Zanka

Bir arada yaşamak için bizi örgütleyen yapıyla görünürde farkında olduğumuz ya da olmadığımız bir sözleşme yaptık. Devlet denen yapının bizi koruyup kollaması, kalabalıklara düzen getirmesi, insanların ahenkle yaşam sürmesi karşılığında onu tanıyıp kabul etmeyi, sadakatimizi, vergimizi ve koyduğu kurallara uyacağımızı taahhüt ettik.

Bu sıkıcı iki cümleyi kurduktan sonra koca bir fakat demek istiyorum. Evet, işler al gülüm ver gülüm şeklinde yürüyor, kimse inkâr edemez fakat uygulamada bu böyle mi? Devlet koyduğu kurallara uyulmadığında bunu asla karşılıksız bırakmıyor. Kime ne ceza kesilmesi gerekiyorsa kesiyor hatta elini pek de korkak alıştırmıyor. Peki, sözleşmenin karşı tarafı olarak taahhütlerini yerine getirmediğinde biz de ona ceza kesebiliyor muyuz?

Seçim var, devletin geçici temsilcilerinden oyunuzu esirgeyerek onları cezalandırabilirsiniz, diyeceksiniz.

O bize ceza keserken seçimi şunu bunu bekliyor mu?

Düzen adaletsizlik üzerine inşa edildi, toplum içinde yaşamak istiyorsanız çarpık bir yapıyı göze almış oluyorsunuz, diyeceksiniz.

Gerçekten de göze almışız ki şu günlerde hükümetin ihmali sebebiyle Kovid çığırından çıktı. Maske takmayanlara ceza kesiliyor ama Kurban Bayramında kısıtlamaya gitmeyen, Ayasofya tantanasında insanlara her şeyin normalleştiği mesajını veren hükümete ceza kesilmiyor.

İlan edilen hasta sayısı şaibeli, büyük şehirlerden Güneydoğu'daki illerden hastaneler hınca hınç dolu, yer yok haberleri geliyor. Okulların açılmasına yakın bir tarihte salgın hızla yayıldı. Büyük bir ihtimalle eğitime yine ara verecekler çünkü vatandaşın bir fasıl bayram namazında bir fasıl kurban kesiminde bir fasıl akraba ziyaretlerinde hastalığı yayacağını öngöremediler ya da öngörmek istemediler.

Çünkü üretimle değil vatandaşın tüketimiyle dönen ekonomi batmak üzere. Bu sebeple sözleşme yaptığımız karşı tarafa, yani hükümete göre en makbul vatandaş profili şöyle:

*Virüs kapsa da kapmamış gibi yapan.

*Test Allah test istiyorum diye tutturmayan.

*Hastalıktan ateşler içinde yanıp can çekişse bile evinde sessiz sakin istirahat edip nihayetini bekleyen.

*En önemlisi dışarı çıkıp alışveriş yapan, alan veren ekonomiye destek olan fakat yine de para harcayıp oradan oraya koşuştururken bile nasıl olacaksa artık, o keşmekeşte virüs kapmayan, virüsü varsa etrafa saçmayıp kendine saklayan.

*Hazırı tüketen ülkede turizm sektörünü canlandırmak üzere tatil yapan, et et üstünde denize girerken virüs kapmayan, virüs saçmayan.

*Şehirden şehre fink atarken bol bol akaryakıt tüketen, ücretli köprülerden geçen, ulaşım sektörünü canlandıran, ülkenin dört köşesine virüsü taşımıyormuş gibi yapan.

*Kovid’den ölse de vadesi gelmiş de normal normal ölmüş izlenimi yaratan.

Virüse kur muamelesi yapıyorlar. Bugün yarından, yarın öbür günden iyi olacak brifingleriyle, sahte bir iyimserlik yaratmaya çalışarak dövizin düşmesini bekledikleri gibi virüs kapmış insan sayısını düşürmeye çalışıyorlar.

Bu ülkenin vatandaşı olmak öyle zor ki… Dervişin sabrı ile nasır tutmuş bir yürek gerek. Herkes kendi başının çaresine bakacak, herkes kendinden mesul, kuralları nizamı belirsiz ikiyüzlü bir düzende can pazarındayız, aklı başında olanlar kazanacak, taahhütleri unutun kimseden bir şey beklemeyin.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver