Zanka

Eşcinsellerin dünyayı ele geçireceğini, kadınların erkekler üzerinde mutlak bir hâkimiyet kurup onları köleleştireceği düşüncesi taşımıyorlar.

Gerçi bir yabancı karşıdan bakacak olsa bunların tavırlarından, çıkardıkları gürültüden; akıldan mantıktan uzak hatta psikolojik rahatsızlıklarla inim inim inleyen insanlar olduklarını sanabilir. Fakat öyle değiller.

Aslında tüm dertleri Albayrak Medya Grubuna ait Gerçek Hayat dergisinde "ŞİMDİ DEĞİLSE NE ZAMAN, SEN DEĞİLSEN KİM, HİLAFET İÇİN TOPLANIN." şeklindeki çağrılarının hayal ettikleri gibi itibar görmemesi. AKP sözcüsü Ömer Çelik bu çağrının ardından “Türkiye rejimiyle ilgili siyasal kamplaşma üretmek yanlıştır. Cumhuriyetimiz tüm nitelikleriyle göz bebeğimizdir...” diye devam eden açıklamalarda bulundu. Bu açıklama gericilerin hassas kalbini kırdı. Sonra, Cumhuriyetin sahibi Atatürkçülerin ne kadar güçlü ve etkili olduğunu, böyle bir girişimde boğulup bir kenara fırlatılacaklarını gördüler. Hükümet bunlar hakkında suç duyurusunda bulunmayıp “Hadi neyse, biz kardeşiz fakat uslu durun.” der gibi bir mesaj verse de gericiler bu çağrılarına AKP'nin hiç ses etmemelerini umuyordu. Şimdi evlenme vaadiyle kandırılmış genç kızın ruh hâlini yaşıyorlar.

Çünkü yıllar yılı Ayasofya’nın ibadete açılmasını çok istediler, bunun için sosyal medyada kampanyalar yürüttüler, açılışın bizzat kendileri sayesinde gerçekleştiğini sanıyorlar. Hatta AKP ile birlikte ülkeyi yönettiklerini, söz sahibi olduklarını düşünüyor ve umuyorlar. Oysa Ayasofya AKP'ye desteğin azalması sebebiyle tekrar taraftarların kalbini kazanmak üzere kırmızı kurdeleyle, kulakları sağır edip gözleri alan bir şatafatla açılan fabrikadan öte bir şey değildi. Fakat bu grup bu açılışın siyasi olduğunu kabul etmek istemedi öyle ki biz gerçekleştirdik sanrısına kapılıp sıraya hilafeti koydu.

28 Şubat 1997’de Erbakan, rejimi tehdit eden söylevleri ve irticayı hortlattığı iddiasıyla pasifize edilmişti. Bu konu o kadar çok yazılıp çizildi ki uzatıp başınızı şişirecek değilim. Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül Refah partisinden ayrılıp AKP’yi kurduklarında, biz değiştik Cumhuriyete saygılıyız diyerek meydanlarda boy göstermişlerdi. Fakat her zaman gericilerin, tarikatların, cemaatin yanlarında olmasını istediler. Bir taraftan merkez sağın oylarına talipken, bir taraftan radikal İslamcılara sizdeniz sizinleyiz mesajı verdiler. Şimdi bu insanlar AKP için atsan atılmaz satsan satılmaz konumundalar. Onlarla ne yapacaklarını bilmiyorlar. Destekleri şart fakat partiyi zor durumda bıraktıkları da gerçek.

Tekrar Cumhuriyet, demokrasi, laiklik düşmanı bağnaz tayfanın şu günlerdeki isyanına, içinden çıkamadığı ağır seyreden depresyonuna dönmek istiyorum. Aslına bakarsanız bu insanların İstanbul Sözleşmesiyle dertleri yok. Hükümet sözleşmeyi doğru düzgün uygulanmıyor bile. Şiddet gören, yarın bir gün kesin kes öldürülecek, “Tehlikedeyim, bana yardım edin” diye onlarca kez başvuruda bulunan kadınları korumuyor. Sözleşmeden çekilsek ne olacak çekilmesek ne olacak. Bu tayfanın derdi hilafet. Hilafete destekçi bulamadık, hükümet de ses çıkarmayın oturun dedi, Ayasofya'yı açtıran biziz, sözümüzü geçirecek İstanbul Sözleşmesini lanetleyecek, bunun öcünü alacağız şeklinde bir düşünce ve davranış içindeler. Güya bu şekilde var olmaya, geçmişte cemaatin etkinliğini devralmaya çalışıyorlar.

Fakat bunalımlı gericilerin sosyal medyada çıkardıkları İstanbul Sözleşmesini istemezük yaygarası çok işe yaradı. Bir şeylere etki edip yönetimde söz hakkı edineceğiz, dizayn edeceğiz, hilafet olmadı bunda direteceğiz tavırları inanılmaz bir tepkiyle karşılaştı. İstanbul Sözleşmesi tartışmaları yapılırken, kadın hak ve özgürlükleri masaya yatırıldı.

Hiç şüphe yok ki bu bir uyanış, sömürülen, aşağılanan kadının yeter artık diye dalga dalga yayılıp kulakları sağır eden haykırışı. Hissediyorum bu gericiler sayesinde kadın ayağa kalkıyor, hakkının hukukunun peşine düşüyor. Atatürk’ün altın tepsiyle uzattığı, hiç zorluk çekmeden, mücadele etmeden sahip olduğumuz haklarımızın kıymetini bilemedik. Şimdi geç de olsa kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz, bir şeyleri değiştirmek için göğüs göğse mücadele edeceğiz. Bu uyanışa vesile olan ve şu günlerde antidepresanlarla ayakta kalmaya çalışan bağnazlara minnettarlığımı ve teşekkürlerimi sunuyorum. Bu güzellikler sizin sayenizde gerçekleşecek.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver