilerin protestoları ekonomik nedenlerleydi. Akaryakıt fiyatlarındaki artış, yüksek yaşam maliyetleri ve orta sınıfın bu yaşam maliyetlerine ayak uyduramamasıydı. ABD'de ırkçılığın ateşlediği protestoların büyümesinin, yağmaların artmasının sebebi işsizlikti. Lübnan'da halkın sokağa dökülmesinin, sosyal medya vergisini protesto etmesinin ardında yoksulluk vardı.

Ekonomik krizlerin olduğu ülkelerde insanların hak ve özgürlüklerini kısıtlayıcı uygulamalara giderseniz kitlenin bilinçaltındaki asıl rahatsızlık, yani ekonomik sebepler sokağa dökülmesi için onu hızla güdüler.

Eğer işsizlik, hayat pahalılığı hat safhadaysa halka parmak sallayıp tehditler savururken çok ama çok dikkat etmeniz gerekir. Aç, yoksul, zar zor geçinen insanların tek avuntusu zaten önceden hudutları belirlenmiş özgürlüğü ve ifade hakkıdır. Bu haklara dokunmaya kalkmak yangına benzinle yaklaşmaya benzer. Derin ekonomik krizlerin olduğu ülkelerde yöneticilerin halkı kışkırtmaya yönelik açıklamaları kendi gelecekleri ve ülke geleceği açısından son derece sakıncalı.

İşleri yolunda gitmeyen ülkelerin yöneticileri yasak koyma, baskı kurma konusunda çok daha cesur oluyorlar fakat bu zihniyet en nihayetinde yasağı koyanlara yani kendilerine zarar vermiş, şahıslarını alaşağı etmiştir. Tarihe bakın…

İşleri yolunda giden, refah düzeyi yüksek ülkelerde yöneticiler ne halkı kışkırtacak söylemlere girerler ne de halk sokaklara dökülüp devasa protestolara girişir.

Yasakla Baskıyla Tehditle Kim Abat Olmuş

Normal hayatta toplumu meydana getiren çok farklı özellikte ve profildeki insanla etkileşime girmeniz mümkün değildir. Fakat sosyal medyada bu iletişime isteseniz de istemeseniz de girersiniz. Bu mecra toplamda yüksek statülü insanlar, bilim insanları, sapıklar, sosyopatlar, psikopatlar, politikacılar, sübyancılar, sanatçılar, küfürbazlardan oluşur ve sosyal medya kullanıcıları arasında ast üst ilişkisi yoktur.

Hatırlayın geçenlerde tivitır, ABD Başkanı Trump’ın attığı bazı tivitlere bilgiyi doğrula etiketi eklemişti. Sosyal medya koca bir dünyadır ve bu dünyada kendinizi ayrıcalıklı bir yere koyup aileme laf ettiler, o zaman ben de bu dünyayı yerle bir edecek, yasaklayacağım diye tehditler savurmak mantıklı mıdır? Pek çok insan kötü muameleye maruz kalıyor. Kimi önemsemiyor kimi yargı yoluna başvuruyor. Ast üst ilişkisinin olmadığı bu dünyada sizin yasak koyma hakkınız nerden geliyor?

Ekranları Karartıyorlar

Biz ve onlar şeklinde bölündük. Şimdi, bizden değiller dedikleri televizyon kanallarını karartma yolundalar. Halk TV ve Tele 1 beş gün yayın yapamayacak. Belki de yakın zamanda temelli kapatılacaklar. Bugün zaten basın ve yayının çok büyük çoğunluğu sadece iktidar yanlısı yazılar yazıyor, haberler yapıyor, programlar yayınlıyor.

Peki, o halde iktidar neden korkuyor, neden geliriyle sadece kendini çevirebilen az sayıdaki kanalla uğraşıyor? Ne düşünüyorlar, bu televizyon kanallarının hükümeti devireceğini mi? Sıradan AKP'li halk, Halk TV'yi Tele1'i izlemez ki. Yoksa uyutulmaktan sıkıldı kanal mı değiştiriyor, kim bilir, bir tehlike mi sezdiler, yoksa yine öç alma, korkutma, sindirme mi derdindeler?



Bu içeriğe emoji ile tepki ver