Zanka

Sosyal medya bildiğimiz manada bir devrim. Dünya çapında dönüşüme sebep oldu. İnsanın yaşayış, algılayış ve etik anlayışını değiştirdi. Onu etkileşim bağımlısı hâline getirdi. Popüler olmayı dayattı. Vitrin hayatlara özendirdi. Özel hayat kavramını ortadan kaldırdı.

Eni ve boyu tüm kıtaların kapladığı alana eş olan devasa bir ekrana benzettiğim sosyal medyada şimdi herkes yer kapma peşinde. Herkes bu ekrana yaşamını sığdırma, olmadı ucundan kıyısından gözükme peşinde.

Bu devrim sade vatandaşı etkilediği gibi siyasetçileri, bürokratları, idari amirleri de etkiledi.  Onların paylaşımları, hayatını kaybeden sanatçı için merhuma baş sağlığı dilemek; Somali’deki bir patlama için bu menfur saldırıyı kınamak; engelliler gününde, en büyük engel insanın beynindedir şeklinde beylik laflar etmek; bilmem ne bakanlığına atandıklarında Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile şeklinde devam eden cümlelerle minnet belirtmek şeklinde. Hepsi birbirine benzer. Bu devasa girdapta sade vatandaştan ünlü artistine, gazetecisinden şarkıcısına… Günden güne insanların davranış şekilleri tutumları da birbirine benzer.

Tatil fotoğrafları, bilmem kiminle yenen yemek, Mogadişu Valisinin, İstanbul Valisini ziyareti, açılışlar, salon için alınan abajur, çocuğun okuldaki ilk günü, ameliyat sonrası öz çekim… İnsan beynini dumura uğratan binlerce şey. Gece gündüz uyarılmak ve bunun bağımlısı olmak…Hepsinin ortak noktası göstermek, eni ve boyu tüm kıtaların kapladığı alana eş olan sosyal medya ekranında yer almak. Bu kadar karmaşa içinde aslolan ve var olan tek şey teşhir etmek. Bunca gösteri bunca sergi çılgınlığından sonra hiçbir şey gözüktüğü gibi değil.

Mesela şehrin Vali ve Belediye Başkanının sosyal medyada valilik ve belediye başkanlığı yapmaları, mesailerini sosyal medyada başlatıp sosyal medyada bitirmeleri, onların gerçekten dişe dokunur işler yaptığını mı gösterir? Gösteri dünyasında her şey gözüktüğü gibi midir? Bir Vali’nin korumaları, resmi aracı olduğu gibi sosyal medya için fotoğraflar çekip onun yerine paylaşımlar yapacak elemanı da var. Belediye Başkanının da öyle.

Vali Bey bir fabrika ziyareti yapmak istiyor olsun. Bir hafta önceden fabrika sahibine haber veriliyor. Vali Bey ziyaret edecek, işçilerin kılığı kıyafeti düzgün, elleri yüzleri temiz olsun, şunlar bunlar olsun, o gün iş yapmayın bekleyin diye talimat gönderiyorlar. O gün fabrika ve ahalisi maaile oturup Vali Bey’i bekliyorlar. Fakat Vali Bey o gün fabrikaya gelemiyor. İşi çıkmış. Ertesi gün gelecek, diyorlar. Fabrika ve ahalisi yine maaile diken üstünde bekliyor. Vali Bey yine gelmiyor. Bir şey olmuş, program çakışmış falan… Ertesi gün Vali Bey teşrif ediyor. Kalabalık maiyetiyle içeri dalıyor. Üç-beş dakikalık sohbetin ardından işçilerle fotoğraf çektiriyor. Pek tabii ambiyansa uygun olması adına Vali Bey’in kafasına baret takıp işçi yeleği giydiriyorlar. Günde belki elli poz fotoğrafı çekilen Vali, poz verme konusunda Instagram’da aktif olan on yedi yaşındaki bir genç kız kadar usta. Hafifçe yan duruyor, dişlerini göstererek kocaman bir gülümsemeyle objektife bakıyor. Geldikleri gibi hızla gidiyorlar çünkü daha market ve eczane ziyaretleri var. Unvanı Sosyal Medya Uzmanı olan şahıs, hemen fotoğrafları Vali Bey’in hesabına yüklüyor. Üstüne de “Traverten Fabrikasını ziyaret ettik, işçilerle sohbet ettik.” Yazıyor.

Peki, bu ziyaretin işçiler ya da şehir için bir faydası var mı? Yok. Fakat Vali Bey’in sosyal medyada kendini göstermesi için şart.

Şehir meydanındaki tek ağaca, tek bir tane kuş köşkü yerleştiriyorlar. Belediye Başkanı kalabalık maiyetiyle kuş köşkünün açılışını gerçekleştiriyor. Küçük tahta kulübeyi ilkokul öğrencileri yapmış. Onları da meydana yığıyorlar ki Belediye Başkanını alkışlasınlar. Sonra sevimli yüzleri fotoğraflarda çok güzel çıkıyor. Kuş köşkünden kuşların haberi var mı bilmem. Koca şehirde birkaç kuş köşküne bütün kuşlar sığar mı onu da bilmem. Fakat çıkarılan gürültü, sosyal medyada yapılan paylaşımlar takdire şayan. Küçük bir de konuşma yapıyor. Biz diyor, kuşlar için diyor, köşk yaptıran bir ecdadın çocuklarıyız diyor. Çocuklar alkışlıyor, flaşlar patlıyor, herkes mutlu, herkes coşkulu, emin değilim ama kuşlar bile... Manzarayı gözünüzde canlandırdınız mı? Sosyal medyaya çok yakışır değil mi?

Belediye Başkanı şehir için bir su politikası oluşturmamış. Su sıkıntısı yaşanıyor. Sık sık su kesintisine gidiliyor. Duyuru yaptıkları saatlerde suyu vermiyorlar. Şehir halkı söylenmeye başlıyor. Hemen bir duyuru daha yapıyorlar. Bu kez “Planlanmamış bir su kesintisi mevcut. Bilmem neredeki su borusu patladı. Belediye Başkanı Yardımcımız boruyu onaran işçilere baklava ikram etti.” Yazıp baklava uzatan adam ile baklava yiyen işçi fotoğrafları koyuyorlar. Çünkü susuzluk milletin canına tak etmiş, insanlar burnundan soluyor. Merhametli, kibar, cefakâr Belediye Başkanı Yardımcısı ile baklava yiyen yorgun işçi vesilesiyle halkın gazı alınmaya, öfkesi dindirilmeye çalışılıyor. Ne rezil bir tablo. İşte buna günümüz sosyal medya valiliği ve sosyal medya belediye başkanlığı deniliyor. Oradan oraya koşturup deliler gibi fotoğraf çektiren bu insanlar, şehir için gerçek manada bir şeyler yapmak adına nasıl zaman buluyorlar bilmiyorum.

Not: Sivas’ta yaşayan okurlar için bir duyurum olacak. Sivas Cumhuriyet Üniversitesi bünyesinde, CÜSEM’de Yaratıcı Yazarlık Eğitimi vereceğim. İlgilenenler ve arayış içinde olanlar için bilgidir.



Bu içeriğe emoji ile tepki ver